Ataoğlu: Türk dünyası ile ortak bir gelecek inşa etmeliyiz
Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Kırıkkale Üniversitesi tarafından Ankara’da düzenlenen “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılında Türk Dünyası Paneli”ne katıldı.
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Seyfi Yıldız’ın yaptığı panelde MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, Ahlat Belediye Başkanı Mümtaz Çoban ve Türksoy Genel Sekreter Yardımcısı Sait Yusuf konuşmacı olarak yer aldı.
Başbakan Yardımcısı Fikri Ataoğlu panelde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Dünyasındaki yerini anlatırken, Kıbrıs Türklerinin yaşadığı süreçlere de dikkat çekti.
Ataoğlu böylesi özel bir panelde yer aldığı için duyduğu memnuniyeti dile getirerek, panele katılan tüm misafirleri selamladı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geçmişinden günümüze ne zorluklarla geldiğini anlatan Ataoğlu, Akdeniz’de bir Türk devletinin nasıl var olduğuna işaret etti.
“Elimizi taşın altına koymaya hazırız”
Ataoğlu, “Kıbrıs Türkleri olarak birçok sıkıntıdan geçerek bu günlere geldik, ambargolara maruz kalmış olsak da her zaman Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda var olduğunu ve var olacağını haykırmaya devam ediyoruz. Kültürümüzü koruyarak, gelecek nesillere aktarabilmek için her zaman elimizi taşın altına koymaya hazırız” dedi.
“Gelecek dönemde de Türk dünyasının bir ailesi olarak yapacak birçok projemiz vardır. Bu projelerimizi el birliğinde yapmak için hazırız” ifadelerini kullanan Ataoğlu, açıklamasına şöyle devam etti:
“Köklü bir tarihe sahip olan adamızın kuzeyi 1974 Mutlu Barış Harekatından sonra 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak ilan edilmiştir. Dün cumhuriyetimizin 40. kuruluş yıl dönümünü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve bereberindeki heyetin katılımı ile birlikte törenlerle kutladık. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak bizler Toplumsal gerilimlerin, çatışmaları yaşandığı coğrafyamızda, artık iyice eskimiş ve tüm parametrelerinin gözden geçirilmesi gereken, yarım yüzyıldır bizleri bölgeyi ve uluslararası toplumu meşgul eden “Kıbrıs Sorunu” kapsamlı, adil ve sürdürülebilir çözüme ulaşması için uğraş vermektedir.
Bu uğraşımızda en büyük destekçimiz ve iş birliği içinde olduğumuz ülke hiç şüphesiz ki yanı başımızdaki Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Ne var ki bunca yıldır bu uğraşlar, Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşmaya yetmemiştir.”
“Fırsatlardan yararlanamamakta…”
Ataoğlu, “2004 yılında Birleşmiş Milletlerin sunduğu “Annan Planı” olarak anılan kapsamlı Çözüm Planına Kıbrıs Türk Halkının yüzde 65 “evet” derken, Kıbrıs Rum Halkı “hayır” demiştir. Referandumda “hayır” diyerek kapsamlı çözümü reddetmelerine karşın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak Avrupa Birliğinin tam üyeleri arasına katılırken, “evet” diyerek çözümü kabul eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve halkı, dışarda kalmıştır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi “Kıbrıs Cumhuriyeti” adı altında dünya ailesinin tanınan ve küresel ekonominin ve toplumun bir parçası olarak küresel düzeyde imkanlardan ve fırsatlardan yararlanmaktadır” açıklamasını yaptı.
Bakan Ataoğlu, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türk Halkı olarak bizler ekonomik kalkınma, refah, yaşam kalitesini iyileştirme çabalarımızda, uluslararası iş birliği, proje desteği olanaklarından yararlanamamakta, uluslararası kuruluşlarla veya diğer coğrafyalardaki ülkeler ve toplumlarla işbirliği yapamamakta, deneyim paylaşma imkanlarından ve fırsatlarından yararlanamamaktadır” ifadelerini kullandı.
“Türkçe konuşan halklar birbirlerini daha yakından tanımalı”
“Bu yüzden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı bir yandan siyasi çözüm için çabalarını sürdürürken öte yandan da ekonomik kalkınma, refahı artırma ve yaşam kalitesini iyileştirme yönündeki çabalarına yoğunlaşmış durumdadır” şeklinde konuşan Ataoğlu, açıklamasının devamında ise şunları söyledi:
“Türkçe konuşan halkların birbirlerini daha yakından tanımaları, kültürel miras değerlerini korumaları, kültürel ortaklığımızın tüm dünyaya tanıtılması konusunda pek çok faaliyeti her zaman olduğu gibi birlikte yaratma düşüncesindeyiz. Bu faaliyetler dil, tarih ve kültür birlikteliğinin yanı sıra, işbirliği konusundaki ortak irademiz ve ortak çabalarımız sayesinde yıllardır amacına ulaşmaktadır.
Ortak kültür çatısı olarak teşkil edilen Türk Devletleri Teşkilatı ve TÜRKSOY’un hiçbir siyasi amaç gütmeden, sadece halklarımız arasındaki kardeşliğin, dostluğun ve kültürel ortaklığın güçlendirilmesi için çalışması örgütlerin değerini daha da arttırmakta ve misyonunu daha da güçlendirmektedir.
Bu özelliğiyle iki teşkilatın da çalışmaları kültürlerarası yakınlaşmaya, medeniyetler arası diyaloğa, bölgesel barış ve istikrara da katkı sağlamaktadır. Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40’ncı yılı dolayısı yaşadığımız mutluluk ve gurur tarif edilemez. Umarım Anavatan Türkiye ve tüm Türk dünyasının birleşmesiyle büyük Türk dünyasını birbirine yakınlaştırma ve ortak bir gelecek inşa etme hedefine yakın zamanda ulaşacağız. Sözlerimin sonuna yaklaşırken Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın sözleri ile konuşmamı sonlandırmak istiyorum.
“Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir, ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır” Merhum Kurucu Cumhurbaşkanımızı bu vesileyle anmak istedim. Ruhu şad olsun. Türk Dünyası Panelini organize eden Kırıkkale Üniversitesine, tüm katılımcılara ve Prof Dr. Seyfi Yıldız’a teşekkürü bir borç bilirim. Panelin oldukça fayda sağlayacağı düşüncesindeyim, emeği geçen herkesi tebrik eder, saygılarımı sunarım.”