Feyzioğlu: Türkiye’nin Kıbrıs meselesi yoktur, milli davası vardır
Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, KKTC’nin bağımsız, egemen, eşit statüde bir devlet olarak, Türkiye’nin garantörlüğünde yoluna devam etmesinin Kıbrıs Türkleri için yaşamsal ve vazgeçilmez bir koşul olduğunu söyleyerek, Gazze’de yaşananların bunun önemini bir kez daha ortaya koyan bir örnek olduğunu belirtti.
Büyükelçi Feyzioğlu, “Türkiye’nin Kıbrıs meselesi diye bir meselesi yoktur. Türkiye’nin Kıbrıs diye bir milli davası vardır” diyerek, “Kıbrıs, uğruna can, kan verdiğimiz varlığımızı adadığımız, dış politikanın merkezine koyduğumuz bir davadır” ifadelerini kullandı.
Feyzioğlu, Türkiye’den KKTC’ye su projesi, yeni Ercan Havalimanı gibi yatırımların KKTC’nin bağımsız, egemen bir devlet olarak kalacağının mührü olduğunu vurguladı.
Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, Yakın Doğu Üniversitesi’nde düzenlenen “Kıbrıs ve Doğu Akdeniz” konulu konferansta konuşma yaptı.
Konferansı, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Tamer Şanlıdağ, akademisyenler ve öğrenciler izledi.
“Uğruna can, kan verdiğimiz varlığımızı adadığımız, dış politikanın merkezine koyduğumuz bir dava”
Büyükelçi Feyzioğlu, “Türkiye’nin Kıbrıs meselesi diye bir meselesi yoktur. Türkiye’nin Kıbrıs diye bir milli davası vardır” diyerek, “Uğruna can, kan verdiğimiz varlığımızı adadığımız, dış politikanın merkezine koyduğumuz bir davadır” ifadelerini kullandı.
Feyzioğlu, Kıbrıs’ın sonuna kadar takip edecekleri bir milli dava olduğunu vurguladı.
Birilerinin Kıbrıs meselesi diye devreye koyduğu konunun adanın bulunduğu konumla ilgili olduğunu dile getiren Feyzioğlu, “Kıbrıs’ı Atlantik veya Pasifik’e taşıyabilsek KKTC akşamüstü tanınır” dedi.
Feyzioğlu, KKTC’nin tanınmaması için uydurulan tüm bahanelerin arkasında KKTC’nin konumunun ve bir Türk devleti oluşunun bulunduğunu dile getirdi.
Montevideo Sözleşmesi’ne atıfta bulunan Feyzioğlu, tanınmanın devlet olmanın şartı olmadığını, KKTC’nin devlet olma şartları taşıyan bir devlet olduğunu söyledi.
“Adada barış 1974 yılından beri var”
“Bu adada Kıbrıslı diye bir millet hiçbir zaman olmamıştır” diyen Feyzioğlu, “Adada Türk halkı ve Rum halkı vardır” ifadelerini kullandı.
Kıbrıslı kelimesine değinen Feyzioğlu, kişilerin yaşadığı yeri, şivelerini, yemeklerini, adetlerini tanımlayan şekilde kullanılabileceğini, farklılıkların zenginlik yarattığını söyledi.
Kıbrıs’ta iki ayrı millet olması dolayısıyla 1960’lı yıllardan beri müzakerelerde konuşulan modelin federasyon olduğuna işaret eden Feyzioğlu, “Eğer bir millet olsaydı o zaman üniter bir devlet modeli görüşülürdü” dedi.
Feyzioğlu, Kıbrıs Türk halkı ve Rum halkının ayrı iki devlet altında barış, huzur içinde işbirliği ve ticaret yapmasına, hidrokarbon kaynaklarından istifade etmesine ve refahı bölüşmesine engel bulunmadığını dile getirdi.
Adada 1974 yılından beri barış olduğunu söyleyen Feyzioğlu, Güney ile Kuzey arasında oturmuş işbirliği olmamasının sorumlusunun Türkiye ve KKTC olmadığını belirtti.
Feyzioğlu, 1960 yılında Cumhuriyeti bozanın Rumlar olduğunu söyleyerek, 2004 Annan Planı ve sonraki tüm denemelerin başarısız olduğunu, devlet yönetimine ilişkin tüm federasyon modellerine Rumların hayır dediğini kaydetti.
Rumların federasyon içinde Türklerin federe devlet olmasına karşı olduğunu dile getiren Feyzioğlu, Rumların, izolasyonlar, ambargolar altında Kıbrıslı Türkleri boğarak kendi devletlerinde azınlık haline getirmek istediğini söyledi.
“Türklüğünü ve milli değerlerini şan ve şerefle korumayı başaran bir halk”
Feyzioğlu, Kıbrıs Türklerinin 82 yıl İngiliz Sömürge İdaresi altında Türklüğünü ve milli değerlerini şan ve şerefle korumayı başaran bir halk olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın 2020 yılında Doğu Akdeniz konferansı yapılmasına ilişkin önerisini anımsatan Feyzioğlu, Kıbrıslı Türklerin haklarını teslim etmemek için öneriye yanıt verilmediğini belirtti.
Pile’deki yol konusuna değinen Feyzioğlu, Pile’de yaşayan Kıbrıslı Türklerin yaşamlarını kolaylaştıracak insani bir amaçla yapılacak yola dahi izin verilmediğini söyledi. Feyzioğlu, yolun yapılacağını belirtti.
Feyzioğlu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma ve “KKTC’yi tanıyın” çağrısıyla ikiyüzlü tutum sergileyenlere bu tutumlarını yüzlerine vurduğunu ifade etti.
“Yaşamsal ve vazgeçilmez bir koşul”
KKTC’nin bağımsız, egemen, eşit statüde bir devlet olarak, Türkiye’nin garantörlüğünde yoluna devam etmesinin Kıbrıs Türkleri için yaşamsal ve vazgeçilmez bir koşul olduğunu söyleyen Feyzioğlu, Gazze’de yaşananların bunun önemini ortaya koyan bir örnek olduğunu belirtti.
Türkiye’den KKTC’ye su projesi, yeni Ercan Havalimanı gibi yatırımların KKTC’nin bağımsız, egemen bir devlet olarak kalacağının mührü olduğuna işaret eden Feyzioğlu, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın “Devlete sahip çıkın” vasiyetini, Türkiye ve KKTC’nin devlete sahip çıkarak yerine getirmeye devam edeceğini söyledi.
“TDT üyelik çok önemli bir adım”
Soruları da yanıtlayan Feyzioğlu, KKTC’nin bayrağı ve ismi ile Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olmasını çok önemli bir adım olarak niteledi. Feyzioğlu, bu adımın KKTC devleti ve kurumlarını ada ölçeğinden çıkarıp milyonlarca kilometre karelik bir ölçeğe taşıdığını söyledi.
Feyzioğlu, enterkonnekte sistem ile çift yönlü olarak elektriğin ülkeye geleceğini belirtti.
Ertuğruloğlu
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu da, Türkiye ile KKTC’nin ulusal davayı birlikte savunmaya devam edeceğini belirtti.
Ertuğruloğlu, Kıbrıs’ta Kıbrıslı diye bir milli kimliğin bulunmadığını bunun en önemli göstergesinin ise 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti varken, Cumhuriyet’in ortak bir marşı bulunmaması olduğunu belirtti.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin milli marşı olmadığını söyleyen Ertuğruloğlu, “Kıbrıslı milliyetçiliğine teslim olan insanları bulunması üzücü” dedi.
Konuşmaların ardından plaket takdiminde bulunuldu.