Bilim insanları araştırdı: Nefes almak iklim değişikliğini hızlandırıyor
İster daha az et yemek ister araba kullanmak yerine bisiklete binmek olsun, insanlar iklim değişikliğini önlemeye yardımcı olacak pek çok şey yapabilir. Peki ya nefes almayı durdurabilir miyiz?
Yeni bir çalışma, insan akciğerlerinden solunan havadaki gazların küresel ısınmayı körüklediğini iddia ediyor.
Bilim insanları, soluduğumuz havadaki metan ve nitro oksidin İngiltere’nin sera gazı emisyonlarının yüzde 0,1’ini oluşturduğunu söylüyor.
Yeni çalışma, Edinburgh’daki Birleşik Krallık Ekoloji ve Hidroloji Merkezi’nde atmosferik fizikçi olan Dr. Nicholas Cowan tarafından yönetildi.
Nefesle dışarı verilen insan nefesi, her ikisi de küresel ısınmaya katkıda bulunan küçük, yüksek konsantrasyonlarda metan (CH4) ve nitröz oksit (N2O) içerebilir.
Bazı gazlar havaya salınıyor
Çoğumuzun okuldaki fen derslerinden hatırladığı gibi, insanlar oksijeni solur ve karbondioksiti dışarı verir.
Nefes aldığımızda hava akciğerlere girer ve bu havadaki oksijen kana taşınırken, atık bir gaz olan karbondioksit (CO2) kandan akciğerlere hareket eder ve nefesle dışarı verilir.
Bitkilerde ise durum tam tersidir; bitkiler CO2’yi yan ürün olarak oksijen oluşturmak için kullanır (fotosentez).
Her insan nefes verirken CO2 verir, ancak yeni çalışmalarında araştırmacılar metan ve nitröz oksit üzerine odaklandı.
Bu ikisi de güçlü sera gazlarıdır, ancak çok daha küçük miktarlarda solundukları için küresel ısınmaya olan katkıları gözden kaçırılmış olabilir.
Dahası, bitkiler esasen insan nefesiyle yayılan tüm CO2’yi emer, dolayısıyla ‘insan nefesindeki CO2’nin iklim değişikliğine katkısı aslında sıfırdır.
Bitkiler, bu gazları fotosentezde kullanmadığından metan ve nitröz oksit için aynı şey söylenemez.
104 gönüllü üzerinde araştırma yapıldı
Araştırmacılar, Birleşik Krallık nüfusundan 104 yetişkin gönüllünün insan nefesindeki metan ve nitröz oksit emisyonlarını araştırdı.
Katılımcılardan derin bir nefes almaları ve bunu beş saniye tutmaları, ardından nefesi kapatılabilir bir plastik torbaya vermeleri istendi.
Toplam 328 nefes örneği toplandı ve her katılımcının yaş, cinsiyet ve beslenme tercihi gibi ayrıntıları kaydedildi.
Örnekleri analiz ettikten sonra araştırmacılar, her katılımcıdan nitröz oksit yayıldığını, ancak katılımcıların yalnızca yüzde 31’inin nefesinde metan bulunduğunu buldu.
İlginç bir şekilde, verdikleri nefeste metan gazı bulunan kişilerin kadın ve 30 yaş üstü olma olasılıkları daha yüksekti, ancak araştırmacılar bunun nedeninden emin değil.
Genel numunelerdeki iki gazın konsantrasyonları, araştırmacıların Birleşik Krallık’taki emisyonların oranının nefesimizden kaynaklandığını tahmin etmelerine olanak sağladı; metan için yüzde 0,05 ve nitro oksit için yüzde 0,1.
Araştırmacılar nefesteki gazlar ile diyetler arasında herhangi bir bağlantı bulmayı başaramadı; ancak et yiyenlerin iklim krizini başka şekillerde körüklediği biliniyor .
Uzmanlar, çalışmalarının yalnızca nefesteki sera gazlarını incelediğini ve bu nedenle kişinin emisyon ayak izine ilişkin genel bir tahmin sunmadığını vurguluyor.
Araştırmacılara göre, metan ve nitröz oksit emisyonları ‘çevresel izlemelerin çoğunda genellikle göz ardı ediliyor.
İnsan vücudunun içinde metan gazı, sindirim sistemimizde kolonize olan metanojen adı verilen mikroorganizmalar tarafından üretilir. Metan kana karışır ve nefesle dışarı atılabileceği akciğerlere taşınır.
Bu arada bağırsak ve ağız boşluğundaki bakteriler, yiyecek ve sudaki nitratları nitröz okside dönüştürür ve bu da insan nefesiyle dışarı atılır.
Çalışma PLOS One dergisinde yayınlandı.
Sera gazları gezegeni nasıl ısıtıyor
Metan renksiz, kokusuz yanıcı bir gazdır ve doğal gazın ana bileşenidir.
Metan bir sera gazıdır ve iklim değişikliğinin karbondioksitten sonra en büyük ikinci nedenidir.
Her iki gaz da seranın cam çatısına benzer şekilde ısıyı atmosferde hapseder.
Gün boyunca güneş atmosferde parlar ve Dünya’nın yüzeyi güneş ışığında ısınır.
Geceleri Dünya’nın yüzeyi soğuyarak ısıyı havaya geri verir, ancak ısının bir kısmı atmosferdeki sera gazları tarafından tutulur.
Bu gazların fazlası, Dünya atmosferinin giderek daha fazla ısıyı hapsetmesine ve gezegenin ısınmasına neden olabilir.
Metan, atmosfere ulaştıktan sonraki ilk 20 yıl boyunca karbondioksitten 80 kat daha fazla ısı tutma gücüne sahiptir.