Bilim insanları, soyu tükenmiş yaratığın doğal ortamında dünyanın ilk korunmuş megalodon dişini keşfetti
insanları, soyu tükenmiş canlının doğal ortamında korunmuş ilk megalodon dişini keşfetti.
Wyoming Üniversitesi’ndeki paleontologlar, Hawaii yakınlarındaki Kuzey Pasifik’in aşağısındaki bir deniz dağında bulunan 3,5 milyon yıllık dişi tespit etti.
Yaklaşık 8 santimetrelik diş, denizin derinliklerinde bulunan ilk diştir, çünkü megalodon dişlerinin çoğu deniz tabanı çökeltilerinden çıkarılmıştı.
Keşif, bilim insanlarının derin deniz jeolojisini ve biyolojisini anlamak için bölgeyi uzaktan kumandalı bir araçla (ROV) incelediği sırada tesadüfen yapıldı.
Dişin tırtıklı kesici kenarları hâlâ sağlamdı; bu da onun, bulunmadan önce çevredeki kayalardan ayrılıp okyanusa sürüklenmediğini gösteriyordu.
Söz konusu diş, son birkaç milyon yılını, okyanus akıntılarının kumun üzerini örtmesini engellediği bir deniz altı sırtının tepesinde tüneyerek geçirdi.
Örneği benzersiz kılan bir başka şey daha vardı: Dişin yalnızca dış kısmı fosilleşmiş görünüyordu. Tabanı gibi ucu da kırılmıştı ve içindeki süngerimsi hamur açığa çıkmıştı.
Bu tür fosiller üzerinde yapılan geçmiş araştırmalara göre megalodonların çoğunun kıyıda yaşadığı görülüyor.
Bu öncesi köpek balığının kalıntıları genellikle kıyıdaki kaya oluşumlarında bulunur.
Her ne kadar diş, Pasifik Okyanusu’nun ortasında, karadan uzakta bulunmuş olsa da açık okyanusun deniz tabanında bulunan ilk diş değil.
Kayıtlar burada başka megalodon kalıntılarının da bulunduğunu gösteriyor.
Okyanusun en büyük köpek balığı
Okyanusun en büyük köpek balığı olan megalodon, yaklaşık olarak 23 ila 3,6 milyon yıl önce Miyosen ve Pliyosen dönemlerinde yaşamış, soyu tükenmiş dev bir dik burunlu köpekbalığı türüdür.
Uzunluğu 21-22 metreyi bulan bu büyük köpekbalığı, Büyük Okyanus’ta ve Atlas Okyanusu’nda yaşadı.
Megalodonların neslinin, anormal bir iklim değişikliği ile en büyük besin kaynakları olan balinaların ılık iklimlerden soğuk iklimlere göç etmesi sonucu yiyecek bulamamaları ve bu soğuk iklimde yaşamaya elverişli olmamalarından dolayı tükendiği sanılıyor.
Yeni bulunan nadir diş, derin denizleri ileri teknoloji ekipmanlarla keşfetmeye devam etmenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.