Adem Metan’ın konuğu Ali Babacan: Ülkeyi kavgasız yöneteceğimize vatandaşı inandıramadık
Yaptığı röportajlarla gündem belirleyen Adem Metan YouTube kanalında Peki Ya Sonra yayınlarına devam ediyor.
Metan’ın son konuğu Genel başkanı oldu.
Babacan, seçimin kaybedilme nedeninden ile Ümit Özdağ arasındaki gizli protokole kadar birçok konuda değerlendirmede bulundu.
6’lı masayı eleştiren Babacan, vatandaşlarda güven oluşturamadıklarını söyledi.
“Ülkeyi kavgasız gürültüsüz yönetebileceğimiz güvenini veremedik”
Babacan şöyle konuştu:
“Seçimlerden sonra ülkeyi yönetirken bir ihtilaf olmasın diye ortak çalışmalarda ısrarcı olduk. Bu çalışmalar bitmeden ben ittifak kelimesini kullanmadım, ittifak kelimesinin olduğu hiçbir dokümana imza atmadım. ‘Buna ittifak diyemeyiz henüz’ dedim. Bitirdik dedik sonra adına ittifak dedik.
Sonra ortak cumhurbaşkanı adayını açıkladık. Ancak bu süreçte bu 6 partinin bu ülkeyi kavgasız gürültüsüz bu ülkeyi yönetebileceği güvenini biz vatandaşlarımızda oluşturamadık.
“Ortaklıklar üzerinden kampanya yürüseydi kazanırdık”
Ancak yüzde 48’i güvendi, yüzde 52’sinde bu güveni oluşturamadık. Eğer süreç kamuoyu ile iletişimde daha iyi yönetilseydi, daha bir uzlaşı tablosu ortaya konabilseydi, partiler arası farklılıklar vurgulanacağına ortaklıklar üzerinden bir seçim kampanyası yürüseydi bu seçimi kazanırdık.
Birlikte olunca şöyle bir refleks oluşuyor partilerde: ‘Acaba ben bu birlikteliğin arasında eriyip gidecek miyim? Biz masada oturuyoruz ama biz farklıyız’ gibi…
Vatandaş da dedi ki ‘Ya siz seçimden sonrada böyle davranmaya devam ederseniz’ diye vatandaşlarımızda bir miktar korku oluştu. Onun için bize olan destek yüzde 48’de kaldı.”
“İkinci protokolden haberimiz yoktu”
Babacan, Kılıçdaroğlu-Özdağ arasındaki gizli protokolden ise dar olmadıklarını, seçim kazanılsa bile bu protokole karşı çıkacaklarını söyledi.
Babacan şu ifadeleri kullandı:
Mesel şu ki 2 protokol varmış… Biz 1 tanesini biliyorduk. Yani daha uzun olan ve içindeki unsurlar kamuoyu tarafından bilinen 1 tane protokol olduğunu biliyorduk. 2. bir protokolden haberimiz yoktu, içeriğinden de haberimiz yoktu.
Sayın Kılıçdaroğlu o dönemde beni ve diğer genel başkanları, günde 1-2 defa da arayarak Ümit Özdağ ile ile olan müzakereleri bize sürekli aktardı. Ama o sonradan ortaya çıkan, Özdağ’ın bir bakıma afişe ettiği 2. protokol bizi üzdü.
“İkinci gizli protokol ortaya çıktığında ben üzüldüm”
Çünkü 6’lı masada bizim yaptığımız her şey şeffaf gitti. Hatta birkaç kere şöyle teklifler geldi; ‘Biz bunu kendi aramızda anlaşsak da imzalasak, herkes katlayıp cebine koysa… Bunu duyurmamıza gerek yok.’ Başta ben ama diğer arkadaşlardan da bu işe kesinlikle bu işe karşı çıkanlar oldu.
‘Bunu yapamayız’ dediler. 6 tane parti… Biz sadece burada şahıs olarak oturmuyoruz. Arkamızda koskoca teşkilatlarımız var. Biz onların bilmediği bir şeyi kendi aramızda nasıl yaparız. Birincisi prensip olarak doğru değil. İkincisi de 6 partide genel başkanların imzaladığı hiçbir şey gizli kalmaz. Bu işlerde şeffaflık açıklık çok önemli. İkinci gizli protokol ortaya çıktığında ben üzüldüm. Olmaması gerekirdi.
“Gizli protokolün uygulanması mümkün değildi”
Babacan, Metan’ın “Seçimler kazanılsaydı ilgili bakanlıkların verilmesine nasıl bakardınız?” sorusuna ise şu ifadelerle cevap verdi:
Mümkün değildi. Çünkü bizim de bir protokolümüz vardı. 6 imzalı, kamuoyuna açık, şeffaf… Ve hükümet kurulurken 6 partinin genel başkanının mutabakatıyla kurulacak. Dolayısıyla kamuoyuna şeffaf, açık ve 6 genel başkanın imzaladığı bir mutabakat metni var, bir de iki kişi arasında imzalanan gizli bir metin var.
Bunu uygulama günü geldiğinde biz 6 imzalı metnin uygulanmasında ısrarcı olurduk. Ve kamuoyuna açık şahitli… 85 milyon şahit…
Öbür tarafta 2 kişinin imzası. Buradaki sağlam protokol asıl geçerli ve uygulanacak protokol olurdu. Tabii ki sıkıntı olur muydu? Olurdu…
Güven bunalımı çıkardı. Ama zaten bu güven sorununu vatandaşlarımız bir miktar sezdi. Yüzde 48 ancak güvendi. Biz her şeyi doğru yapsaydık en az bir 5 puan daha güvenirdi.