Rum HaberleriSon Dakika Haberleri

Menelau: Federasyon ile iki devlet arasında ortak zemin bulunması söz konusu değil

Kıbrıslı Rum Müzakereci Menelaos Menelau, federasyon ile iki devlet arasında ortak zeminin söz konusu olmadığını söyledi.

Menelau haftalık Kathimerini’ye verdiği özel söyleşide, Maria Angela Holguin Cuellar’ın BM Genel Sekreteri’nin şahsi temsilcisi atanmasının, müzakerelerin yeniden başlaması ön şartlarının yaratılması çabasında önemli bir adım olduğu ancak henüz çıkmazın kırılmasından söz edilebilecek noktada olunmadığını ifade etti.

Menelau Cuellar’ın misyonunun, Kıbrıs sorununun Genel Sekreter’in iyi niyet misyonu çerçevesinde, BM kararlarında belirlenen zeminde çözümü için müzakerelerin yeniden başlamasına zemin hazırlama çabası olduğunu kaydetti.

Cuellar’ın sıfatının “şahsi temsilci” olmasının bir önemi bulunmadığını, görev/yetkisinin Güvenlik Konseyi kararlarından kaynaklandığını savunan Menelau, “Her BM yetkilisi veya temsilcisi Genel Sekreter’in iyi niyet misyonu çerçevesinde Güvenlik Konseyi görevlisidir ve Güvenlik Konseyi’ne rapor verir” dedi.

Menelau, Cuellar’ın misyonunun bir takvimi bulunmadığını, böyle bir şeyin verimsiz olacağını ve çabanın başarısızlığa uğramasını isteyenlerin elinde araç olacağını savunarak Rum tarafının “mümkün olan en kısa sürede sonuca ulaşmak için çalıştığını” öne sürdü.

Kıbrıs Türk tarafının tavrında herhangi bir değişiklik olmadığını, şu anda karşılaştıkları en önemli engellerden birinin de bu olduğunu söyleyen Menelau, şöyle devam etti:

“Çözüm zemini iki bölgeli, iki toplumlu federasyondur. Kıbrıs Türk tarafının iki devlet tezine karşılık Kıbrıs Rum tarafının tezi budur. Federasyon, iki taraf arasında varılmış bir uzlaşıdır ve şu ana kadar Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik bütün çabalarda yeniden teyit edilmiştir. Şu anda gereken, Türk tarafının bu taahhüdünü onurlandırması ve bu çerçeveye geri dönmesidir.”

Cuellar’ın, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan Türk tezlerini dinlediğinde ne yapabileceği sorulan Menelau, “Bu, olası bir ihtimal. Dahası da var. Bütün olasılıkları inceliyoruz, gelişmeleri takip ediyoruz, olguları değerlendiriyoruz ve bu kez çabanın çıkmazla sonlanmaması veya BM kararları çerçevesi dışına çıkılmaması için karşılaşabileceğimiz bütün farklı olasılıkları göğüslemeye hazırız” dedi.

Menelau, “Ortak bir zemin bulunabilir mi?” sorusuna karşılık ise “Hayır, federasyon ile iki devlet arasında ortak zemin bulunması söz konusu değil. Uzlaşı, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliği olan federasyondur. Tek egemenliği, tek vatandaşlığı, tek uluslararası temsiliyeti olan tek devlettir” ifadesini kullandı.

Gazetenin “Sizin anlatınıza göre ortak zemin bulunmasının tek yolu öteki tarafın federasyon çerçevesine dönmesidir. Bu nasıl olabilir?” sorusuna karşılık, Genel Sekreter temsilcisiyle görüşme fırsatı bulmadan önce kamuoyuna daha fazlasını söylemesinin doğru olmayacağına dikkat çeken Menelau, “Şimdilik Kıbrıs sorununda, bütün tarafların uzlaşı çözümünün üzerine bina edilebileceği temel konuların neler olduğunu bilmesine olanak tanıyan Crans Montana çabası ile zirve yapmış bir deneyim birikimi olduğunu söyleyebiliriz” ifadesini kullandı.

Menelau, şu an konjonktürde Türkiye-AB ilişkilerinin daha öngörülebilir ve istikrarlı, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin de iyileşmesiyle ilgili genel bir çerçeve bulunduğuna işaret ederek “Olguların nasıl gelişeceğine ve genel bir olumlu perspektif çerçevesinde Kıbrıs sorununda da ilerleme olup olamayacağına bakacağız” diye konuştu.

Menelaos Menelau, şöyle devam etti:

“Özellikle 2000 yılından beri Kıbrıs sorununun çözümü için harcanan bütün çabalar, olumlu gelişme olması için katalizör olarak işleyebilecek unsur aranması mantığına dayandı. Türkiye-Avrupa ilişkileri çerçevesinde Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi gibi Türkiye’nin ilgilendiğini bildiğimiz konular var. Kısa süre önce Komisyon’un ve AB yüksek temsilcisinin Türkiye-AB ilişkilerinin durumuyla da ilgili, Türkiye ile adım atılabilecek seçeneklere ve alanlara değinilen dış politika raporu yayınlandı. Dolayısıyla, üzerinde çalışabileceğimiz konular var ve Türkiye’de siyasi irade olursa olumlu gelişmeler öngörebiliriz.”

Türkiye-AB ilişkilerinin “anahtar” mı olduğu sorusuna “önemli bir alan” cevabını veren Menelau “enerji meseleleri öteki tarafın tavır değiştirmesi çabasına dahil mi” sorusuna karşılık şunları söyledi:

“Türk yetkililerin bu konudaki açıklamalarına vurgu yapıyoruz. Biz Türkiye ile uluslararası hukuk temelinde görüşmeye hazırız. Ancak enerji meselesini Kıbrıs’ın ve bütün Kıbrıslıların aleyhine yasa dışı taleplerin ileri götürülmesi için araç haline getirilmesi yaklaşımı temelinde değil. Vurgulamak isterim ki müzakere kazanımları arasında, Kıbrıs sorununun çözümü çerçevesinde doğal kaynaklar konusunda önemli yakınlaşmalar da var.”

Menelau’ya Rum tarafının Cuellar’a ne söyleyeceği, Rum tarafının tutumunun ne olduğu da soruldu. Kıbrıs sorununa BM kararları zemininde kapsamlı bir çözüm bulunması için özlü müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden başlamasına hazır olduklarını söyleyen Menelau, “Crans Montana’da kalınan nokta neresi, prosedürün kazanımı ne?” sorusuna şu cevabı verdi:

“BM kararlarına uygun çözüm zemini, Crans Montana’ya kadarki müzakerelerde varılan yakınlaşmalar ve BM Genel Sekreteri’nin Crans Montana’da sunduğu 6 madde. Genel Sekreter’in Eylül 2017 tarihli raporunda ifade ettiği gibi Crans Montana konferansı geçene kadar, federal yürütme yetkisi ve etkin katılım netleştirildi. Toprak ve Kıbrıs’ın AB üyeliğinden kaynaklanan konular yakınlaşma yolundaydı. Mülkiyette bir miktar çalışma gerektiren bazı konular kalmıştı. Genel Sekreter’in çerçevesi temelinde garantiler kaldırılacak, askerler takvim temelinde çekilecekti, İttifak Anlaşması’nın öngördüğü kontenjanların da kesin çekilmesi veya kesin gözden geçirilmesi konusu kalmıştı. Dolayısıyla, bu kazanımın muhafaza edilmesinin ve kalan mesafenin alınmasının neden önemli olduğu anlaşılabilir.”

Menelau, gazetenin “Bize Guterres Çerçevesi’ni olduğu şekliyle kabul eder misiniz diye sorulursa cevabımız ne olur?” sorusuna, “Genel Sekreter’in Eylül 2017 tarihli raporunda dediği gibi 6 madde, müdahil tarafların bir stratejik anlaşmaya varmasına yardımcı olmak hedefiyle ana konulardaki bir kalıptı. Crans Montana’da çok yakınlaştık. Biz kalan son mesafeyi de alabilmek için yapıcı katkı koymaya ve üzerimize düşeni yapmaya hazırız” cevabını verdi.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in Guterres Çerçevesi’nin 6 maddesinden bazılarına katılmadığı hatırlatıldığında “Kıbrıs’ın ve bütün Kıbrıslıların menfaatinin bilinciyle talepkâr ve yapıcı olacağız” diyen Menelau’ya, BM Genel Sekreteri’nin şahsi temsilcisi atandığına göre AB’nin de bir temsilci atayıp atamayacağı da soruldu. Menelau “Çabamız bu yönde” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:

“AB’nin Kıbrıs sorununun çözüm çabalarında doğal bir rolü vardır ve BM himayesi altındaki prosedürün bütün aşamalarında, Avrupa Konseyi’nin kararlaştırdığı bütün uygun imkânlarıyla bu rolü oynayacak.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu