“Cranberries, dans dalına öncülük etti”… Amerika, İngiltere ve Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkeden eğitim alarak dans eğitmenliği alanında kendini geliştirerek bir butik stüdyo açan Kutruza, Kıbrıs’ta dansa öncülük eden ilk girişimcilik serüveninin haklı gururunu yaşadığını söyledi.
“Butik anlayışta kalmayı kendime hedef koydum”… Dans stüdyosunun ‘Butik’ formdan çıkmak istememesinin sebebini aile ortamının bozulacak olmasına bağlayan Kutruza, “Ne kadar büyürseniz ve ne kadar fazla kurumsallığa dönerseniz, o aile ortamındaki hissiyat da o kadar azalır. Ben buna hiç müsaade etmedim.” dedi.
Emine Gül ÖZER
Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu’ndan mezun olan Eda Kutruza, öğretmenliği sırasında Eğitim Vakfı’nın düzenlediği okullar arası dans yarışmaları sayesinde dansa ayrı bir ilgi duyduğunu, çeşitli eğitimler alarak bu işe yöneldiğini kaydetti.
Bu alanda yer almak için İngiltere, Amerika ve Türkiye gibi çeşitli ülkelerden eğitimler aldığını anlatan Kutruza, “ülkemizde neden olmasın.” diyerek, Kıbrıs’ı Cranberries Dance Stüdyosu’yla tanıştırdı.
Butik anlayışta kurduğu stüdyoyu bu formdan hiçbir zaman bozmak istemediğini kaydeden Kutruza, bu şekilde üyeleriyle aile ortamındaymış gibi olduklarını belirterek, kurumsallaştıkça o samimiyetin kaybolacağına inandığını belirtti.
Dans eğitimlerinin 5 – 18 yaş arası olduğunun altını çizen Kutruza, zaman zaman gösteri dönemleri disiplini sağlam tutmak ve o sinerjiyi yakalamak için kamp yaptıklarını söyledi.
Gerek spor eğitmenliği, gerekse de dans ederken yüzündeki gülümsemeyi ve neşeyi bir an olsun kaybetmeyen Kutruza, motivasyon kaynağının işine olan aşkı olduğunun altını çizdi.
KIBRIS muhabirine konuşan Kutruza, dans ya da spor eğitmenliği yapmak isteyenlere önerilerde bulunarak, “Görüp imrendiğimiz, başkalarının bize empoze ettiği değil, kendi severek yapacağımız işi seçmeliyiz.” dedi.
“Pek çok ülkede eğitimler aldım”
Beden eğitimi öğretmenliği yaptığı süreçte Eğitim Vakfı’nın düzenlediği etkinliklere gösterdiği katılımlar sayesinde dansa gönül verdiğini anlatan Kutruza, şöyle devam etti:
“Düzenlenen etkinliklere katılma zorunluluğumuz vardı. Bu sayede dansa özel ilgi duyduğumu keşfettim. Bununla ilgili özel eğitimler aldım. Türkiye Federasyonu’nun düzenlediği dans antrenörlüğü seminerlerine katıldım. İngiltere’de bazı workshoplara katıldım. Ablam Amerika’da yaşadığı için şanslıydım. Orada Broadway Dance Center’da bazı workshoplara katıldım. Bizim ülkemizde neden olmasın diyerek dansın içerisinde buldum kendimi.”
“Hep, butik anlayışta kalmayı hedef koydum”
Kutruza, beden eğitimi mesleğinden ayrıldıktan sonra stüdyosunu kurduğunu ifade ederek, dansın ve sporun içinde sürdüğü yaşamı şu sözlerle özetledi:
“Bu süreçte okuldan ayrıldım, beden eğitimi öğretmenliğini bıraktım. Mesleğimi çok seviyordum ama bilirsiniz ki çok yoğun olduğu zaman bir tercih yapmanız gerekir.. Hayat şartları da beni ona yönlendirdi.
Dans stüdyosuyla birlikte fitness eğitmenliğine de başladım. Zaten 4 yıl okumuş olduğumuz bir alt yapımız vardı. Onun üzerine tekrar bazı eğitimler aldık ve kendi butik anlayışımla stüdyomu açtım. Hep de butik anlayışta kalmayı hedef koydum kendime. Bu şekilde de her zaman dansın ve sporun içerisinde olduğum bir yaşam sürüyorum.”
“Cranberries dansa öncülük etti”
Butik şeklinde kurduğu stüdyoda eğitimlere kaç yaşında başlandığına yönelik soruya Kutruza, şu karşılığı verdi:
“Dans derslerimiz 5 yaştan başlıyor, artı 18 yaşa kadar gruplar devam ediyor. Bazen arayanlar oluyor 3 yaşında ‘ama çok yetenekli’ gibisinden. Öyle durumlarda eğitmenlerimiz arıyor, ufak bir ders yaparak seviyelerini tespit ediyor. Arada 3-4 yaş da dahil ediyoruz ama esas taban yaşımız 5 yaştır”.
Cranberries Dance Stüdyosu’nu Kıbrıs’la tanıştırdıktan sonraki serüvenle ilgili de konuşan eğitmen Kutruza, şunları anlattı:
“İlk başladığımızda Cranberries tek stüdyoydu..hatta burayı ilk açacağımızda bana çok gülmüşlerdi, “Kim gelecek buraya çocuğunu dansa getirip, üstüne para ödeyecek, matematik dersi mi bu?” gibisinden. Ama biz buna öncülük ettik. Bununla birlikte birçok dans okulu açıldı, tüm çocuklarımızın faydalanacağı, hobi olarak gittikleri, bazılarının daha profesyonele döktükleri bir dans sektörü de ortaya çıkmış oldu.
Cranberries’in bunun başlangıcı olması benim için büyük bir gurur. Her zaman da ilk olmanın avantajını kesinlikle yaşıyorum”.
“Sinerjiyi sağlamak için kamplar düzenliyoruz”
Disiplin ve özveri isteyen bu işin prova, gösteri ve hazırlık aşamaları hakkında da konuşan Eda Kutruza, şunları kaydetti:
“Önce eğitmenlerimizle yılın başında hep birlikte toplanıp, konseptimizin ne olacağını düşünüp karar veriyoruz. Şubat’a kadar bunların aslında alt yapılarını veriyoruz, çok gösteri moduna girmiyoruz. Şubat’tan sonra artık kafamızda tasarladığımız ve alt yapısını oluşturduğumuz koreografileri gösteri moduna döndürüyoruz.
Özellikle yaz dönemlerinde kamplar düzenliyoruz. Çocuklarımızla birlikte 4-5 günlük bir otele kapanıyoruz. Hem çalışıyoruz, hem bu gösterinin heyecanını birlikte yaşıyoruz.
Sabah akşam birlikte olduğunuz zaman o sinerji de daha farklı yayılıyor. Ama yapamadığımız dönemlerde de kamp gibi çalışmalarımızı burada yapmaya özen gösteriyoruz ve ciddi bir çalışma temposuna giriyoruz”.
“Tercih edilmemizin sebebi aile gibi olmamız”
Pek çok müşterisi bulunan ve dansa öncülük eden bir stüdyonun en çok tercih edilenler arasında olması hususunda konuşan Kutruza, “Neden bizi tercih ediyorlar dersek, birincisi, eğitmen kadromuz çok başarılı. Butik olmanın verdiği öyle bir duygu var ki, çok güzel bir aile duygusu.. Biz buraya gelen tüm çocuklarımızın hepsini, ailelerini tek tek tanıyoruz. Aileleriyle de ortak ilişkiler kurarak, dışarıda da temasları sürdürüyoruz. Bu gördüğümüz stüdyo aslında minik bir aile ortamı.” ifadelerini kullandı.
Butik formdan çıkmak istememesinin sebebini aile ortamının bozulacak olmasına bağlayan Kutruza, şöyle devam etti:
“Ne kadar büyürseniz ve ne kadar fazla kurumsallığa dönerseniz, o aile ortamındaki hissiyat o kadar azalır. Ben buna hiç müsaade etmedim. Eğitmen arkadaşlarımla da hep aynı görüşü paylaştım. O yüzden tercih ediliyoruz.
Ben, Cranberries’in direktörü olabilirim ama tüm eğitmenlerimiz kendi içerisinde çok güzel bir sinerjiyle çalışıyorlar. Dertlerimizi, sorunlarımızı hep birlikte çözüyoruz. Gelen müşterilerimizde bu aile ortamını her daim hissediyor, biraz kalbe dokunuyoruz.”
“Hayat paylaştıkça güzel”
Kutruza, bilgi birikimlerini insanlarla cömertçe paylaşmayı sevdiğini ifade ederek, “Gençlik yıllarında hep şöyle düşünürsünüz, “bilgilerimi paylaşayım mı? başkaları da aynısını kopyalarsa” gibi hırslar olur.. Ama belirli bir noktaya ve seviyeye gelip bunu paylaştıktan sonra insanların da bunu sizinle birlikte yapıyor olması ve gözlemliyor olmanız, bambaşka bir mutluluk ve geriye dönüştür. O yüzden paylaşmaktan hiç çekinmiyoruz. Spor eğitmenliğimde de, dansta da neyi nasıl yaptığımı her zaman anlatırım. Hayat paylaştıkça güzeldir, paylaştıkça geri dönüş olur. O yüzden bilgilerimi hep paylaşmaktan yanayım.” şeklinde konuştu.
“Benim motivasyonum işimdir”
Enerjisi ve motivasyonuyla ilgili soruya da Kutruza, şu yanıtı verdi:
“Motivasyon kaynağım işimi çok seviyor olmam. Benim motivasyonum işimdir. Daha dingin bir döneme girdiğimde, elim ayağım durmaz ve eğitmenlerim de bana hep söyler “hocam siz zaten dinlenmek istemiyorsunuz, bu sizin yaşam şekliniz” gibisinden..
O yüzden her zaman bunu söylerim, insan sevdiği işi yapmalı. Bazen başka bir bölüm okuruz, o nasip olmaz. Geliriz, başka bir işe gireriz.. Ben kendimi bu konuda biraz şanslı hissediyorum.
Evet ben beden eğitimi öğretmenliği okudum, gelip o salonda, o düdüğü çalmak da bana çok keyif verirdi. Ama her zaman sporla, müzikle hep iç içe olan bir karakterim vardı. Bence işim benim motivasyonum. Çok sevdiğim için de bıkmadan, usanmadan, öğle arası vermeden çalışıyorum..”
“İç duygularınızla hareket edin”
Dans ve fitness eğitmenliği yapmayı düşünenler için tavsiyelerde de bulunan Kutruza, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu işi yapmak isteyenlere önce şunu söyleyebilirim. Eğer kendi iç duygularıyla hareket edip, bunu yürekten istiyorlarsa kesinlikle başarabilirler. Biz burada onları hazırlayacak eğitimleri veriyoruz, gerekirse özel ders veriyoruz. Bildikleri ve istedikleri yolda hareket etmeliler, hem dans, hem spor için gerekli bu. Ama spor eğitmenliği öyle bir şey ki çok sevmeniz gerek. Kolay değil, bir odada hep dönüşümlü üyelerle aynı motivasyonda güne devam etmeniz. Sizin motivasyonunuz düşük olması, üyenizi ilgilendirmez. O yüzden görüp imrendiğimiz, başkalarının bize empoze ettiği değil, kendi severek yapacağımız işi seçmeliyiz.”
