KKTCSon Dakika Haberleri

Adanır: İlk günlerdeki hassasiyet yok

Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı Tunç Adanır, 6 Şubat depremlerinin birinci yılında depreme yönelik yapılan işlerle ilgili KIBRIS’a değerlendirmede bulundu.

Deprem tehlikesi altındayız… Adanır, yaşadığımız coğrafyanın deprem tehlikesi altında olduğunu söyleyerek, “Her gün adamızın çevresinde veya yakın coğrafyalarda 2 ile 4 şiddeti arasında deprem sürekli oluyor. Sürekli olarak uyarılıyoruz ama farkında değiliz. Bununla ilgili acilen bir politika oluşturulmalı.” ifadelerine yer verdi.

Taramalar yapılmalı… Hükümetin de bireylerin de deprem ile ilgili hassasiyetinin ilk günkü gibi olmadığını belirten Adanır, “Bizde 1974 öncesi bina stoğu çok fazla. Allah göstermesin bir deprem olursa hangi binanın ne şekilde olacağı ile ilgili bir öngörü ve politika yoktur. Belli bir süre içerisinde her bölgenin taramasının acilen yapılması gerekiyor.” dedi.

Cemre CEMALİ

Son yılların en yıkıcı doğal afetlerinden biri olarak kayıtlara geçen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden tam bir yıl geçti.

Depremde, Adıyaman’a giden kız ve erkek voleybol takımı oyuncuları, veliler ve öğretmenlerden oluşan 39 kişilik kafilenin konakladığı İsias isimli otel depremde yerle bir olmuş, 26’sı öğrenci 35 vatandaşımız hayatını kaydetmişti.

Kaybettiklerimizin acısını hâlâ ilk günkü gibi yüreğimizde yaşarken; ülkemizdeki kamu binalarının, okulların ve mevcut binaların depreme ne kadar dayanıklı olduğu gündemdeki yerini hep korudu.

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Genel Başkanı Tunç Adanır, geçtiğimiz bir yılda devletin, bireylerin, kurum ve kuruluşların depreme yönelik hangi tedbirleri ve hazırlıkları yaptığına yönelik KIBRIS’a değerlendirmelerde bulundu.

“İlk günkü acıyı hissediyoruz”

KTMMOB Genel Başkanı Tunç Adanır, Türkiye’deki 6 Şubat depreminden sonra yaşadığımız kayıpların acısının içimizde sönmeyen bir ateş olarak devam ettiğini söyleyerek “6 Şubat yaklaştıkça yeniden o günkü acıyı hissediyoruz.” dedi.

Adanır, 6 Şubat depreminde Adıyaman’da İsias Otel’de hayatını kaybeden Şampiyon Melekler’in ilk duruşmasının görüldüğü dönemde ülkemizdeki herkesin dikkatinin bu konu üzerinde olduğunu ifade ederek yargı sürecinin hassasiyetle takip edilmesine karşın bu hassasiyetin depreme hazırlık açısından aynı noktada olmadığına vurgu yaptı.

Yaşanan büyük deprem felaketinden sonra geçtiğimiz bir yılda ülkemizde; devletin, bireylerin, kurum ve kuruluşların depreme yönelik hangi tedbirleri ve hazırlıkları yaptığına yönelik değerlendirmede bulunan Adanır,

devlet olarak ilk anda devlet binaları, okul ve hastaneler ile ilgili mevcut durumun tespiti ve iyileştirilmesi ile ilgili çalışmalar yapılacağının gündeme geldiğini anımsattı.

Adanır, ilk aşamada İnşaat Mühendisleri Odası’nın ülke genelindeki okul ve hastaneler ile ilgili bir tarama gerçekleştirerek gözlem olarak ilk durum tespitlerinde bulunduğunu, ikinci aşamasında ise; mevcut yapılarının incelenmesi detaylandırılması, teknik raporlarının araştırılması, örnek alınması ve laboratuvarda testlerin yapılması alınması olduğunu ifade ederek “Devletin ve aslında hükümetin bu konudaki hassasiyeti ilk günkü gibi hassas değil. Gündelik işlere ve günlük konulara daha fazla yönelmiş haldeler. Okullar ve devlet yapılarında açıkçası istenilen noktada değiliz.” dedi.

“Sadece okullarla ilgili çalışmalar var o da yeterli değil”

Devlet ve kamu binalarında planlı bir gelişme, iyileştirme ve sürdürülebilir bir yapı ile ilgili çalışmaların şu anda olmadığına dikkat çeken Adanır, “sadece okullarla ilgili çalışmalar var o da yeterli değil bu konuda sınıfta kaldık.” vurgusu yaptı.

Adanır, okulların statik olarak depreme karşı dayanıklılıkları konusunda projelerin hazırlandığını ve ihalelere çıkılmaya başlandığını belirterek global dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşanan dövizin artışı ve enflasyondan dolayı ihale süreçlerinin istenilen düzeyde devam edemediğini kaydetti.

Devlet politikası şeklinde hâlâ bir çalışma yapılmadığını, ‘kısa vadede en önemli problem olanı hemen, nasıl çözebilirim?’ mantığı ile devam edildiğini söyleyen Adanır, “Bu da depreme karşı tedbir önlemleri konusunda planlı ve ciddi çalışmaların istenilen düzeye yakın zamanda gelemeyeceğimiz mesajını vermektedir.” dedi.

Adanır, geçtiğimiz 1 yılda yapısal olarak iyi olmayan okulların bile iyileştirilememesine karşın, artı değer olarak yeni yapılan okullar ve bunlarla ilgili çalışmalar olduğunun altını çizerek bu bir bakıma olumlu bir adım olsa da projenin bütününe bakıldığında pek tatmin edici bir noktada olmadığını söyledi.

“Okulların yapımı için eylül ayına kadar hâlâ daha zamanları var”

Okullar konusunda kısıtlı bir süreliğine de olsa özel sektöre belli muafiyetler ve teşvikler tanınarak her bölgede birden fazla okulun aynı dönemde yapımına başlanabilmesi için acil kararlar alınması gerektiğini söyleyen Adanır, sözlerine şöyle devam etti:

“Devlet enflasyonla mücadele ederken bütçe olarak bu tip iyileştirme veya yeniden yapılanmaya yeterli kaynak ayıramıyorsa, okul binalarının belli bir kısmını devlet kendi yaparken, aynı anda ülkenin genelinde her bölgede 3-4 okulun aynı anda yapımına başlanarak bu ihtiyacı en kısa sürede çözebilecek adımlar atılabilir. Okulların acil olarak yapılması lazım ancak bu noktada tatmin edici adımlar göremiyoruz. Bu kararlar şimdi alınırsa, önümüzdeki eylül ayına kadar hala daha zamanları var. Özel sektörde bu konuda destek olamaya ve okul binaları yapmaya hazır olan işletmeler olduğuna inanıyorum.”

“Herkes yaşadığı binayı sorgulamaya başlamıştı o talep azaldı”

Adanır, Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinden sonra ülkemizde de herkesin yaşadığı binayı sorgulamaya başladığını, Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği olarak bununla ilgili sürekli olarak telefonlar aldıklarını dile getirerek ancak gelinen süreçte günlük yaşamın ekonomik şartların zorluğu ve yoğunluğu ile bu taleplerde bir azalma gördüklerini belirtti.

Mevcut ekonomik şartlar içerisinde vatandaşların ancak günlük yaşamlarını idame ettirebildiğine vurgu yapan Adanır, “Yaşadığı binada yapılacak olan teknik incelemeler sonucunda bir yapılanma, iyileştirme veya bir güçlendirme gerekmesi halinde ekonomik şartlardan dolayı yapamayacakları için bu tespitleri yaptırmamayı tercih ediyor. İnsanlar ‘daha iyi ben bunu bilmeyim ki kendimi huzursuz hissetmeyim’ noktasındadırlar. Binaların iyileştirilmesini yani hayatlarını ve canlarını göz ardı edebiliyor durumdalar.” dedi.

Adanır, devletin de bu konuda herhangi bir ekonomik paket veya öneri sunmamasından dolayı insanların belki de yapısı güçlü ve sürdürülebilir olmayan binaların içerisinde gelecek her türlü tehlikeye razı bir şekilde yaşar hale geldiğini altını çizerek, apartmanlar gibi ortak yaşamın olduğu binalarda ise bu noktada mevcut yasaların yetersizliği ile karşı karşıya kaldıklarını açıkladı.

Apartman yönetmenliği mevzuatlarında bu noktada yetersizlikler olduğuna dikkat çeken Adanır, bu nedenle apartmanlarda iyileştirme ile ilgili alınacak ortak karara herhangi bir kişinin olumsuz yanıt vermesi halinde birlikte bir adım atılamadığını kaydetti.

Adanır, “yasal çalışmalar başlatılmıştır ve bir an önce sonuçlanması gerekmektedir. Şu anda apartman gibi ortak yaşam olan binalarda, ortak karar alınmadan o binanın mevcut yapısal durumu iyi olmasa da, bununla ilgili teknik inceleme ve tadilatı yapma şansı olmayan birçok vatandaşımız bulunmaktadır” diyerek bir an önce ülke genelinde gerek hükümet gerek kamu kuruluşları gerekse de belediyeler ile birlikte mevcut yapı stoklarının tespitinin yapılması gerektiğini ifade etti.

“Bizde 74 öncesi bina stoku çok fazla”

“1 yıl geçti sadece okullar ile ilgili çalışıyoruz. Bunun yanında birçok yapı tespit bekler durumdadır çünkü bizde 74 öncesi bina stoku çok fazla. Deprem olması halinde, hangi binaların ne şekilde olacağı ve bunlarla ilgili ne gibi tedbirler alınacağı ile ilgili bir öngörü ve politika yoktur” vurgusu yapan Adanır, çok kısa bir süre içerisinde her ilçede, yapı stokunun taramasının acilen yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Adanır, ülkemizdeki binalarda depreme yönelik yapılması gerekenler ile ilgili bir planlama yapılabilmesi için

konutların depreme karşı dayanıklılığı ile ilgili mevcut stokun elle tutulur verilerle ortaya çıkarılması gerektiğinin söyleyerek, “1 yıl oldu bununla ilgili hala bir adım atılmadı şu ana kadar sadece şahsi telefonlar ve talepler var. Hükümet merkezi yönetimler vasıtasıyla bir genelde yayınlayarak tüm bölgelere en azından 2024’ün ilk çeyreği veya yarısına kadar olan sürede bütün yapı stokunun ne durumda olduğunu belirleyebilecek adımlar atmalı, kararlar almalı” şeklinde konuştu.

“Deprem tehlikesi altındayız”

Yaşadığımız coğrafyanın sürekli olarak deprem tehlikesi altında olduğunu ve depreme karşı tedbir almak konusunda planlı olarak ilkokuldan başlayarak eğitim müfredatının içerisine girmesi gerektiğini söyleyen Adanır, “Her gün adamızın çevresinde veya yakın coğrafyalarda 2 ile 4 şiddeti arasında hissetmediğimiz depremler olmaktadır. Sürekli olarak uyarılıyoruz ama farkında değiliz. Toplum olarak günlük yaşantımız içerisinde depremi ciddiye alarak hareketlerin ve eylemlerimizle yaşamımızı şekillendiriyor olmamız gerekiyor.

Jeoloji Dairesi ve Türkiye’den resmi kurumların geçtiğimiz aylarda ülkemizdeki fay hatlarının güncel durumları ile ilgili tespit çalışmaları yürüttüğünü belirterek “Bunlarla ilgili raporlar hazırlanmaktadır, takip ediyoruz. Ancak bu çalışmalar yürütülürken deprem ile ilgili alınacak tedbirler noktalarındaki eksikliklerin de aynı süreçte yapılanması gerekmektedir.” vurgusu yaptı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu