Yargı süreçleri etkileniyor
Devlet dairelerindeki ve mahkemelerdeki mütercim tercüman eksikliği yabancı uyruklu kişilerin “anadilde savunma hakkına” engel olurken, bu mesleğe sahip kişiler çok farklı yerlerde çalışmak zorunda kalıyor.
İstenilen nitelikte tercüman bulmak zor..Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, ülkemizde özellikle Afrika ve uzak doğudan gelen insanların anadilini bilip, aynı zamanda da Türkçe diline hakim olarak tercümanlık yapabilecek nitelikte birini bulmanın zor olduğunu belirtti. Esendağlı, “Bazen ilgili anadilden İngilizce’ye, İngilizce’den de Türkçe’ye çeviri yapılması gibi 3’lü sistem kurulmakta ancak bazen bu da mümkün olmuyor” dedi.
Rusça, Arapça ve Yunan dilinde tercüman gerekli….‘Kıbrıs Mütercim Tercümanlar Platformu’nun kurucusu Ali Üncü, çoğunlukta olan ve suç oranlarında fazlalık gösteren dil gruplarına haiz mütercim tercüman istihdamının esas alınması gerektiğini ifade ederek İngilizce’nin yanı sıra Rusça ve Arapça dilinin de arttığını söyledi. Üncü, “Kaçakçılık münasebetiyle yakalanan Rumlar da mahkemelerimizde yargılanıyor. Bu bağlamda Yunan dili yani Rumcayı da bilme ihtiyacı artıyor” dedi.
“Mütercim Tercümanlar Yasası yok”…Ülkemizde mütercim tercümanlar yasası olmadığı için her dil bilenin bu mesleği icra etme yolunun açık olduğunu söyleyen Üncü, mütercim tercümanlık okuyan bir çok vatandaşın ya bir bankada veznedar ya başka şirketlerde sekretarya ya da otellerde resepsiyonist olarak çalıştığını ifade ederek, bu bölümünden mezun olup mesleği yapan kişilerin bir elin parmak sayısını geçmediğine vurgu yaptı.
Cemre CEMALİ
Kayıt dışı yaşam ve buna bağlı kriminal vakalarda artış yaşanan ülkemizde mahkeme huzuruna çıkarılan yabancı uyruklu zanlıların anadillerinde tercümanlık yapacak kişi bulmak bir hayli zor.
Tercüman eksikliğinin yaşanmasına bağlı olarak mahkemelerde zanlıları tercüme edecek kişi, kimi zaman koridordan geçen herhangi biri olurken, kimi zaman da tercüman bulanamadığı için duruşmalar erteleniyor.
Zanlı ve yargıç arasında tercümanlık yapan kişinin sadece İngilizce dilini bilmesinin de yetersiz kaldığı görülürken bu durum hem yargılama süreçlerine etki ediyor hem de kişilerin anadilinde savunma hakkının ihlaline neden oluyor.
KIBRIS’a konuşan Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, ülkemizde özellikle Afrika ve uzak doğudan gelen insanların anadilini bilip, aynı zamanda da Türkçe diline hakim olarak tercümanlık yapabilecek nitelikte birini bulma noktasında sıkıntılar olduğunu belirterek “Bazen ilgili anadilden İngilizce’ye, İngilizce’den de Türkçe’ye çeviri yapılması gibi 3’lü sistem kurulmakta ancak bazen bu da mümkün olamıyor. Dolayısıyla İngilizce diline vakıf olmayan kişilere Türkçe İngilizce tercüme yapılması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır” dedi.
‘Kıbrıs Mütercim Tercümanlar Platformu’nun kurucusu Ali Üncü, yabancıların ikamet ve çalışma izinleri için ilgili bakanlıklara başvuru yapması gereken durumlarda dil eksikliğinden dolayı bir takım sorunlarla karşılaşıldığını ifade ederek “resmi dairelerde sadece İngilizce mütercim tercüman olması yeterli sayılabilir ancak mahkemelerde bir sanığın kendini özgürce ifade etme özgürlüğü çatısı altında anadilinde savunma yapması esas alınmalıdır” vurgusu yaptı.
Esendağlı: Muhaceret denetimleri olması gerektiği gibi değil
Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, ülkemizde muhaceret denetimlerinin olması gerektiği gibi yapılmadığına dikkat çekerek bu konuda ciddi bir gevşeklik olduğunu ve buna bağlı olarak yasal amacı dışında ülkeye giriş yapıp kriminal vakalara karışan kişilerin sayısında ciddi şekilde artış yaşandığını açıkladı.
Esendağlı, bu noktada Barolar Birliği’nin yıldan yıla yenilenen ciddi uyarıları olduğuna dikkat çekerek “farklı ülkelerden anadili farklı olan çok ciddi sayıda insan ülkemize girmekte. Giriş amaçları da çok fazla yasal zemine dayanmadığı için bir şekilde suça bulaşıp mahkemelik olmaktadırlar” dedi.
Bu noktada çok ciddi bir şekilde hak ihlali ve çelişik durumların ortaya çıktığına dikkat çeken Esendağlı, buna bağlı olarak anayasaya göre; mahkeme önüne çıkarılan her kişiye anadilinde bir tercüman sunulması zorunluluğu olduğunu ifade etti.
“Tercümanlık yapabilecek nitelikte birini bulmak zor”
Esendağlı, ülkemizde özellikle Afrika ve uzak doğudan gelen insanların anadilini bilip, aynı zamanda da Türkçe diline hakim olarak tercümanlık yapabilecek nitelikte birini bulma noktasında sıkıntılar olduğunu belirterek “Bazen ilgili anadilden İngilizce’ye, İngilizce’den de Türkçe’ye çeviri yapılması gibi 3’lü sistem kurulmakta ancak bazen bu da mümkün olmuyor. Dolayısıyla İngilizce diline vakıf olmayan kişilere Türkçe İngilizce tercüme yapılması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır” vurgusu yaptı.
“Hak ihlalidir”
Bu anlamda bir hak ihlali ve anayasal hakkın teslim edilememesi gibi bir durum ile karşı karşıya kalındığının altını çizen Esendağlı, şöyle devam etti:
“İlgili kişilerin ülkeye girmesi suça bulaşmasının yarattığı sosyal sıkıntılar bir yana, bunların yargılanma sürecinde bu şekilde haklarının ihlal edilmesi söz konusu. Bunlar ülkede muhaceret ile ilgili denetimlerin alınmamasının doğurduğu ana ve yavru sorunladır. Bu tedbirler alınmadığı sürece de bu sorunlar artarak çeşitlenerek var olmaya devam edecektir.”
Üncü: Yeterli münhaller açılmıyor
‘Kıbrıs Mütercim Tercümanlar Platformu’nun kurucusu Ali Üncü, platformun diğer bütün tercümanları bir araya getirerek, karşılaşılacak olası sıkıntıları gündeme getirmek amacıyla kurulduğunu ifade etti. Üncü, “Tercümanlarımız devlete o kadar kırgın ki olası gelişmeler ve iyileştirmelere dair hiçbir ümitleri yok” vurgusu yaptı.
Üncü, KKTC’de Mütercim Tercümanlık bölümünün ilk olarak Girne Amerikan Üniversitesi’nde kurulduğunu, ardından Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Yakın Doğu Üniversitesi’nde de açıldığını söyleyerek kendisinin de 2009-2010 yıllarında DAÜ’nün ilk mezunlarından olduğunu belirtti.
O yıllardan beri devlette istihdam konusunda yeterli münhaller açılmadığına dikkat çeken Üncü, istihdamlarda doğru münhal kriterleri talep edilmediği mezun kişilerin işlerini yapamadığını kaydetti.
Üncü, çoğunun ya bir bankada veznedar olduğunu ya başka şirketlerde sekretarya olarak görev aldığını ya da otellerde resepsiyonist olarak çalıştığını ifade ederek, mütercim tercümanlık bölümünden mezun olup da bu mesleği yapan kişilerin bir elin parmak sayısını geçmediğine vurgu yaptı.
“Dil eksikliği yanlış anlaşılmalara yol açıyor”
Ülkemizde yabancı nüfusun artışına bağlı olarak; yabancıların ikamet ve çalışma izinleri için ilgili bakanlıklara başvuru yapması gereken durumlar olduğunu belirten Üncü, dil eksikliğinden dolayı bir takım sorunlarla karşılaşıldığını anlattı.
Üncü, bu nedenle yanlış anlaşılmalar ve yanlış prosedürler uygulandığını kaydederek bir kere yapılacak olan işlemlerin dil eksikliğinden dolayı birkaç kere yapılmasına neden olduğunu işaret etti.
“Mahkemelerde de yetersiz kalıyor”
Artan nüfus ve kriminal vakalardaki artışa bakıldığında, mahkemelerdeki tercümanların da yetersiz kaldığına vurgu yapan Üncü, “Kurumlara görevlendirilecek dil uzmanlarının mütercim tercüman olması gerekiyor ancak ülkemizde genellikle İngilizce bilenin tercüme yapabileceği yanılgısı var” dedi.
Üncü, “resmi dairelerde sadece İngilizce mütercim tercüman olması yeterli sayılabilir ancak mahkemelerde bir sanığın kendini özgürce ifade etme özgürlüğü çatısı altında anadilinde savunma yapması esas alınmalıdır” diyerek şöyle devam etti:
“Örneğin; Arapça konuşan bir bireyin mahkemede sadece İngilizce mütercim olmasından dolayı kendini İngilizce ifade etmek zorunda olması insan haklarına aykırı bir eylemdir. Bu nedenle nüfusumuzda çoğunlukta olan veya suç oranları skalasında fazlalık gösteren dil gruplarına haiz mütercim tercüman istihdamı esas alınmalı”
“Rusça, Arapça ve Yunan dili için tercüman gerekli”
Üncü, sosyal gözlemleri çerçevesinde KKTC’de İngilizce’nin yanı sıra Rusça ve Arapça dilinin arttığını ifade ederek, “Kaçakçılık münasebetiyle yakalanan birtakım Rumların da mahkemelerimizde yargılandığını görüyoruz. Bu bağlamda Yunan dili yani Rumca dilini de bilme ihtiyacı artıyor. Dolayısıyla bu 3 dilin de mütercim tercüman istihdamına eklenmesi gerektiği kanısındayım” dedi.
Mahkemelerde kendisinin de çok sayıda tercüme hizmeti verdiğini belirten Üncü, bu sırada gözlemlerinden bahsetti:
“Neredeyse koridordan geçen dil bilen bir kişinin mahkeme salonuna çağrılarak, tercüme etmesinin beklendiği durumlara şahit oldum. Kişini dil beceresini tasdikleyen bir belgenin olup olmadığından bir haber bu kişilere mahkeme salonlarında şahadet verdirtilerek; sanığın söylemlerini yargıca, yargıcın söylemlerini ve sorularını sanığa aktarmış ve devlet mahkemeleri bunu kabul görmüştür”
Üncü, 2018 yılında buna benzer bir olay yaşandığını ve Arapça tercüman olduğunu söyleyen ve mahkemelerde yüzlerce sanığa tercüme yapan birinin böyle bir diplomasının olmadığı ve kimliğinin bile sahte olduğunun ortaya çıktığını hatırlattı.
Bu kişinin tercüme ettiği davaların akıbetinin ne olacağının sorgulanması gereken bir nokta olduğunun altını çizen Üncü, “Sahte diploma ile doğru mu çevirmiş? Sanıkların akıbeti doğru esaslarda mı sonuç vermiş? Hepsi askıda kalan birer sorudur” vurgusu yaptı.
“Kendini savunma dili anadili olmalı”
Üncü, bunun insani açıdan çok büyük bir zafiyet olduğunun altını çizerek vatandaş olsun olmasın, bir bireyin kendi hakkını savunma dilinin anadili olmak zorunda olduğunu hatırlattı.
Mütercim Tercümanlık diploması olan birinin ana dilden hedef dile çeviri yapabileceğine dikkat çeken Üncü, “Hekimlik diploması olmayan bir hekimin nasıl ki cerrahi bir müdahalede bulunma yetkisi kabul görülemezse mütercim tercüman olmayan birinin de resmi bir sözlü ya da yazılı bir çeviri yapma yetkisi olmamalıdır” şeklinde konuştu.
“Mütercim Tercümanlar Yasası yok”
Üncü, ülkemizde mütercim tercümanlar yasası olmadığı için her dil bilenin bu mesleği icra etme yolunun açık olduğunu belirterek KKTC’deki bir üniversiteden tercümanlık diplomasına sahip olmasına rağmen diploması esas alınmayarak yazılı yapılan resmi çeviriler için noterden tasdik şartı arandığını açıkladı.
‘Resmi evrakların sadece tercüman tarafından çevrilebileceğine yönelik’ bir yasa olmadığı için her dil bilenin noterlerde tasdik memurundan tasdik alarak yaptığı çeviriye resmiyet kazandırabildiğinin altını çizen Üncü, yasanın olmamasından dolayı bu tür uygulamaların önünün açıldığını kaydetti.
Üncü, AB Projeleri Destek Ofisi’nin bir nebze de olsa tercümanlık hizmetleri için mütercim tercüman ön koşulu aradığını söyleyerek “Son zamanlarda onlarda da tercümanlık diploması esas alınmamaya başladı. Bizde olduğu gibi ‘dil bilsin, bir sınava tabi tutarak tercüme yapsın’ anlayışına döndü” diyerek düzgün çalışan kurumları da kendimize benzetmeye başladığımıza vurgu yaptı.