Alp: Devlet politikası olmalı
Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı, kapılarını KIBRIS’a açtı, Koordinatör Servet Özer Alp, ilik bağışı yapılması konusunda farkındalığın artırılması gerektiğine dikkat çekti.
Bilinçlendirme şart.. Koordinatör Alp, ilik bağışının küçük yaşlardan anlatılarak bilinçlendirilme yapılmasının önemine değinerek, 18 yaşına giren sağlıklı her bireyin kan örneği vererek bankaya kayıt yaptırabileceğine dikkat çekti. Alp, vatandaşın bu konuda yeteri kadar bilinçlendirilmediğini ifade ederek, bunun devlet politikası haline getirilmesi gerektiğini söyledi.
Eğitim sorunu aşılmalı.. Çocuk onkolojisinde şu an 75 çocuğun tedavi gördüğü bilgisini paylaşan Alp, çocukların hastalık sürecinde izole olmak zorunda kalmasından dolayı eğitim sorunu yaşadıklarını anlattı. Alp, ilköğretim alanında 8 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı ile güzel bir işbirliği yürütüldüğünü ancak ortaokul ve lise eğitimi sırasında tanı alan çocukların eğitimlerinden uzak kaldığını kaydetti
Ezgi ÇELİK
Lösemi çocukluk çağında karşılaşılan en sık kanser türü. Ancak erken tanı, doğru tedavi ve moralle hastalıktan kurtulmak mümkün. Ülkemizde kanserle mücadele eden kahraman çocuklar, sadece hastalıklarıyla değil, aynı zamanda eğitim konusundaki zorluklarla da baş etmek zorunda kalıyor.
Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı, kapılarını KIBRIS’a açtı. Vakfı Koordinatörü Servet Özer Alp bu süreçte hem çocukların, hem de ailelerinin yaşadıkları sorunları anlattı.
2007 yılından bu yana vakıfta görev alan Servet Özer Alp’ın mesleği hemşirelik..
Vakfın, Kemal Saraçoğlu’nun hayatını kaybetmesinin ardından 2001 yılında kurularak faaliyetlerine başladığına işaret eden Alp, vakfın kuruluşu ve amacından bahsetti:
“Vakıf 13 amaç ve 4 ana hedef doğrultusunda kurulmuştur. En önemli amacı, bu hastalıkla karşılaşan çocuk ve ailelere rehberlik hizmeti verebilmektir. Kemal’in zamanında, hastalıkla ilgili ciddi anlamda bir bilinçsizlik ve yönlendirme olmadığı için zaman kayıpları yaşandı. Bu yaşananların bundan sonra olacak çocukların ve ailelerin yaşamaması için yola çıkıldı. Bir diğer hedef toplumumuzu kanser konusunda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek. Ayrıca kanser hastalığı ortaya çıktığı noktada hem ülkemiz hem de dünyadaki yenilikleri takip ederek, çocukların daha hızlı, doğru tedaviye ulaşabilmeleri esas amaçlarımızdan biridir.”
98 kişi kemik iliği bağışçısı oldu
Güney Kıbrıs’ta bulunan Karaiskakio Vakfı ile işbirliği yaptıklarını belirten Alp, “Kıbrıs Kemik İliği Bankası içerisinde yer alarak tüm dünyaya ulaşabiliyoruz. Kök hücre ve kemik iliği konusunda kendi ülkemizde gönüllü kişilerin örnekleri alınarak öncelikle Kıbrıs Kemik İliği Bankası’na veriliyor. Oradan Dünya İlik Bankası’nın kayıtlarına açılıyor. Hem kendi ülkemizde hem de dünyada ilik nakli bekleyen tüm hastalara bu şekilde ulaşabiliyoruz” diye konuştu.
Geçmiş yıllara göre kemik iliğinde donörlük noktasında farkındalığın arttığını söyleyen Alp, yine de bunun yeterli olmadığını dile getirdi. 18 yaşına giren sağlıklı her bireyin örnek vererek bankaya kayıt yaptırmasının önemine değinen Servet Özer Alp, ilik bağışının küçük yaşlardan anlatılarak bilinçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Alp, vatandaşın bu konuda yeteri kadar bilinçlendirilmediğini ifade ederek, bunun devlet politikası haline getirilmesi gerektiğini söyledi.
Kuzey Kıbrıs’tan 98 kişinin kemik iliğinde donör olduğunu ifade eden Alp, şunları kaydetti:
“Bir insanın başka bir insanla kemik iliği uyumunun olması kolay bir şey değil. Tamamen gen haritasıyla alakalı. Sizin tam anlamıyla kopyanız, hiç bağınız olmayan yabancı birinde çıkıyor. Mucizevi bir şey. 700’de 1 istatistikle uyabilir. İlik bekleyen hasta için bu durum yeniden hayat vermek gibidir. Çünkü ilik vermezseniz, o hasta belki hayatını kaybedecek…”
75 çocuk tedavi görüyor
0-21 yaş arası kanser hastası çocukları üye aldıklarının bilgisini de paylaşan Servet Özer Alp, “Şu an 75 çocuğumuz bu hastalıkla süreci seyrediyor. Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nin çocuk onkoloji katında tedavilerini sürdüren çocuklar var. Olamayan çocuklar ise Türkiye’de tedavilerini sürdürüyor. Nakil olan çocuklarımız var. Nakil imkanı olmadığı için ülkemizde yine hastalar yurt dışına sevk edilmek durumunda” şeklinde konuştu.
Vakfın yardımlarla icraatlar yaptığına değinen Alp, Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı’na destek olmak isteyenlerin gerek online, gerekse vakfın kendi ürünlerini satın alarak bağışçı olabileceğini kaydetti.
Onkoloji servisinde tedavi gören çocukların eğitim sorunu
Çocukların bu süreçte izole olmak zorunda kaldıklarından dolayı eğitimlerine devam edemediklerine dikkati çeken Alp, “Kemoterapilerde vücut enfeksiyona açık olduğu için küçücük virüsler, bakteriler, çocuklarda ciddi sıkıntılara neden olabiliyor. Bu da tedavilerini aksatabiliyor. Bazen 2-3 yıl çocuklar okullarından geri kalmak durumundadır” dedi.
Alp, ilköğretim alanında 8 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı ile güzel bir işbirliği yürütüldüğünü ancak ortaokul ve lise eğitimi sırasında tanı alan çocukların eğitimlerinden uzak kaldığını anlattı.
İlköğretim için 2 öğretmenin görevlendirildiğini kaydeden Alp, sözlerine şöyle devam etti:
“Hastanede olan veya hastaneye gelemeyen çocuklarımızın sağlığını riske atmamak ve eğitimlerinden geri kalmamaları için online olarak öğretmenlerimiz eğitim veriyor. Karne günleri bizim için çok eğlencelidir. Çocuklar için de ayrı ve özel bir gündür. Çünkü tüm çocuklar sosyal medyada arkadaşlarının karne aldığını görüyor. Bizim çocuklarımız da bunu görüyor ve karnelerini alarak mutluluklarını yaşıyor. Beş çocuğumuz var bu yıl ilköğretimde hastanede eğitim gören. Ortaokulda da 3 çocuğumuz var. Ortaokulda maalesef ilköğretimde olduğu gibi bir öğretmen görevlendirilmesi yok. Sadece çocuklar mevcut okullarından öğretmenlerinin gönüllülük esası ile verdikleri kadar eğitimlerini alabiliyor. Çoğu zaman sene kaybederek devam edebiliyorlar. Tam olarak baktığımızda ortaokul ve liselerde çocukların eğitimine yönelik çözüm yok. Yıllardır bunun mücadelesini vermemize rağmen bakanlıkla bunu çözemedik.”
“Eğitimde engel kalkmalı”
Yılbaşından önce öğretmenler sendikasından aldıkları telefonla mutluluk yaşadıklarını kaydeden Alp, bir öğretmen sendikasının okulla görüşerek bir çocuğun eğitimine yardımcı olduğunu söyledi.
Alp, sivil toplum örgütlerinin bu noktada önemine vurgu yaparak, “Bir ay önce Türkiye’den gelen bir çocuğumuz vardı. Tedavisi hala devam etmekte. İlkokuldan mezun oldu ve arkasından tanı aldı. Sendika başkanı ile görüşmemizin arından çocuğumuz eğitimine bu dönem başlayacak. Bu haberi o çocuğumuza söylediğimizde çok mutlu oldu” ifadelerini kullandı.
Hastalıkla mücadele eden çocukların hayatlarının birçok alanında geri kaldıklarına işaret eden Alp, “Oyun oynamaları gereken yerde hastane odalarında kalıyorlar. Bu aylar, bazen yıllar sürüyor. O yaşlar gider ve geri gelmez. Eğitim alanında ise bu engeli kaldırma imkanımız var” dedi.
“Eğitim yasası güncellenmeli”
Alp, hastalıklarından dolayı okula gidemeyerek eğitim alamayan çocuklara yönelik yasanın geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Zaten 15 yaş altına kadar zorunlu eğitim yasası var. Zorunlu eğitim yasasının ille de bir okul çatısı altında olmasına gerek yoktur. Eğitim, gelemeyen çocuğun ayağına götürülmelidir. Yasa bu konuda düzenlemelidir” şeklinde konuştu.
Orta öğretimde branşlaşma olmasının her alana farklı öğretmen kadrosu gerektirdiğinin farkında olduklarını kaydeden Alp, şöyle konuştu:
“Yine de bu durum sığınabilecek neden değildir. Çocuklar için eğitimin sağlanması imkansız olmaz. Bakanlık tarafından görevlendirilme olabilir. Zaten bu çocuklar okullardaki ağır ders programlarını kaldıracak durumda değil. O müfredata giremez ama her gün bir öğretmeni çocuk 40 dakika ekran karşısında görse bile onu çok öteye götürür. Bu hastalık sadece ilaçlarla tedavi edilmesi gereken bir hastalık değildir. Ruhsal, mental durum da çok önemlidir”.