Güzelyurt Esnaflar Birliği Genel Sekreteri Özdeş: Güven sorunu var
Güzelyurt Esnaflar Birliği Genel Sekreteri Özdeş, Güzelyurt’un unutulduğu iddiasında…
“Güzelyurt pazarlık konusu olamaz”… “Annan Planı, Crans-Montana” diyerek Güzelyurt’un müzakere süreçlerinde hep masaya yatırılarak pazarlık konusu yapılmasının bölge halkında güven sorunu yarattığını belirten Özdeş, bölgede büyük bir göç yaşandığını ve güvensizlik sonucu nüfusun 35 binden 18 bine düştüğünü kaydetti.
Emine Gül ÖZER
Güzelyurt Esnaflar Birliği Genel Sekreteri Şinasi Özdeş, Güzelyurt’un sorunlarıyla ilgili KIBRIS’a açıklamalarda bulundu.
1974’ten beri Güzelyurt’ta yaşayan Şinasi Özdeş, ilkokul müdürlüğünden emekli olması nedeniyle bölgede “Şinasi Hoca” olarak biliniyor.
1974 savaşında bölük komutanı olarak fiilen Çanakkale bölüğünde çarpışmalara katılan Özdeş, kuzey ve güneyde çeşitli kulüplerde görev alarak hizmet vermesinin ardından 2001 yılında üstlendiği Güzelyurt Esnaflar Birliği Genel Sekreterlik görevini hâlâ yürütüyor.
Güzelyurt bölgesinde pek çok sorunun bulunduğunu belirten Şinasi hoca, KIBRIS muhabirine bölgenin yaşadığı sorunları anlattı.
“Pazarlık konusu, güvensizlik psikolojisi yarattı”
Güzelyurt’un müzakere süreçlerinde masaya yatırılıp, pazarlık konusu yapılmasının bölge halkında güven sorunu yarattığını belirten Şinasi Özdeş, “Hâlâ Annan Planı, Crans-Montana diye diye müzakere masasında Güzelyurt halkı pazarlık konusu olduğu için bu bölge sürekli göç veriyor. 35 bin insandan 18 bin nüfusa düştük. Bu devamlı bir göçtür, nedir bu derseniz? Güvensizlik.” ifadelerini kullandı.
Özdeş, bir diğer güvensizlik yaratan durumun ise bölgeye hiç yatırım yapılmaması olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
“Bu bölgeye hiç yatırım yapılmıyor, gerçekleşmeyen vaatler, bize güven vermedi. İnsanlar bu güvensizlik psikolojisi içerisinde göçü tercih etti. Güzelyurt verilmeyecek diyorlar, gerek Türkiye’deki sesler, gerekse buradaki siyasiler.. Verilmeyecek bir yere sen bir yatırım yapmazsan, bir destek atışı yapmazsan halk güvenemez.
1974’ten beri geldik bu bölgede hala narenciye sorununu çözemedik. Hala bir yatırım olmadı. Lefke- Güzelyurt arası bir sürtüşme devam ediyor. Hastane orada mı olsun burada mı olsun, üniversite nereye yapılsın?”
“Üniversite yürekler acısı bir konuyla çalkalanıyor”
Diğer ilçelere yapılan yatırımların zerresinin, ne Lefke’ye ne de Güzelyurt’a yapıldığını fakat Lefke’nin kendilerinden bir tık şanslı olduğunu belirten Şinasi Özdeş, şöyle konuştu:
“Lefke Avrupa Üniversitesi orada açıldı, bugün belki 12 bin öğrencisi olmuştur.. Ama Güzelyurt’ta maalesef 6-7 sene sonra açılan Sağlık Bilimleri Üniversitesi bugün yürekler acısı bir konuyla çalkalanmakta. Üniversite 500 öğrenciyle başladı, 2 ay öncesine kadar 4 bin 500 öğrenciye çıktı. Bu üniversiten ekmek yiyen 500 çalışan var. Bu çalkalanma, yolsuzluk, sahtekarlık olayları memlekette gündem maddesi olunca Güzelyurt’ta bu üniversitenin akıbetiyle ilgili kuşkular doğmaya başladı.”
Özdeş, üniversite açıldığında bölge kalkınacağı için bayram ettiklerini, açıldıktan sonrada bölgeye canlılık geldiğini söyledi. Yemesinden, içmesine, ev kirasından her şeyine kadar 4 bin 500 öğrencinin bütün gelirinin Güzelyurt’ta olduğunu vurgulayan Özdeş, skandallar ve yolsuzluklar neticesinde üniversitenin akıbetinin ne olacağını herkesin merak ettiğini, kapanma söz konusu olursa bölgenin daha da zorlanacağını belirtti.
Özdeş, “Bu üniversitenin kapanması demek, bu bölgenin bir o kadar geriye gitmesi demek. Biz buna karşıyız. Suçlu varsa cezalandırılmalı. Ama bu üniversitenin kapanması demek, bu kadar insanın tekrardan sıfırlanması anlamına geliyor.” şeklinde konuştu.
“Valensiyanın akıbeti karanlık”
Bu sene bölgede büyük bir narenciye felaketi yaşandığına dikkat çeken Şinasi Özdeş, şöyle devam etti:
“Bu sene Türkiye Cumhuriyeti’ne ihraç edilen ürünlerde bir hastalık bahanesiyle yollar kapatıldı. Şu anda biz narenciye ihraç edemiyoruz, gelen tüccarlar da almıyor. Mandora, mandalina kesilene kadar kesilecek, kesilmeyen toprağa düşürülecek. Bu, narenciyenin gelecek seneki istikbalinin tehlikeli olacağı demektir.”
Bölge insanının umutsuz olduğunu söyleyen Özdeş, “İnsanlar umutsuz, üretilen bir ürünü satamadıktan sonra niye ben masraf edeyim diye düşünüyorlar. Bugün bir kahve 15 TL, portakalın kilosu 14 lira. Bir kilo portakal alacaksınız, bir kahve içeceksiniz. Denge bu, bu şekilde bu üretim tehlikeye girer. Kıbrıs ihracatının yüzde 25-28’ine kadar olan KDV’sini alamayacaksınız. Büyük bir ihraç ürünüdür bu ki bütçeye yüzde 25’ten fazla döviz getirir. Bu akıbetiyle, Güzelyurt iyi bir istikbal vadetmiyor.” şeklinde konuştu.
“Hastane ihalesi zaman alır”
Güzelyurt Hastanesinin projesinin başlangıcından bu güne kadar fiilen içinde bulunduğunu anlatan Şinasi Özdeş, 2005 yılında yaptıkları bir halk konseyinde 5 maddelik bir deklarasyon açıkladıklarını belirterek, sağlık konusunu 7 sene evvel Ahmet Kaşif’in Sağlık Bakanlığı döneminde başlattıklarını anımsattı. Özdeş, 7 sene önce temeli atılan fakat hala atıl durumda bulunan hastane konusunda Başbakan Ünal Üstel’in söylemlerini anımsattı.
Hastane için mücadeleden vazgeçmediklerini kaydeden Özdeş, hastane için attıkları adımlara değinerek, ihaleye çıkılıp çıkılmayacağı konusunda da şunları söyledi:
“Bu mücadeleyi bitirmedik. Elçiye gittik, bizi yardım heyetine yönlendirdi. Yardım heyeti, ‘Hükümet projeyi getirsin, biz parayı vereceğiz.’ dedi. Geldik, söyledik, Sağlık Bakanı ve Başbakana, halledeceklerini söylediler. Bu konuşmanın ardından 8 ay geçti, 8 santimlik bir ilerleme görmedik. Yakın zamanda ihaleye çıkılacak deniyor. Sayın Başbakana dedim ki toplantıda, ‘Size güvenmiyoruz, politikada vadetmek olabilir ama vadettiğiniz 10 şeyin bir tanesini bile yapmazsanız, güvenilirliğinizi kaybedersiniz.’ O günden sonra en son Tıp Bayramı’nda yine çıktı Başbakan pek yakında hastanenin ihalesine çıkıyoruz diye. Bu, insanların ağızlarına bir parmak bal sürmek demektir. İnşallah yanılırım ama şimdiye kadar yaptığımız bütün girişimlerde yanılmadım.”