Budak Pastanesi… Aile ve Toplumsal mirasa sahip çıkan Aras Budak
“Yaptığım işten çok mutluyum. İyi ki buradayım ve toplumsal bir hizmet veriyorum. Hedefim işimi daha da büyütmek ve Kıbrıs Türkü’nün sevdiği lezzetleri yaşatmaktır.”
“Pastaneye gelen eski müşterilerin tatlılarımı tattıktan sonra “Yes be işte bu, aynı lezzet!” demeleri bana yaptığım işi hakkıyla yaptığımı gösteriyor.
Pınar SAVUN
Aras Budak Yakın Doğu Koleji’nde öğretmenlik yaptığım yıllarda okuttuğum, bende özel bir yeri olan, sınıfın neşeli ve eğlenceli öğrencilerindendi. Yıllar sonra röportaj yapmak için Budak Pastanesi kapısından içeriye girdiğimde o haylaz, neşeli ve eğlenceli Aras’ı görmek beni mutlu etti ve çok duygulandırdı. Aras’ın çok genç yaşta hem aile hem de toplum mirası olarak gördüğü Budak Pastanesi’ne sahip çıkmasına hayran kaldım. Leziz pastalarının her birinden tattırmadan bırakmadığı için de pastaneden giderken birkaç kilo aldığımı söyleyebilirim.
Arabasını satıp, imalathane kuran, yaptığı işin büyüklüğünü önemsemeyen ama işin maneviyat kısmına daha çok önem veren Aras Budak ile yaptığımız bu keyifli sohbeti gelin birlikte okuyalım.
Budak: Hedefim işimi büyütmek
Pınar Savun: Çok önemli bir misyon yüklendin ve çok genç yaşta kendini büyük bir sorumluluk altına koydun. Bu sana ne hissettiriyor?
Aras Budak: Yaptığım işten çok mutluyum ve hiç pişman değilim. İyi ki buradayım ve toplumsal bir hizmet veriyorum. Hedefim işimi daha da büyütmek ve Kıbrıs Türkü’nün sevdiği lezzetleri yaşatmaktır.
Pınar Savun: Deden bu işe ilk hangi tatlı ile başladı ve sizin kendinize özel bir tatlınız var mı?
Aras Budak: Bizim kendi tatlımız kayık pastadır ve bugün biz burada 3’üncü kuşak olarak dedemin tarifleri ile onun ürettiği kalite ve lezzette tatlılar üretiyor olmaktan çok mutluyuz. Dedem bu pastaneyi kurarken İtalya’ya gitmiş oradaki örneklerden ilham almıştı. Ondan kalan tüm notları, tarifleri koruduk ve onları kullanarak üretim yapmaktan çok mutluyuz. Dedemin 1983 yılında İtalya’dan aldığı dondurma makinesini bugün hala kullanıyoruz. Yurt dışına gittiğim bir fuarda dedemin aldığı dondurma makinesini üreten firmanın standına gittim ve onlara kendimi tanıtarak dondurma makinelerini hala kullandığımızı söyledim. İlginçtir dedemin aldığı dondurma makinesinin üretimi aşamasında mühendis olarak çalışan kişinin bugün firmanın Genel Müdürü olduğunu öğrendim. Orada firma yetkilileri beni telekonferans ile Genel Müdür ile görüştürdüler. Onlar makineyi kendilerine satmamızı ve bu makineyi müzelerine koymak istediklerini söylediler. Bu beni hem çok duygulandırdı hem de etkiledi. Firma yetkilileri ile yeni makineler almak için görüşüyorum.
Aras Budak: Ben üçüncü kuşak olarak işi devam ettiriyorum
Pınar Savun: Dedenin yarattığı markayı üçüncü kuşak olarak yaşatıyor olman çok değerli. Dedenin mirasına sahip çıkarken bir motton var mı?
Aras Budak: Dedem o yaşadığı günün koşullarında bugün bile yapılması bize zor gelen birçok şeyi yapmış ve başarmış. O günkü koşullarda İtalya’ya giderek bugün bile çalışmaya devam eden dondurma makinesini adaya getirmesi, oradaki pastanelerden esinlenerek burada hala ayakta kalan bu pastaneyi açmış olması gerçekten çok değerlidir. Ben dedemin yaptıklarına baktığım zaman bugün onun kurduğu bu pastaneyi yaşatmayı, daha iyi bir yerlere getirmeyi kendime hedef olarak koydum. Çalışmalarımı bu yönde sürdürüyorum. Onun yarattığı tat ve lezzetleri bozmadan, onun yarattığı markayı koruma, sürdürülebilir bir işletme olarak ayakta tutma böylece markayı yaşatma mottosu ile hareket ediyorum.
Pınar Savun: 40 yıl önce buraya gelen ve bugün de hala gelmekte olan müşterileriniz var mı?
Aras Budak: Evet var geliyorlar ve geldiklerinde “40 yıl önceki lezzet acaba hala aynı mı?” diye soruyorlar. Gelenlerin tatlıları yedikten sonra aynı lezzeti bulduklarını söylemeleri ve yüzlerindeki gülümseme benim için paha biçilemez bir değere sahiptir. Eski müşterilerin tatlıları tattıktan sonra “yes be işte bu, aynı lezzet.” demeleri bana yaptığım işi hakkıyla yaptığımı gösteriyor.
Pınar Savun: Yeni projelerin var mı?
Aras Budak: Beni heyecanlandıran yeni projelerim var. Bizim burada güzel bir üretim kapasitemiz var. Bu üretimimizi perakende satışla tüketen bir yapıyız. Bunu değiştirmek için çalışmalarım var. Bu arada müşterilerimizin buraya gelmelerini beklemek yerine onların ayaklarına gidecek yeni bir pazarlama yöntemi üzerinde çalışıyorum. Üretim kapasitemizi artırmaya dönük, hatta dondurma üretiminde ihracat yapacak şekilde bir yapılanma da planlıyorum. Niş ürünlerimiz var ve her türlü talebi karşılayabilecek bir alt yapımız var.
Pınar Savun: Pastaların raf ömrü ne kadardır?
Aras Budak: İki gündür. Bizde ürettiğimiz pastalar rafta iki günden fazla kalmaz. Tüm ürünlerimiz neredeyse günlüktür.
Budak: Bu işe kayık pasta ile başladık, kayık pasta olmazsa olmazımızdır
Pınar Savun: Kaç çeşit tatlı üretiyorsunuz? Dedenin tarifi ile bugüne taşınan ürünler nelerdir?
Aras Budak: 30-35 çeşit farklı tatlı üretimimiz var. Dedemden kalan ürünler kop, ekler, kayık pasta, prenses, içi dolu gibi bunlar olmazsa olmazlarımız arasındadır. Dedem perşembe günleri güllaç yapardı buna devam ediyoruz. Dedem sadece sulu yapardı ben sütlü güllaç da yapıyorum. Salı günleri aşure yaparım, kış dönemleri cuma günleri lokma ve samsı dökerim, yaz zamanları daha meyveli tatlar yaparım, bu arada trend olmuş tatlıları da üretiyoruz.
Pınar Savun: Çevrendeki birinin özelliğini alacak olsaydın kimin özelliğini almak isterdin?
Aras Budak: Dedemin vizyonunu, babamın da tutumunu alırdım.
Pınar Savun: Şu anda yapmakta olduğun işi yapmasaydın ne yapmak isterdin?
Aras Budak: Hiç başka bir iş yapmayı düşünmedim.
Pınar Savun: Hep isteyip de bugüne kadar yapamadığın bir şey var mı?
Aras Budak: Evet var. Keşke gastronomi okumuş olsaydım. Ama hala okuyabileceğimi düşünüyorum. İşlerimi yoluna koyarsam okumak istiyorum.
Pınar Savun: Hayatta hangi konuda kendini şanslı görüyorsun?
Aras Budak: Böyle bir aileye sahip olduğum için çok şanslıyım.
Pınar Savun: Haftanın bir gününü silebilecek olsaydın bu hangi gün olurdu?
Aras Budak: Pazartesi günü olurdu, hafta başını silerdim.
Pınar Savun: Sizi en çok ne endişelendirir?
Aras Budak: Hiçbir hedefe sahip olmamak beni çok endişelendirir.
Pınar Savun: Kendini nasıl ödüllendirirsin?
Aras Budak: Akşam eve gidince, televizyonun karşısına geçip ayaklarımı uzatıp, oh dediğim zaman kendimi çok mutlu hissederim. Bu benim ödülümdür.
Pınar Savun: En büyük mutluluk sizce nedir?
Aras Budak: Eşim ve çocuğumla birlikte olmak, bir şeyler başarabilmek.
Pınar Savun: Yapmaktan en çok keyif aldığınız üç şey söyler misiniz?
Aras Budak: Budak pastanesinde olmak, gezmek ve yemek yemek.
Pınar Savun: Bir arkadaşlıkta aradığın üç şey nedir?
Aras Budak: Gerçeklik, dürüstlük ve samimiyet.
Pınar Savun: İnsanlar en çok neye zaman harcamalı?
Aras Budak: Kendisini geliştirmeye zaman harcamalı.
Pınar Savun: Bir pasta olacak olsaydın hangisi olurdun? Neden?
Aras Budak: Kayık pasta olurdum çünkü yapması en zahmetlisi odur. Ben de zahmetliyim.
Pınar Savun: Bir dondurma olacak olsaydın hangisi olurdun?
Aras Budak: Çilekli dondurma olurdum çünkü taneciklidir.
Aras Budak: Hedefim ihracat yapmak
Aras, iki yıl Sağlık Meslek Yüksek Okulunda Anestezi teknikerliği okuyan ama dedesinin bıraktığı ve hem aile mirası hem de korunması gereken toplumsal bir miras olarak gördüğü Budak Pastanesi’nin işletmesini devralıp onu yaşatmayı seçen genç bir girişimci ve çok genç yaşında büyük bir sorumluluk altına girdi. Dededen kalan resepilerle insanların damak tatlarının alışkın olduğu lezzetleri bugün sunmaya devam eden Aras Budak ile Lefkoşa’nın tarihi surları üzerindeki tarihi pastanede konuştuk. Pastanesinin sembol tatlısı olarak nitelediği kayık pastayı birlikte yaptığımız Aras, Budak Pastanesi’ni işletiyor olmaktan büyük bir keyif almanın yanı sıra dede mirasına sahip çıkmış olmanın gururunu da taşıyor. “Ben Budak Pastanesi’nin içine doğdum, küçüklüğüm burada geçti. Burası benim için hep çok önemli bir yer oldu. 1965 yılında dedemin kurduğu bu pastanede o günkü koşullarda dedemin başardıkları bugün bana yol gösteriyor. Dedemin çalıştığı tüccarları da müşterileri de ben devraldım ve halen aynı tüccarlarla çalışıyorum.” diyen Budak, tatlı üretiminin yanında dondurma üretiminde de iddialı. Dedesinin 1983 yılında aldığı dondurma üretme makinesinin bugün hala devrede olduğunu ve bu cihazı üreten İtalyan firmanın makineyi İtalya’ya götürerek müzeye koymayı istediğini anlatan Aras Budak, almaya hazırlandığı yeni dondurma üretim makineleri ile ihracat yapmak istiyor ve dondurma üretimini artırmayı hedefliyor.