Canice ölüm ‘hafif suç’ olmamalı!
Son dönemde sıkça rastlanan sokak hayvanlarının zehirlenmesiyle ilgili farklı bir boyut ortaya çıktı. Genellikle hayvanları öldürmek için bitki koruma ilaçları kullanılıyor. Söz konusu ilaçlar reçeteli satılmak zorunda ama bu ilaçlara her isteyen ulaşabiliyor!
“Bakanlık sınav yapmalı”… Barolar Birliği Hayvan Hakları Komitesi Eş Başkanı Avukat Suna Amca, bitki koruma ilaçlarının reçeteli satılmak zorunda olduğunu ve reçetelerin Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın yaptığı sınavda başarılı olan kişilerce yazılması gerektiğini açıkladı. Böyle bir sınav yapılmadığı gibi ilaçlar da rahatlıkla satılabiliyor.
“Ceza Yasası revize edilmeli”… Avukat Amca, “Sahipli-sahipsiz”, “çalınabilir-çalınamaz” gibi ayrımlar olmaksızın hayvanın ‘can’ olması vesilesi ile bu hakkın canice, kasten ortadan kaldırılması ya da acı ve ızdırabına yol açacak davranışlara maruz kalması halinde ciddi bir hapis cezası ile yaptırım uygulanması gerektiğini söyledi.
Cemre CEMALİ
Sokak hayvanlarının zehirlenmesi ve canice katledilmesi vakalarının çok sık yaşandığı ülkemizde yasalar, hayvanları “can” olarak değil “mal” olarak kabul ediyor. Ceza Yasası da hayvanları tam olarak korumakta yetersiz kalıyor.
Yasada eti ve sütü kullanılabilen maddi getirisi olan hayvanlar “çalınabilen hayvan” olarak kabul edilerek 7 yıla kadar hapis cezası öngörülürken; “diğer haller” olarak tasvir edilen durumda çalınamayan hayvanlar konusu ise “hafif bir suç” olarak düzenlendiği için 2 yıl hapis cezası öngörülüyor.
Hayvan Refahı Yasası’na göre hayvana kötü muamele yasak. Yasaya göre, “kötü muamele” birkaç başlık altında ele alınsa da tüzük ile düzenlenecek detaylara atıfta bulunuyor ancak bu yasanın tüzükleri olmadığı için yasal anlamda belirsizlikler yaşanıyor.
Sahipsiz canların şikâyetleri ve yasal çalışmaları yürütmek amacıyla Kıbrıs Türk Barolar Birliği çatısı altında 2023 yılının nisan ayında kurulan Hayvan Hakları Komitesi de bu eksikliklerin giderilmesi için çalışmalar yürütüyor.
K.T. Barolar Birliği Hayvan Hakları Komitesi Eş Başkanlarından Avukat Suna Amca KIBRIS’a konuşarak Ceza Yasası’nın ivedilikle tadil edilerek Hayvanlara Karşı İşlenen Suçların yasaklanması ve daha ağır cezai yaptırımların getirilmesi gerektiğini vurguladı.
“Sahipli-sahipsiz”, “çalınabilir-çalınamaz” gibi ayrımlar olmaksızın hayvanın can olması vesilesi ile bu hakkın canice, kasten ortadan kaldırılması ya da acı ve ızdırabına yol açacak davranışlara maruz kalması halinde ciddi bir hapis cezası ile yaptırım uygulanması gerektiğini açıkladı.
“Hayvanlar “mal” olarak görülüyor”
K.T. Barolar Birliği Hayvan Hakları Komitesi Eş Başkanlarından Av. Suna Amca, sahipli ve sahipsiz fark etmeksizin ülkemizdeki canların zehirlenerek öldürülmesinin yanı sıra zarar görme vakalarının yaşanmasından sonra komite kurma ihtiyacı hissedildiğini ifade ederek komite olarak yasal çalışmalar yürütüldüğünü açıkladı.
Amca, “dernekler kadar aktivist şekilde olmasa da özellikle sahipsiz canların şikâyetlerinin yapılması ve devlet dairelerinde bunlarla ilgili işlemlerin yapılabilmesine vesile olabilecek çalışmalar yürütüyoruz” diyerek devlet daireleri, polis örgütleri ve belediyelerle istişarede bulunarak yasada yer almasına rağmen uygulanmayan noktaların veya eksikliklerin tespit edilip giderilmesi ile ilgili çalışmalar yürüttüklerini belirtti.
Ülkemizdeki yasaların hayvanlara “can” değerini vermediğini, onları “mal” olarak kabul ettiğini söyleyen Amca, bu nedenle uygulamada çok ciddi sıkıntılar ile karşı karşıya kalındığını kaydetti.
Amca, K.T. Barolar Birliği Hayvan Hakları Komitesi olarak bunun ivedilikle düzeltilmesi noktasında çalışmalarını sürdürdüklerine dikkat çekerek canların mal olarak görülmesinin yanı sıra ceza yasasında da hayvanların korunmadığını vurguladı.
“Ceza Yasasında değişiklikler yapılmalı”
Ceza Yasasında fasıl 154’ün çok eski bir yasa olduğunu söyleyen Amca, günümüz koşullarına uydurabilmek için bazı maddelerinin ilerleyen yıllarda rezive edilmiş olsa da hayvanlarla ilgili kısımlarda herhangi bir revize yapılmadığını işaret etti.
Amca, Ceza yasasının tamamında değişme gerekmediğini, hayvanları ilgilendiren özellikle 323. Maddenin düzenlenmesinin önemine dikkat çekerek “çalınabilen hayvan” şeklinde bir madde olduğunu ve çalınabilen hayvanlarda 7 yıla kadar hapis cezası öngörülürken, “diğer hallerin” 2 yıl olarak düzenlendiğini söyledi.
Çalınabilen hayvandan kastedilenin eti ve sütü kullanılabilen, daha çok çiftlik hayvanları olduğu ve maddi getirisi olan hayvanları kapsadığını ifade eden Amca, “doğal sonucu insana dokunan noktada bir madde. Kuzusu kasten öldürülmüşse, kişide maddi zarara sebep olabilecek bir husustur. Bu madde daha ziyade bu hakkı koruyor” dedi.
Amca, ceza yasasında “diğer haller” olarak belirtilenin çalınamayan hayvanları da kapsam dahiline alsa da, hafif bir suç olarak düzenlendiğinin altını çizerek yakın zamanda İskele’de meydana gelene ve toplumun vicdanını derinden yaralayan olayı anımsattı.
“Canice öldürülen hayvanlar var ve ‘hafif suç’ vakası olarak görülüyor”
Kedinin bir kapan aracılığıyla kısılarak, ağzına inşaat demiri sokulmak suretiyle öldürüldüğünü hatırlatan Amca, bunun hiçbir şekilde izahı olamayacak canice bir davranış olmasına karşın, hafif bir suç olmasa da “Hafif suçlar kapsamındaki” bir mesele olarak görüldüğünü açıkladı.
Amca, bu anlamda yasanın ivedilikle tadili gerektiğinin altını çizerek, yasaya göre ‘hafif bir suç’ vakası olarak görüldüğü için polisin kedinin canice öldürülmesi ile ilgili konuya yaklaşımının ilgili amirin takdir hakkında olduğunu söyledi.
Böyle durumlarda KKTC vatandaşı bir kimsenin, mahkeme huzurunda herhangi bir işlem yapılmadan amir kanaatiyle teminata bağlanabildiğine dikkat çeken Amca, teminatın bir ceza olmadığını, kişinin davası hazır oluncaya kadar mahkeme huzuruna gelmesi gerektiği zaman hazır olacağını garanti altına almak üzere düzenlenmiş bir prosedür olduğunu kaydetti.
“Sahipli-sahipsiz, çalınabilir-çalınamaz ayrımlar olmamalı”
Amca, kedinin canice öldürülmesi gibi yine çok yakın zamanda Kumyalı’da yaşanan sahipli ve sahipsiz canları zehirleme olayına bakıldığında, ceza yasasının elden geçirilmesinin öneminin yeniden ortaya çıktığına işaret ederek “sahipli-sahipsiz, çalınabilir-çalınamaz gibi ayrımlar olmaksızın hayvanın can olması vesilesi ile bu hakkın canice, kasten ortadan kaldırılması ya da acı ve ızdırabına yol açacak davranışlara maruz kalması halinde ciddi bir hapis cezası ile yaptırım uygulanması gerekiyor” dedi.
Hem kişinin cezasını çekmesi için hem de başkalarının da o davranışı yapmamasına emsal teşkil etmesi için bunun çok önemli olduğunun altını çizen Amca, “Halk da çalışmalarımıza destek olsun. Bu yöndeki çağrılarımız çığ gibi giderek büyürse meclis yasayı hızlıca elden geçirmek zorunda olacak. Siyasi partiler konuyu meclise sunacak makamlardır onlar da bu konuyu ele almalılar” vurgusu yaptı.
“Hayvan Refahı Yasası’nın tüzükleri yok”
Amca, Hayvan Refahı Yasası’nın da çok güzel düzenlemeler olmasına karşın tüzükleri eksik bir yasa olduğu belirterek bunun yasal anlamda uygulamada çok ciddi sıkıntılar doğurduğunu belirtti.
Bu durumu bir örnekle açıklayan Amca şöyle devam etti:
“Hayvan Refahı Yasası’nda hayvana kötü muamele yasak. Kötü muamele birkaç başlık altında tabir ediliyor ancak bu bir tüzük ile düzenlenecek detaylara atıfta bulunuyor. Bu tüzük yok, dolayısıyla hangi koşulların kötü muamele kabul edilip edilmeyeceği noktasında bir eksiklik var.
Bu nedenle Veteriner Dairesi ‘bu kötü muamele mi tespit edemiyorum’ diyebiliyor çünkü tüzük yok. Yasanın iyi olarak kabul edebileceğimiz maddeleri de bu eksiklikten dolayı işlevsiz halde. Avusturya’nın, İsviçre’nin hayvan hakları konusunda A plus notu var biz neden onlardan olmayalım?”
“Zehirleme olaylarında bakanlığın ihmali var”
Amca, sokaktaki hayvanların zehirlenme vakalarında genellikle laneid denilen bitki koruma ilacının kullanıldığını ifade ederek “Zehirleme olaylarında Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın çok ciddi ihmali var. Yasal düzenlemeleri incelediğimizde bu ilaçların satışının reçeteli olmak zorunda olduğu ortaya çıkıyor. Ancak bu tür bitki koruma ilaçları marketten alır gibi zirai ilaç satan kişilerden kolaylıkla temin edilebiliyor. Burada devlet eliyle yapılan çok ciddi bir aykırılık söz konusu. Bir bariyer koyabilmek için hızlıca tedbir almak zorundayız” şeklinde konuştu.
“Yasayı uygulamak için kaç hayanın daha ölmesini bekliyoruz?”
Reçeteyi verebilecek kişilerin Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nca yapılan sınavda başarılı olması gerektiğini ve bu sınavın ziraat mühendislerinin katılımına açık bir sınav olduğunu belirten Amca şöyle devam etti:
“Sınavda başarılı olanlar bakanlık tarafından uygun bulunması halinde reçete yazabilecek ehliyete sahip olur. Daha kötüsü Tarım bakanlığının da bugüne kadar böyle bir sınav yapmadığını duyumsadık. Yasaya göre teknik olarak kimse bu reçeteyi yazabilecek durumda değil ki reçete de yok. Kaç hayvanın daha ölmesini bekliyoruz zirai ilaçların satışını yasanın öngördüğü kuralları uygular hale getirebilmek için?”
“Reçeteli satılan ilaçlar kayıt altına alınmalı”
Amca, bu sorun aşılmış olsa da her halükarda reçeteli satılan ilaçların aynı zamanda zirai ilaç satan kişilerce kayıt altına alınması gerektiğinin altını çizerek, bir zehirleme vakası olduğunda o dönemde o ilacı kimlerin aldığının tespit edilmesi ve zehirleyenin kimliğine ulaşılabilmesi için yapılan satışların kayıt defterine işlenmiş olması ve her ay düzenli olarak tarım dairesine tebliğ edilmesi gerektiğini vurguladı.