Çok sevmek ve sabır lazım
İç Mimar Çiğdem Bıçak, çocukluğundan beri en büyük tutkusunun iç dizayn olduğunu belirterek, kendini küçük yaşlarda keşfettiği için şanslı hissediyor. Bıçak, bu alanda yürümek isteyenlere tavsiyelerde bulundu:
“Koyulardan sıyrılıp, açıklara geçiyoruz”… KIBRIS’a konuşan genç iç mimar, yeni trendler hakkında bilgi verdi. Kahveli, grili ve siyahlı renkleri geride bıraktığımızı kaydeden Bıçak, yeni sezon trendlerinde açık ve minimalist ürünlerin seçildiğini anlattı.
“Seçimler alana göre yapılmalı”… Yeni evlenenler ve evini yenilemek isteyenlere önerilerde bulunan Bıçak, “kişiler pinterest gibi uygulamalardan seçim yapıyor. Ama bir seçim yaparken, alana göre yapılması gerekiyor. 100 metrekarelik bir alandaki yansıma 20 metrekarede aynı görünmez.” diye konuştu.
Detaycı… Takıntılı… Kendini ‘detaycı’ diye niteleyen Çiğdem Bıçak, bu özelliği sayesinde yaptığı işlerin fark edilir olduğunu söyledi. Bıçak bunu “Ben terazi burcundanım. Teraziler zarafete, şıklığa, dış görünüme önem veren burçlardır. Meslekle bu özellik birleşince birazcık takıntı noktasına geliyor.” sözleriyle açıkladı.
Emine Gül ÖZER
Londra’da doğup, Lefkoşa’da büyüyen ve üniversite eğitimini burada tamamlayıp, 10 yıldır aktif olarak iç mimarlık yapan Çiğdem Bıçak, mesleğinin zorlu ve keyifli yanlarını KIBRIS okurları ile paylaştı.
Meslek seçiminden önce bilgisayar kullanmaktan nefret ettiğini belirten, şu an neredeyse bilgisayarla iç içe bir yaşam sürdüğünü kaydeden Bıçak, birçok insanın hayatta neyi sevdiğini keşfetmekte geç kaldığını söyleyerek, kendisini bu konuda şanslı bulduğunu ifade etti.
Henüz küçük yaşlardayken bile dekorasyona merakı olduğu vurgusunu yapan Bıçak, babasıyla gece yürüyüşe çıktığında evlerin içini merak ettiğini, perdeleri açık olsun diye dua ettiğini anlattı.
Bu alanda kendini geliştirmek, trend ürünleri takip etmek için çeşitli yollara başvurduğunu kaydeden Bıçak, iç mimarlığın önemine dikkat çekti.
KIBRIS muhabirine konuşarak, bu meslekte yer edinmek isteyenlere tavsiyelerde bulunan Bıçak, yapay zekanın ve dijital ortamın takip edilmesi hususunda önemli bilgiler verdi.
“Küçük yaşta evlerin içini merak ediyordum”
Çoğu insanının hayatta neyi sevdiğini, keşfetmekte geç kaldığını ya da hiç keşfedemediğini gördüğünü belirten Bıçak, “bu yönden kendimi çok şanslı hissediyorum. Ben çok küçük yaştan itibaren hep evlerin içini merak eden bir çocuktum. Babamla gece yürüyüşlerine çıktığımda hep dua ederdim biri evinin perdesini açık bırakmış olsun diye. Evin içindeki koltukların rengi nasıl, ev nasıl, dekorasyon nasıl? Bunları merak edip, inceleyerek ve hep etrafıma bakarak büyüyen bir çocuktum.” ifadelerini kullandı.
Sonrasında da üniversiteye geçeceği dönemde iç mimarlığın çok yeni bir bölüm olduğunu belirten Bıçak, “Evin dışındansa, içine merakım daha fazlaydı ve iç mimar olmak istediğime karar verdiğimde, babam bana şöyle demişti; ‘iç mimar olup ne yapacaksın, insanlar evinin perdesini, koltuğunu kendisi alıp koyamaz mı? Sana neden para versinler ?’… Oradan da devam ettim. Çok küçük yaşta merakımı keşfetmem benim meslek yönelimimi de etkiledi.” dedi.
“Sims’te ev içini dizayn ederdim”
Küçük yaşlardayken meşhur olan ‘Sims’ oyununu gece gündüz demeden oynadığını vurgulayan iç mimar, “Sims’te herkes gider insanlarla eşleşip oyun oynardı.. Ben oyuna girer evin içini dizayn eder ve oyundan çıkardım ve sabah kalktığım andan itibaren, yatana kadar bu oyunu oynayıp ev içi tasarlardım. Yemek yemek bile umurumda değildi. O zaman dedim ki, bu işe devam etmenin bir yolunu bulmam lazım ve iç mimarlık mesleğinin içinde buldum kendimi.” ifadelerini kullandı.
“Avrupa’daki trendleri takip ediyorum”
Küçük yaşta yurtdışında olmasından ötürü ve biraz ailesinin de İngiltere bağlantısı olmasından dolayı her zaman yurtdışı ve Avrupa merakı olduğunu kaydeden Bıçak, yeni trendleri de buralardan takip ettiğini kaydetti. Bıçak, “Küçük bir ada olmamızın dezavantajı olarak, dünyadaki en trend ürünler ülkemize 1-2 sene gecikmeli olarak geliyor.. Şuan hızlanmış olup 6-12 ay süresine de düşse trend ürünlerin bize gelmesi zaman alıyor. Bende bu süreçte yenilik ve değişlikleri takip etmek adına bunları takip ediyorum. Acaba yurtdışında hangi ürünler kullanılıyor, malzemeler nasıl çıktı gibi bakınıyorum. Geceleri sosyal medyayı veya diğer programları kullanarak incelemelerde bulunuyorum.” şeklinde konuştu.
“Terazi burcum ve mesleğim birleşince takıntıya dönüşüyor”
Mesleğinin hayatına olan yansımalarını anlatan Bıçak şunları kaydetti:
“Mesleki deformasyon olarak söylüyoruz bunu ama bunun yanında terazi burcu olmamın da etkisi olduğunu düşünüyorum. Terazi burçları biraz zarafete ve şıklığa, dış görünüme önem veren burçlar. Meslekle bu birleşince birazcık takıntı noktasına geliyor. Koltuğa oturmadan keyif alabilmem için, her şeyin simetri halinde olması gerekiyor. Eşim de bu konuda bana yardımcı oluyor. Dolap içi düzeni gibi yansımaları oluyor. Dışarıda bir mekana gideceksek bile, dizaynının iyi olmasına dikkat ediyorum. Kıyafet giyerken renk uyumlarına özen gösteriyorum. Bunun gibi yansımalarını yaşıyorum hayatın içinde.”
“Bir yandan iç mimar, bir yandan psikologsunuz”
Bıçak, mesleğinin çok fazla zor yanı olduğunu ifade ederek, “En önemlisi insanlarla iç içe olması. Çünkü insanlarla başa çıkmak zor. Bir insanla değil, bir günün içinde birden çok insanla iç içe oluyorsunuz. Bina yapmak, binanın inşaat aşamasında ortaya çıkabilen terslikler ve bu tersliklerin aslında normal olduğunu karşımızdaki insanlara anlatabilmek çok zor olabiliyor.” ifadelerini kullandı.
Bu bağlamda, bir yandan iç mimar, bir yandan psikologluk yaptığını vurgulayan Bıçak, “o insanın sinirine, öfkesine bütün duygu aşamalarına şahit olup, o insanları idare etmeyi de öğrenmek zorundasınız. Sadece tasarım yapıp geri çekilemiyoruz, yeri geldiğinde o işin o şekilde olmadığını, bunu bu şekilde yapmanın daha doğru olduğunu anlatmak çok zor olabiliyor.” dedi.
“Ben bunu nasıl yapacağım diyerek ağladım”
Meslek hayatına başladıktan sonra unutamadığı bir anısını anlatan Bıçak, “Cafe’s Restaurant benim için manevi değeri ayrı olan bir yer. Mezun olduktan sonra, staj yaptığım yerde devam ettim bir süre mesleği daha iyi öğrenmek için ve bana yapmam için burası geldi ve o an bocaladım bir anda. Her zamanda restoran ve cafe tasarlamak benim için ayrı bir heyecan ve zevk olmuştur ama hiçbir şey bilmiyordum çok bocaladım.” ifadelerini kullandı.
“Benden elektrik planı istediklerinde 3-4 gün ağladım.” diyerek sözlerine devam eden Bıçak, “Benim için en büyük anı ‘ben bunu nasıl yapacağım’ diyerek ağladığım yerdi. Buraya geldiğimde çok yağmurluydu, inşaat halindeydi. Gözümü kapatıp ‘buranın bir gün restoran olacağını hayal et’ diyerek giriştim işe. İlk işim olduğu için buranın yeri bende çok ayrı.” dedi.
“İnsanlar iç mimarlığı küçümseme algısında”
İnsanlarda ‘iç mimar olup ne yapacaksın?’, ‘mimarlığın alt dalı’ diyerek bir küçümseme algısı olduğu vurgulayan Çiğdem Bıçak, “direkt mimarın imza yetkisi olduğu için, mimara soralım tavrı takınıyorlar. İnsanlar iç mimarlığı nasıl ciddiye aldı derseniz, duymuştur ya da ev yapmaya kendi kalkışmıştır. Musluğu, seramiği, banyosu, aydınlatması derken işin içinde kaybolup, çıkamamıştır. Orada bir yardıma ihtiyacı olup bize geliyorlar.” ifadelerini kullandı.
Aslında iç mimarın yaptığı işin, mimarın yaptığından farklı olduğunu tamda o noktada anladıklarını belirten Bıçak, “Herkes bizi sadece koltuğu, aydınlatmayı seçip işi bitireceğimizi sanıyor. Halbuki bizim yaptığımız iş aslında mimarlarla çok bağlantılı gelişiyor ve işin sağlıklı yürüyebilmesi için mimar ve iç mimarın birlikte çalışması gerekiyor. Bizim toplumuzda hala göz ardı edilen nokta tamda bu.” şeklinde konuştu.
“Koyulardan sıyrılıp, açıklara geçtiğimiz bir trend dönemindeyiz”
Trendlerin çok hızlı değiştiğini belirten Bıçak, geçtiğimiz sezon turuncu esintisinden artık vazgeçildiğini söyleyerek, “çok koyular, siyahlar, griler ve turuncularla devam ediyorduk bu sezonda son bulmaya başladı. Tam zıttı bir noktaya gidiyoruz.” dedi.
Siyah beyaz ve biraz daha minimale evrildiğimizi belirten Bıçak, “Renklerin mobilyalarda canlı olduğu, koyulardan sıyrıldığımız ve açıklara geçtiğimiz bir trend dönemine giriyoruz ve teknolojinin hakim olduğu bir dönemdeyiz. Teknolojiyle iç içe yaşayacağımız bir döneme adım atıyoruz, tek tuşla artık her şey yapılabilir.” şeklinde konuştu.
“Seçimler alana göre yapılmalı”
Yeni evlenenler ve evini yenilemek isteyenlere önerilerde bulunan Bıçak, “Bir renk seçimi yaparken, alana göre seçim yapılmalı. Özellikle pinterest gibi uygulamalardan seçim yapılıyor çağımızda. Burada beğenip, ‘bunu istiyoruz’ diyoruz ama o koltuk o alana olacak mı? Sığması için küçültüldüğünde formu bozulacak mı? Bunları hep düşünmek gerekiyor.” anımsatmasında bulundu.
Bir müşterisinin bu yanılgıya düştüğünü belirten Bıçak, “Siyah bir mutfağı kendi mutfağına uyarlamak istedi. Gördüğü alan 100 metrekare, kendi mutfağı 20 metrekare. İçerisindeki pencere sayısı, alanın büyüklüğü her şeyi etkiliyor. Bir seçim yapacaksa vatandaşlar, gördükleri ürünlerin, objelerin, renklerin her şeyinin kendi alanına uyarlanabilecek olmasına dikkat etmeli. Yeni ev yapacakların iç mimarla çalışması, bu noktada kullanım alanını daha uygun hale getirmesine önemli rol oynuyor.” dedi.
“Teklif verirken iki aşama sunuyoruz”
İç mimarın proje teslim sonrasında işinin bitip bitmediği üzerine konuşan genç iç mimar, teklif ve sonrası üzerine konuştu. Bıçak, “yaklaşık 2 sene önce Eda hanımla ortak olduk ve bir şirkete dönüştük. Şunu söyleyebilirim ki, biz teklif verirken çizimi ve mekanın çizimini yapıyoruz, o çizimleri gerçekleştirebilmeniz için gerekli olan detay, üretim, aydınlatma çizimlerini ve aşamaları ayırarak hareket ediyoruz. Bunların gerisini inşaatın kontrolü bunları gerçekleştirmek, ustaları seçmek isteyen birinci aşamayı seçip bizimle yolları ayırabilir.” ifadelerini kullandı.
Genellikle birçok müşterinin birinci aşamadan sonra ikinci aşamayı da istediğini kaydeden Bıçak, “Bütün bu inşaat devam ederken, sürekli oraya gitmek terslikleri kontrol etmek. Çünkü illaki bir terslik çıkıyor bu aşamada. Bu aşamaların kontrol edilmesi ve bu tersliklere göre tekrar gerekli durumlara göre yeniden revize edilmesi bizim 2. aşamamız. Anahtarı açıp o kapıdan girene kadar olan süreç. Biz teklif verirken 2 aşama sunuyoruz. Vatandaş tercihini ona göre yapıyor.” şeklinde konuştu.
“Benim için işim sadece iş değil, hobim ayrıca”
Çiğdem Bıçak’la hep mesleğini konuştuk ancak bir soru da iş dışında olsun istedik. “İş dışında bir gününüz nasıl geçiyor?” sorusuna Çiğdem Bıçak şu yanıtı verdi:
“İçinde iş olmayan bir günüm yok. Elimde telefon olmadan, araştırma yapmadan bir günüm geçmiyor. Benim için işim sadece iş değil, hobim ayrıca. Kitap hastasıyım, mümkün olduğunca ve fırsat buldukça kitap okumayı, yiyip içmeyi çok severim. Bu adada yaşayıp bunu sevmemek mümkün değil. Yalnız başıma yemek yemeyi, gezmeyi çok severim. Hayatımda işi dışarı çıkardığımda bunları yapmaktan zevk alırım.”
Hayattaki olmazsa olmazının her şeyden önce sevdikleri olduğunu kaydeden Bıçak, “sevdiklerimin yanı sıra kitap ve kalemdir. Ne olursa olsun, restorana bile gidecek olsam elime mutlaka bir kalem bir kitap alırım.” ifadelerini kullandı.
“Detaycılığım sayesinde çıkardığım işler fark ediliyor”
Sevdiği ve sevmediği yönlerini anlatan Bıçak, bunun bazen güzel sonuçlar doğurduğunu söyledi:
“Sevmediğim en büyük yönüm sabırsızlığım. Bir şeye çok zor karar veririm ve karar verdiğimde de hemen olmasını isterim. Zaten karar verene kadar 2-3 ay geçirmişimdir, daha fazlasına da sabrım yoktur. En sevdiğim yönüm ise titizliğim. Aslında hem sevdiğim hem sevmediğimde diyebilirim. Bu takıntılarım ve ince elemelerim bu detaycılığımdan geliyor. Bu detaycılığım sayesinde de çıkardığım işlerin fark edilir olduğunu düşünüyorum. En kötü yönüm en iyi şeyleri çıkarmama sebep oluyor.”
“Yapay zeka işimizi almayacak, hayatımızı kolaylaştıracak”
Araştırmayı ve çabalamayı sevenlerin iç mimarlığı seçmesi gerektiğini kaydeden Çiğdem Bıçak, “Çünkü dışarıdan göründüğü gibi değil. Birçok meslektaşımı biliyorum ki, bu bölümü okuyup bu mesleği yapmıyorlar. Kolay değil, para kazanması da kolay bir meslek değil. Çok sevmek ve sabır lazım. Sevmiyorlarsa, bir yerden sonra bu iş yürümeyecektir.” şeklinde konuştu.
Çok değişen bir döneme girdiğimizi vurgulayarak, meslek seçimini bu yönde yapacaklar için tavsiyelerde bulunan Bıçak “günümüzde bir yapay zeka var. İlk başlarda ‘işimizi elimizden alacak mı?’, ‘Bir tuşla çizimler yapılacak’ dediğimiz bir yapay zekayla karşı karşıyayız. Korkunun üstüne girip, içine girdikçe bunun işimizi elimizden almayacak, işi kolaylaştıracak bir gelişme olduğunu anlayabiliyoruz. Bu mesleği seçecekse birisi, işin dijital kısmını da düşünmeli. Sadece koltuğu seçmekle iş bitmiyor. Müşteriye kafanızdaki çok iyi yansıtabilmeniz gerekiyor. Bunları göze alabilen herkes mesleği seçebilir.” dedi.