Dilan Polat olayının Kıbrıs ayağını Abdulkadir Selvi anlattı
‘Kara para aklama’ ve ‘vergi kaçırma’ gibi 4 ayrı suçtan tutuklu yargılanan Dilan Polat ile Engin Polat’ın Kıbrıs ayağını Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, bugünkü köşe yazısında kaleme aldı.
Abdulkadir Selvi, Dilan Polat ve Engin Polat operasyonu üzerine “bahis çetesinin paniklediğini” belirterek, “Hele birisi İstanbul’daki en büyük faaliyetini durdurma kararı almış” ifadelerine yer verdi.
Selvi, Kıbrıs’ta otel işletmeciliği yapan bir iş insanın açıklamalarına da dikkat çekti.
Selvi’nin köşe yazısı şöyle:
“KIBRIS’ta Halil Falyalı cinayetinden hemen sonraydı.
Kıbrıs’ta otel işletmeciliği yapan biri, “İngiltere merkezli sanal bahis şirketi var. Kıbrıs’ın payına 4-5 milyar dolar düşüyor. Bu para ile Kıbrıs’ta medyayı ve siyaseti satın almaya çalışıyorlar. İktidar ve muhalefetin içinde adamları var. Bu işin diğer ayağında ise kumarhaneler yer alıyor. Bu kara para Kıbrıs’ta olduğu sürece cinayetler bitmez” demişti.
GÜRCİSTAN AYAĞI
Organize suç örgütleri arasındaki savaştan söz etmişti. “Bu işin diğer ayağında Gürcistan yer alıyor. Gürcistan’da kumar ve sanal bahis oynatılıyor. Sanal bahiste, aynen Kıbrıs gibi 4-5 milyar dolar dönüyor. Organize suç örgütü liderlerinin Gürcistan’ı üs tutmalarının nedeni bu” diye anlatmıştı.
PARALARI NASIL ÇIKARIYORLAR
Adeta bilgi bombardımanına tutuyordu. Ciddi bir işinsanı ve siyasetçiydi. Büyük bir dikkatle dinledim. Sorularım oldu. “Paraları yurtdışına nasıl çıkarıyorlar?” diye sordum. “Çocuklar için açılan oyun siteleri üzerinden” dedi.
Bir an dilim tutuldu. Şeytanın bile aklına gelmez ama bunların aklına gelmiş.
KANSERLİ HÜCRELER
Siyasi kulis yazarıyım. Ama geçmişte hayali ihracatla ilgili davaları izledim. Sahte vergi iadesi belgesi düzenleyerek devleti soymaya çalışanların gerçek yüzünü gördüm. O nedenle bugünkü yazımı kanserli hücrelere ayırmak istiyorum.
HORZUM’UN ANLATTIKLARI
Bir emniyet müdürü, “Kemal Horzum’un sorgusunu yapıyordum. ‘Ben emniyet müdürü olarak bankadan kredi çekecek olsam iki kefil ve tonlarca evrak istiyorlar. Sen bu kredileri nasıl çektin?’ diye sorunca, Horzum bana ’Şimdi beni bırakın, gider 2 gün sonra size 100 milyon kredi çekerim’ dedi. Bunun üzerine, ‘İsmin deşifre oldu. Sana kimse kredi vermez’ diye üsteledim. ‘Müdürüm o paranın hepsini ben almıyorum ki, ben 100 milyonluk kredinin altına imza atıyorum. Sonra bu parayı paylaşıyoruz. Paylaştıktan sonra sorun çıkmaz. Ne zaman ki tek başına yemeye kalkarsan o zaman sorun çıkar’ dedi” diye anlatmıştı.
RÜŞVETİN BELGESİ OLUR MU
O dönem banka soyacağına banka satın al denilen dönemdi. Ünlü Civangate olayı yaşanmış, Emlak Bank Genel Müdürü Engin Civan bir rüşvet olayından dolayı vurulmuştu. Selim Edes’in mahkemede söylediği, “Rüşvetin belgesi mi olur p…venk sözü“ literatüre girmişti.
90’lı yıllarda Meclis’te Susurluk Komisyonu’nu, Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nu ve çetelerle ilgili komisyonun çalışmalarını izledim. Raporlarını okudum. Devletin içindeki çürümeye, derin devlete, kanlı infazlara ışık tutan komisyonları izlerken dilimiz tutulurdu.
DÜNDAR KILIÇ NE DEMİŞTİ
Bir defasında komisyon, İstanbul’da dönemin ünlü babalarından Dündar Kılıç’ı dinliyordu. Dündar Kılıç ameliyattan çıkmıştı, ayakta zor duruyordu. “Ben cahil bir adamım. Sizin huzurunuzda uzun uzun konuşamam. Siz sorun ben cevap vereyim” dedi.“Bu işleri nasıl yapıyorsunuz?” diye soruldu. “Ben sizin huzurunuza gelirken koluma iki görevli girerek getirdi. Eğer devlet kolunuza girmezse ayakta bile duramazsınız” demişti.
SİYASETİ YÖNLENDİRMEYE SOYUNDULAR
Gazeteciliğe adım attığımda MİT’in hazırladığı ünlü “Babalar Raporu” ortalığı kasıp kavuruyordu. 90’lı yıllarda çeteler Türkiye’yi kanserli bir hücre gibi sarmıştı. Faili meçhul cinayetler bir döneme damgasını vurmuş, Susurluk kazasıyla birlikte devlet içindeki mafya ile siyaset arasındaki ilişkiler ağı ortaya çıkmıştı. Tüm bunları neden hatırlattım. Kirli para bir süre sonra siyaseti teslim almaya çalıştı. Devlet içindeki cuntalarla işbirliği içine girdiler. 28 Şubat’ta Refahyol hükümetinin yıkılmasında ve postmodern darbe sürecinde yer aldılar. Çetelerin devlet için tehdit olduğu sonucuna varıldı. MGK’da çetelerle mücadele kararı alındı. Bir de baktık ki tek tek temizleniyorlar. Kaçanlar soluğu yurtdışında aldı.
KOZMETİK ÇETESİ
ŞUNU demek istiyorum. Hiçbir çete devletten güçlü değil. Yeni nesil suç örgütleri olan, sosyal medyada ünlü olan kozmetik çeteleri hiç değil. Şimdilik küçükler ama örümcek ağı gibi her tarafı sarabilirler. O zaman bunlarla mücadele daha zor olur.
BAHİS ÇETESİNE UZANIR MI?
Dilan Polat’ın sonradan görmeliği, TikTok’ta yayınladığı videolar, aşırı harcamaları, lükse, gösterişe olan düşkünlüğü, magazin malzemesi olarak izlenmesi çekici olabilir. Ama bu işin diğer ucu Gürcistan ve Kıbrıs’a uzanabilir. Bahis çetesi ile ilişkileri mercek altına alınabilir. Zaten alınmazsa zincirin en büyük halkası eksik bırakılmış olur. Dilan Polat’a neden Kıbrıs, Gürcistan ve Dubai’ye gittikleri soruluyor. İkna edici bir cevap veremiyor. Soruşturma derinleşince orada kimlerle irtibat kurdukları ortaya çıkarsa, fotoğrafın diğer kareleri de tamamlanmış ve gerçek tablo ortaya çıkmış olacak.
500 MİLYON TL
MASAK raporuna göre bir buçuk yıl içerisinde güzellik merkezleri ve akrabaların üzerinden yapılan para transferi 500 milyon TL. Bunun 250 milyon TL’si ise aynı gün, aynı saatlerde, aynı isimler tarafından nakit olarak çekilmiş ve Engin Polat’a ait Milda Gayrimenkul Otomotiv hesabına yatırılmış. Lüks araçlar, villalar ve diğer gayrimenkuller alınmış.
200 MİLYONU KUŞKULU
Ancak gerçek mal satışı olmadan, vergi beyannamesi olmayan, çalışanı bulunmayan, bankacılık hareketi olmayan yani tabela şirketler ile sahte belge düzenleme kaydı bulunan, sahte şirketler üzerinden 200 milyon TL’lik bir para dolaşımı söz konusu. Bu da kara para incelemesine giriyor.
BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ
Dilan Polat ve Engin Polat’la ilgili MASAK raporunu yayınlayınca bir yetkili, “Bunlar buzdağının görünen yüzü” diye uyarıda bulundu. Buzdağının görünen yüzünde Dilan Polat ve Engin Polat olayı var. Bu işi bir magazin olayı olarak gören yanılır. Dilan Polat ve Engin Polat operasyonu ile yumağın ucu tutuldu. Bu ipin ucu bırakılmamalı. Sosyal medyada kendini gösteren güzellik merkezleri ve kozmetik ürünlerin satışını yapan ama bahis çetesinin parasını akladıklarından kuşkulanılan yeni tür suç örgütlerinin üzerine gidilmeli. Çünkü bugün kara paraya sırtını dayayanlar, yarın kirli siyasete soyunurlar. Geçmişte öyle.
Önce sahte işlemlerle haksız kazanç elde eder, sonra bu paralarla yargıyı, medyayı, siyaseti ele geçirmeye çalışır.
ALİ YERLİKAYA’YA DESTEK
BU gerçeği iyi bildiğim için İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın organize suç örgütleriyle mücadelesini çok önemsiyorum. Sonunu kadar destekliyorum. Hiçbir çete devletten güçlü değildir. Yeter ki devletin gücünü karşısında görsün. Size bir sır vereyim; Dilan Polat ve Engin Polat operasyonu üzerine bahis çetesi paniklemiş, sosyal medyada Dilan Polat’a öykünen isimler bir bir yurtdışına kaçma hazırlıklarına başlamışlar. Hele birisi İstanbul’daki en büyük faaliyetini durdurma kararı almış.”