KKTCSon Dakika Haberleri

Dinmeyen acı

Kurallara uyun… Trafik kazasında yakınlarını kaybedenler için saat duruyor, takvim ilerlemiyor.. Hiçbir suçları yokken hayatlarından olan Cuma Mağusalı, İlayda Öztürk, Sude Demirkıran ve Hikmet Korkmaz’ın aileleri KIBRIS’a konuştu, araç sürücülerine “kurallara uyun” mesajı gönderdi

Mezar başında bir ömür…Okula gitmek için mutlu bir şekilde evinden çıkıp otobüse binen 17 yaşındaki Yeliz İlayda Öztürk ve 16 yaşındaki Sude Demirkıran sorumsuz bir kamyon şoförünün hatasıyla hayatını kaybetti. Baba Öztürk her gün kızının mezarı başında göz yaşı dökerken, Sude’nin annesi Yeliz Yıldızhan, 3 cana verilen 5 yıllık cezaya isyan ediyor

Adalet aranıyor… Dikkatsiz bir sürücünün kurbanı olan motosiklet sürücü Cuma Mağusalı’nın annesi Nazife Mağusalı“O kara günde bende gömüldüm.. Benim sadece toprağım eksik” ifadelerini kullanırken, Girne-Güzelyurt ana yolunda hayatını kaybeden motosiklet sürücüsü Hikmet Korkmaz’ın acılı ailesi adalet arayışlarını sürdürüyor..

Ezgi ÇELİK
Ülkemizde son dönemde artış trendi içerisinde olan ölümlü trafik kazalarında hayatını kaybeden bireylerin aileleri perişan oluyor.. Zira ateş her zaman düştüğü yeri yakıyor.. Kimileri hayatının geri kalanını mezarlıklarda geçiriyor, kimileri adalet arayışı için mahkeme koridorlarında ömür çürütüyor.. Tüm aile fertleri için ortak tek bir nokta var; tarifsiz acı!..
KIBRIS muhabiri trafik kazalarında hayatını kaybeden kişilerin aileleri ile konuştu, yürek burkan röportajlara imza attı.
İnsanoğlunun hatası nedeniyle hayattan koparılan kişilerin aileleri için artık hiçbir şey eskisi gibi değil!..
Okula gitmek için mutlu bir şekilde evinden çıkıp otobüse binmiş olan 17 yaşındaki Yeliz İlayda Öztürk, bir daha evine dönemedi.. İlayda’nın babası Salih Öztürk her gün kızının mezar başında!..
Ayni kazada hayatını kaybeden 16 yaşındaki Sude Demirkıran’ın annesi Yeliz Yıldızhan, “Bir kazada yalnızca bir kişi ölmüyor. Annesi, babası, nenesi herkes onunla birlikte ölüyor. Yaşıyoruz ama içimiz altüst.” diyerek duygularını ortaya koyuyor.
20 Şubat 2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden motosiklet sürücü Cuma Mağusalı’nın annesi Nazife Mağusalı da o kara günde bende gömüldüm.. Benim sadece toprağım eksik” diyerek yaşadığı acıyı kelimelere döktü
Girne-Güzelyurt ana yolunda 1 Eylül 2023 tarihinde hayatını kaybeden motosiklet sürücüsü Hikmet Korkmaz’ın acılı eşi Songül Korkmaz ve kızı Melisa Korkmaz ise ölümlü kazalara verilen cezaları eleştirerek, adalet arayışlarını sürdürdüklerini dile getirdi

Öztürk: 29 Kasım 2016’da kahrolduk

29 Kasın 2016 yılında ‘ölüm yolu’ olarak isimlendirilen Girne- Değirmenlik dağ yolunda bir okul otobüsü ve kamyonun çarpışması sonucunda 57 yaşındaki minibüs şoförü Denktaş Mutluel, lise öğrencileri 16 yaşındaki Sude Demirkıran ve 17 yaşındaki Yeliz İlayda Öztürk yaşamını yitirmişti.
İlayda’nın babası Salih Öztürk, kızının yokluğunu yıl, ay, gün diye belirtiyor. “Hiçbir sağlık sorunu olmayan bir insanın yola çıkıp evine gitmek isterken ertesi gün toprağa verilmesi çok acı bir şey.” diyen acılı baba, kızını toprağa verdiği günden beri her gün sabahtan akşama kadar kızının mezarının yanında oturuyor.

“Kızımın yanında huzurlu hissediyorum”

Kızının mezarının başında çok huzurlu hissettiğini dile getiren Öztürk, “Her gün kızımın yanındayım… Akşam karanlık olunca gider ve sabah gelirim. Kızımın yanında çok huzurluyum. Sağlığım elverdikçe her gün gidip geleceğim. Birine gösteriş yapmak değil benim burada amacım. Ben sadece kızımın yanında olmak istiyorum.” diye konuştu.
Sürücülere dikkatli olmaları ne kendi canlarını ne de başka insanların canlarını tehlikeye atmaması konusunda uyarıda bulunan Salih Öztürk, şunları söyledi:
“İstediği kadar denetim olsun bir şey değişmez. Direksiyon başına geçen insanlar önce dikkatli olmalı. Sürat yapmamalılar. Uykuluysan, alkollüysen, sürat yapacaksan trafiğe çıkmasınlar. Acele etmesinler. 5 dakika sonra git gideceğin yere ya da beş dakika önce çık evden. Ama insanlar 5 dakika geç çıkarak yarım saatlik yolu 20 dakikada gitmeye çalışıyor.”

“Dün bendeydi belki yarın senin başına gelecek”

Polisin 24 saat yollarda durarak denetim yapamayacağını o nedenle sürücülerin bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Öztürk, “ Bazı insanların para sıkıntısı yoktur. ‘Sürat yaparım öderim, yanlış yere park ederim öderim’ yine diyor. Hem kendisini hem de karşısındaki insanın canını tehlikeye atıyor. Yol bozuksa yavaş süreceksiniz. Bir sürücü hata yaptığında ve uyarıldığında ‘sana ne?’ diyor mesela. O nedenle bilinçli sürücüler trafikte olmalıdır. Bu konuda da devlete önemli görev düşmektedir. Çünkü bu bilinç oluşmadıkça canlar yanmaya devam edecek. Dün bendeydi belki yarın sana geçecek. Sorumsuz insanlar yüzünden herkesin ocağına ateş düşecek…” ifadelerini kullandı.

“Evlat olunca acı hiç bitmiyor”

Trafik kazalarında verilen cezanın yetersiz olduğunun altını çizen Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:

“Hukuki süreçte aileler acısından dolayı hiçbir şey yapamıyor ki. Bu gibi olaylarda menfaat elde etmeye çalışan insanlar da oluyor. Zaten süreçle ilgilenemiyorsunuz ve acınız büyük ve bu acıdan menfaat elde etmeye çalışıyorlar. Bizim hukuki sürecimizde elbette verilen ceza yeterli değildi. Hak ettiği cezayı kendilerine göre veriyorlar. 7 yıl veriyorlar mesele ama o 7 yılın içinde afları koyuyorlar. Mesele kızımın ölümüne neden olan kişiye 6 yıl 8 ay verdiler ama 5 yılda çıkardılar. Nasıl oldu bu iş? Acılı insanları ikna etmeye çalışıp sonra cezayı azaltıyorlar yasalarla ve çıkarıyorlar. Acımız bitmiyor hele evlat olunca hiç bitmez.”

Öztürk, kazaya neden olan tır şoförünün kendilerine verilen bilgide direksiyon başında uyuya kaldığı yönünde olduğunu belirterek “Büyük aracın üzerinde 10 tane fren var. Yokuş yukarı boş çıkan bir araç 60 km ile de 80 km ile de gitse frene bastığında maksimum 5 metrede durur.” dedi.

Yıldızhan: Biz yaşarken ölüyoruz

Aradan geçen 7 yılın ardından Sude’nin annesi Yeliz Yıldızhan, acının hiç dinmediğini vurguladı. Hala kızının mezarına gittiğinde tansiyonunun, şekerinin düştüğünü kaydeden Yıldızhan, “Haberi ilk duyduğum zamanı unutmuyorum. Hastaneye gittik ameliyatta olduğunu söylediler sonra ise gerçeği öğrendik. Bir kazada yalnızca bir kişi ölmüyor. Annesi, babası, nenesi herkes onunla birlikte ölüyor. Yaşıyoruz ama içimiz altüst.” dedi.

“İnsan evini mezarlığa kurmak istiyor”

İlk seneler kamyon ya da kamyon tekeri görünce panik atak yaşadığını dile getiren Yıldızhan, “Sabaha kadar da konuşsak içimdekini anlatamam. Allah kimseye yaşatmasın. İnsan evini mezarlığa kurmak istiyor. İlk zamanlar yaşadığım psikoloji şöyleydi; Yağmur yağdı üşüyor mu? Hava sıcak, sıcak alır mı? Yemek yemeyeyim o da yemiyor diye düşünüyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
Yıldızhan, kazanın meydana geldiği yoldan hiç geçmediğini belirterek, “ Dağ yolu benim Lefkoşa’ya 10 dakikalık gidiş yolum ama ben Girne’nin içinden gidiyorum. Evlatlarımızın gençliği gitti o yolda, yaşayacak çok şeyleri vardı. Bizimde onlarla gitti. Sabah kalkıyorsunuz çocuğunuzu otobüse bindiriyorsunuz ve 15 dakika sonra acı olayın haberini alıyorsunuz. Biz yaşarken ölüyoruz. Her gün hastasınız, hastanelerdesiniz… ” diye konuştu.

“Yol aynı…”

Kazanın yaşandığı yolda o dönem iyileştirme yapılacağını söylediklerini ancak yolda hiç bir şey yapılmamış olduğunu kaydeden Yıldızhan, hala okul servislerinin aynı yoldan geçtiğini söyledi.
Trafik kazalarında yaşanan artışa dikkati çeken Yıldızhan, “Ölümlü kaza haberi gördüğüm zaman gözümün önüne o an geliyor. Özellikle genç ölümlerde. Trafik kazaları çok arttı. Yollar berbat, levhalar eksik, sürücü hataları da bununla birleşip aynı noktada buluşuyor. Sonuç bir kişi değil onunla birlikte yakınları da ölüyor. Sürücülerde çok hata görüyorum. Sabır, saygı yok. Alkol, telefon, sürat bunlar kazalara en büyük etken.” dedi.

“3 cana 5 yıl”

Yaşanan büyük acının ardından berberinde gelen yargı sürecine de değinen Yıldızhan, cezaların yeterli olmadığının altını çizdi. Üç kişinin hayatını söndüren tır şoförünün 5 yıl hapis cezasının ardından tahliye edildiğine işaret eden Yıldızhan, “ Hukuki süreç berbat geçti. 3 cana 5 yıl. Kazaya sebep olan şahıs 26-27 yaşındaydı. Çalışma izni yoktu, yanılmıyorsam ehliyetine de el konulmuştu. 4 defa kamyonu devirmişti. Hala ise çalıştırıyorlardı. Çok konuşmayayım diye mahkeme sürecinde telefonlardan tehditler de aldım. Benim kızım gitmiş. Tehditlerden mi çekinecektim. Canımı almışlardı zaten benim.” şeklinde konuştu.

“Kaza yerine anıt yapılacağına dair söz verilmişti”

Kazanın olduğu yere dönemin siyasetçileri tarafından anılarına bir anıtın yapılacağının sözünü aldıklarını dile getiren Yıldızhan, şöyle devam etti:

“Oraya üçünün de anısına bir anıt yapılacağını söylemişlerdi. Hiçbir şey yapmadılar. Elbette anıt dikilse ne olacak geri gelmeyecekler ancak insanlar oradan geçtiğinde bakın burada böyle bir olmuştu diye düşünebilir. Siz de geldiniz o yolda. Kaç kamyon geçti sizi? Belki olayı hatırlatır da insanların biraz yavaşlamasına neden olur anıt. Bakın gencecik çocuklar burada hayatını kaybetti deyip daha dikkatli kullanırlar araçlarını. Bize verilen sözlerden biriydi. Yollar ise 15 gün içinde düzeltilecekti. 7 yıl geçti.”

CUMA MAGUSALI KAZASIMağusalı: Hiçbir suçu yokken oğlumu kaybettim

20 Şubat 2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden motosiklet sürücü Cuma Mağusalı’nın annesi Nazife Mağusalı’nın acısı hala ilk günkü gibi..Nazife Mağusalı’yla oğlunun doğum gününü kutlamak için bulunduğu Cuma’nın mezarı başında konuştuk..
27 yaşında hayatını kaybeden Cuma Mağusalı, bugün yaşasaydı ailesi ve sevdikleriyle birlikte 35. yaş günü pastasının mumlarını üfleyecekti. Her yıl oğlunun yaş gününde mezarına mumları koyan anne Mağusalı, kazadan önce güzel bir hayatları olduğunu anlattı. Cuma’nın 9 aylık yeni evlendiğini ve kendi çekirdek ailesini oluşturmayı istediğinden bahseden Mağusalı, “Apansız bir şekilde oğlumun suçu yokken bu olay başına geldi.” dedi.
Mağusalı, olunun kaza haberini nasıl aldığını ise şu sözlerle anlatıyor:

“O gün cumartesiydi. Oğlum eşinin dedesine gidecekti. Kaza da o yolun üzerinde oldu. Bir bayan ne önüne ne de arkasına bakmadan dikkatsiz şekilde çocuğumun önünü kesti. Benim oğlum 9 yıldır profesyonel bir sürücüydü. Motorlar da draglar da şampiyonlukları vardı. Küçük oğluma basit bir kaza oldu diye haber geldi. Hastaneye ameliyata alınacağını söylediler. Olayın boyutunu bilmiyorduk. Sadece kırık var diye söylediler. Hastane ise ana baba günü. O kadar çok insan var ki duyan gelmiş. İçimden niye bu kadar insan bir kırık için geldi dedim ama çocuğum da çok sevilen biriydi. O nedenle gelmişlerdir diye düşündüm. Herkes biliyormuş kötü haberi ama biz bilmiyorduk. Bana iğne yaptılar gerginim diye. Doktor ise orada daha gitmediniz mi diye sordu? Çocuğumdan haber bekliyorum, ameliyatta dedim. Doktor ise çıktı, başınız sağ olsun dedi. Konduramadım. Başka bir şey söylüyor herhalde dedim. Hastanenin ağzı, dili olsa…”

Eşine acı haberi kendisinin vermelerini istediğini ancak durumu kabullenemeden bunu söyleyemediğini kaydeden anne Mağusalı, olayın ardından hayatlarının çok değiştiğini belirtti.

“O gün ben de gömüldüm”

“Ne yaşadığım belli ne de öldüğüm belli” diyen Mağusalı, acısını şu sözlerle anlattı:

“Genç yaşta suçsuz yere ve beklenmedik şekilde evladımı kaybettim. Bir başkasının tedbirsizliği, duyarsızlığı yüzünden gencecik bir çocuğu toprağa verdik. Benim evim karardı, gencecik kız dul kaldı, oğlum 27 yaşında hayatının baharındaydı. İnsan herkesi gömebilir. Anneyi, babayı, kardeşi ama evlat başka bir şey. O gün ben de gömüldüm. Benim toprağım eksik. Olaydan sonra çok ağladım, ellerimle yerleri kazdım. Geriye ise bana dua etmek ve çiçek alıp koymak ile buraları temizlemek kaldı.”

“Mükemmel bir evlattı”

Her gün gece gündüz demeden oğlunun kabrine gittiğini belirten anne Mağusalı, oğlu Cuma’nın nasıl biri olduğundan şöyle bahsetti:
“Mükemmel bir evlattı. Kimsesizler yuvasından çocuk alır yedirir, giydirir ve tekrar götürürdü. Sokak hayvanları için dışarıya yemek ve su koyardı. İçki sevmezdi, sigara içmezdi. Kötü alışkanlıkları yoktu. Düzenli olarak kan bağışında bulunurdu. Tek zevki vardı araba, motor.”
Mağusalı, Cuma’nın motosikletini çok sevdiğine vurgu yaparak, “Yıl dönümünde diğer oğlum kazadan sonra Cuma’nın motorunu tamir ettirdi. Buraya getirdi. Sesini dinletti ve eve geri koydu. Ben abime olan görevimi tamamladım dedi.” ifadelerini kullandı.

“Torun beklerken çocuğum gitti”
Olayın ardından psikolojik olarak çok yıprandığına işaret eden Mağusalı, “Ben küçük oğlum için yaşamaya çalışıyorum ama oğlumu gömdüğüm gün inanın ben de gömüldüm. Toprağım eksik. Ben oğlumu korumaya çalışırken bir başkası gelip aldı onu benden. Torun beklerken, çocuğum gitti. Adalet mi bu? Canıma kıymayı çok istedim ama ailem çok büyük destek oldu. Öyle bir hakkım yok diye düşündüm. Arkada başka evladım da var. Zaten gidecek olsam niye kardeşimi bıraktın geldin diyecek ve beni istemeyecek. Elbette eşimi de düşünmeliyim” dedi.

“Motosiklet sesi duyunca sanki birileri kemiklerimi eziyor”

Mağusalı, trafik kazalarında hayatını kaybeden çok fazla gencin olduğuna dikkati çekerek, ölümlü kaza haberlerini duyunca hala çok etkilendiğini belirtti. Motosiklet sesinin kendisini kötü hissettirdiğini kaydeden Mağusalı, “Sanki biri kemiklerimi eziyor. Kaza denildiği zaman ise elim ayağım titriyor. Bu şekilde çok eve ateş düşüyor.” diye konuştu.

“Cezalar çok hafif”

Cezaların caydırıcı olmadığının altını çizen Mağusalı, Dava sürecine işaret ederek şunları söyledi:
“Dava kazadan yaklaşık bir yıl sonra başladı. Olaya sebep olan kadın bir buçuk yıl ceza aldı. Sizce bu cezalar trafik kazalarında ne kadar caydırıcı olacak? Cezalar çok hafif. Bir gencin hayatına sebep olacaksınız. Kadın bir de ‘Hayat bana teğet geçti’ diye paylaşım yaptı!. Kimse isteyerek kaza yapmaz bunda hem fikirim, empati de yapardım. Kadının yerinde olsam birinin evladına bunu yapsam nasıl yaşardım diye düşünürdüm. Kadın ilk davada yanımdan geçerken yüzüme güldü. Kadın suçlu bulununca fenalaşmaya başladı.”
Dava sürecinin yaklaşık 2 yıl sürdüğünü kaydeden Nazife Mağusalı, trafik kazalarında yakını kaybeden ailelerle de görüşerek birbirlerine destek olduklarını belirtti.

“Kazadaki kişi bir tanıdığınız ya da kendiniz de olabilirsiniz”

Araç sürücülerine seslenen Mağusalı, “Direksiyon başına oturan herkes dikkatli olmalılar. Bazen trafikte elinde telefon olan birileri gördüğüm zaman kornaya basar ve ikaz etmeye çalışırım. Yayalara, motorlulara ve bisikletlilere saygı göstermeleri lazım. Birbirlerine saygı göstermeleri lazım. Geceleri bir de alkollü şekilde araç kullananlar var. Alkollü direksiyon başına geçmesinler, telefonlarına bakmasınlar, hızlı kullanmasınlar arabayı. Yollarımız güzel değil ama önce iş sürücüdedir. Kendisini düşünmese bile karşısındakini düşünecek. O haberlerde okuduğumuz isimler bir gün tanıdığınız ya da kendiniz de olabilirisiniz.”

KORKMAZ KAZA FOTOGRAFLARI 1

“Ne yediğim yemek ne de içtiğim su sudur”

Mağusalı, ateşin düştüğü yeri yaktığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ne yediğim yemek yemek ne de içtiğim su sudur. Azap duyuyorum. Ben içiyorum çocuğum içmez diye düşünürsünüz. Yazın da buzlu su koyarım, kışın örterim üstünü. Eskiden yemek koyardım onu kestim. Eskiden karıncalarla kavga ederdim. Acı zaman geçtikçe dinmiyor ama yaşamayı öğreniyorsunuz. Eskiden biri mezarlığa gidiyorum deyince sinirlenirdim. Cuma’ya gidiyorum diyeceksiniz derdim.”

Korkmaz: Arkamda dağ gibi eşim vardı
Girne-Güzelyurt ana yolunda 1 Eylül 2023 tarihinde hayatını kaybeden motosiklet sürücüsü Hikmet Korkmaz, hem bir baba hem de bir eşti. Hayatını elinden alan trafik kazasında Hikmet Korkmaz’ın ardından 3 çocuğu babasını, eşi ise yol arkadaşını kaybetmiş oldu.
Hikmet Korkmaz’ın acılı eşi Songül Korkmaz, kazanın öncesinde mutlu mesut bir aileleri olduğunu ancak kazanın yaşandığı günden sonra hayatlarında keskin bir değişim olduğunu belirtti. “Allah kimseye böyle bir şey yaşatmasın” diyen Songül Korkmaz, olayın üzerinden 6 ay geçtiğini ve birçok şeyle mücadele etmek zorunda olduğunu belirtti. 46 yaşında olan Korkmaz, eşini kaybettikten sonra yaşadığı hisleri şöyle anlattı:

“46 yaşındayım. Hep güçlü olduğumu sanırdım ama eşimi kaybettikten sonra güçlü olmadığımı fark ettim. Çünkü arkamda hep dağ gibi bir eşim vardı. 25 yıllık evliliğimiz vardı. Yaşadıklarımız hem maddi hem de manevi açıdan çok zor. Ağlamak istiyorsunuz ağlayamıyorsunuz. Güçlü durmaya çalışıyorum ama bazen Songül sen de insansın, kendini biraz bırak diyorum ama yapamıyorum. Bu düğümü atamıyorum.”

“Yolda terliği, kan, motosiklet parçaları…”
Eşinin hayatını kaybettiği yolu her gün kullandığını kaydeden Korkmaz, “Eşimin o yolda kanının izi kalmamış olsa bile ben her seferinde eşimin kanının üzerine basarak geçiyorum gibi hissediyorum. İzi çünkü yüreğimde.” dedi.
Kaza gününü gözyaşları içinde anlatan Korkmaz, eşinin kendisine son sözünün ‘biraz dolanıp, ekmek alıp geleceğim’ olduğunu söyledi. Aradan 10 dakika geçtikten sonra eşinin kaza yaptığına dair telefon aldığını dile getiren Korkmaz, şöyle devam etti:
“Habere ilk başta inanamadım. Çünkü yeni çıkmıştı evden. Bir yandan da ambulans sesini duyuyordum. Konduramadım. Arabaya bindim o sıra eşimi arayıp ulaşmaya çalışıyordum. O yolun ucunda eşimi bulacağımı 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Arabadan indiğimde koşarken ayağıma terliği çarptı. Biraz daha ilerleyince kan, soluma baktığımda motor paramparça…”

“Küçük kızım o yoldan geçemiyor”

Kazanın meydana geldiği sırada tesadüfen yoldan geçen İngiliz karı koca olan doktorun olay yerinde ilk müdahaleyi yaptığını kaydeden Korkmaz, “Keşke o insanları da bulup teşekkür edebilseydim.” diye konuştu.
Korkmaz, 6 aydır küçük kızının olayın meydana geldiği yoldan geçemediğini belirterek, eve ara yollardan gelmeye çalıştığını dile getirdi. Hayallerinin yarım kaldığını dile getiren Korkmaz, “Şimdi ne yapacağım?” diye sordu.

“Eskiden Kıbrıs deyince trafikte saygı akla gelirdi”

Korkmaz, ölüm trafik kazalarının trafikte saygı, bilinç kazanılmadıkça son olmayacağına vurgu yaptı. Her sürücünün dikkatli olması gerektiğinin altını çizen Korkmaz, “Özenli ve dikkatli olmalıyız. Sebep olmayalım. Biraz anlayışlı ve hoşgörülü olmalıyız trafikte. Artık yeter çünkü giden canların haddi hesabı yok.” diye konuştu.
Bu sistem böyle gittiği sürece ölüm kazaların son olmayacağını belirten Korkmaz, “Bu ateş kim bilir kimin evine düşecek, kimler annesiz, babasız, evlatsız kalacak. Artık toplu taşıma devreye sokularak araç sayısı düşürülmelidir. Her gün çocuklarımı nasıl trafik teröründen koruyabilirim diye düşünüyorum. Artık bir şeylerin yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Herkesin yolda birer katil adayı olduğuna vurgu yapan Korkmaz, “Girne’den Karşıyaka’ya gidiyorum ve günde belki 50 kişi önüme atılıyor. Ben kurallar neyse dikkat etmeye çalışıyorum. O kazanın olduğu yerde kilometre hızı 65 karşı tarafın avukatı ise 60 km hız ile olayın gerçekleştiğini söylüyor. Mümkünatı yok. Eşimin belden yukarı sağlam tek bir organı kalmamış. Yaşama şansı olmamış. Sizce bu raporda 60 km ile mi çarpılmış?” dedi.

“2014 yılında ise babamı trafik kazasında kaybetmiştim”

Korkmaz, eşinin ehliyeti olmadığı için kusurlu görüldüğünü kaydederek şunları söyledi:
“Benim eşimin bir gözü görmüyor, kulağı duymuyor ve ehliyeti yoktu. Ancak karşı tarafın ehliyeti var, iki kulağı duyuyor, iki gözü görüyor, sapasağlam kadın ve eşime çarpıyor.” diye konuştu.
Kazaya neden olan şahısla yolda karşılaştığını kaydeden Korkmaz, “Gayet mutlu mesut görünüyordu. Olaya karışan arabayı satarak başka araba almıştı. Arabayı değiştirmekle bize yaşattığı bu acıyı unutuyorsa, bu sözlerimi okursa yeniden hatırlasın. “ dedi.
Yargı sürecinin henüz tahkikat aşamasında olduğunu belirten Korkmaz, 2014 yılında babasını da trafik kazasında kaybettiğini ve mahkeme sürecinin 2 yıl sürmesinin ardından kazaya sebebiyet veren kişinin 9 ay hapis cezası alarak çıktığını söyledi.

Melisa Korkmaz: Adalet arayışımız sürüyor

Babasını kaybeden Melisa Korkmaz ise eski kararlara baktığında ölümlü trafik kazalarında 5 yılın üzerinde bir ceza görmediğini belirtti. Bir insanın silahla öldürmesiyle, sürat yaparak öldürmesi arasında yargıda bir farkın olmaması gerektiğine vurgu yapan Melisa Korkmaz, “Hız tercih meselesidir. Sonuçta belli bir kural vardır. Eğer siz hız sınırını aşarsanız bu benim için bir kasıttır. O yolda benim babam dışında başka biri de olabilirdi.” dedi.
“Ölüm bir kaza duyduğunda hala on yerimden vuruluyorum” diyen Melisa Korkmaz, ailesinin bir yandan acı yaşarken diğer yandan ise adalet arayışlarını sürdürdüğüne işaret etti.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu