KKTCSon Dakika Haberleri

“Doğa insan eliyle yapılanı söker atar!”

Ülkede 2 gün boyunca devam eden yağışlar hayatı felç ederken uzmanlar, dere yataklarına yapılan inşaatların etkilerine dikkat çekti.

Su yatağını bulur… KTMMOB Başkanı Tunç Adanır, “Doğayla rekabet edemeyeceğimizi öğrenmemiz lazım.” diyerek dere yatağına inşaat yapılmasının sakıncalarına değindi. Adanır, suyun yatağını uzun yıllar sonra olsa bile bulacağını ifade etti.

Şartnameler hazırlanmalı… IMO Genel Sekreteri Abdullah Ekinci, ülkede tıpkı deprem yönetmeliği gibi yağmur suyu hatları, yağmur suyu tasarımı, yağmur suyunun bertarafı gibi düzenlemelerin ele alındığı bir şartnamenin olması gerektiğinin altını çizdi.

Elif ŞEN ÇATAL

Sibirya soğuklarının hissedildiği ülkede şiddetli sağanak yağış ve fırtına birçok bölgede hayatı felç etti. Önceki gün ve dün etkili olan yağışlar nedeniyle yollar trafiğe kapatıldı, birçok konut ve iş yeri maddi hasar gördü. Özellikle dere yataklarına inşa edilen evlerin, yoğun yağışın etkisiyle zarar görmesi, alt yapı konusu ve dere yataklarına inşaat yapılmasının ne denli doğru olduğu sorusunu da akıllara getirdi.

KIBRIS’a değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, küresel iklim değişikliği nedeniyle yaşanan yoğun yağışların ülkemizde de etkili olduğunu belirterek bundan sonrası için olası afetlere yönelik yasal adımların ivedilikle atılması gerektiği görüşünü paylaştı.

KTMMOB Genel Başkanı Adanır ve IMO Genel Sekreteri Ekinci, küresel iklim değişikliğine vurgu yaparak, yaşanan yağışların bu denli yoğun olmasının sebebinin iklim değişikliğine bağlı olduğunu dile getirdi.

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Başkanı Tunç Adanır, geçmiş yıllarda yasaların dere yatakları ya da sınırlarına inşaat yapılması yönünde cevaz verdiğini anlatarak, “Dere yataklarının yüzyıllar içerisinde oluşturduğu coğrafik yapının sonradan insan eliyle kısıtlanması doğal olarak ortaya bu sonuçları çıkarıyor.” dedi.

İnşaat Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Abdullah Ekinci, olumsuz hava koşullarından dolayı yaşananların 3 nedeni olduğunu belirtti. Ekinci, bunları, ekstrem yağış, betonlaşmayla birlikte alınması gereken tedbirlerin alınmaması; geçirimli yüzeylerin yapılmamış olması, buna bağlı olarak suyun yer altına değil de akışa geçmesine neden olunması ve tasarım ile şartname eksikliği olarak sıraladı.

Adanır: Geçmiş yıllara göre daha iyi durumdayız

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Başkanı Tunç Adanır, geçmiş yıllarda yaşananlara kıyasla merkezi yönetim ve yerel yönetimlerde daha iyiye evrilen bir toparlanma süreci gözlemlendiğini ancak önceden alınan olumsuz kararlar ve izinlerin geri dönüşünü yaşadığımızı söyledi. Küresel iklim değişikliğinin etkilerinin de yağışlara etkisini dile getiren Adanır, özellikle son dönemlerde meydana gelen kısa süreli ancak yoğun yağışların debileri yükselttiğini, bunun da dere yataklarının taşmasına neden olduğunu ifade etti.

Öte yandan geçmiş dönemlerde verilen izinler neticesinde dere yataklarına evlerin inşa edilmesiyle ülkede istenmeyen görüntülere tanık olduğumuzu ifade eden Adanır, “Dere yataklarının yüzyıllar içerisinde oluşturduğu coğrafik yapının sonradan insan eliyle kısıtlanması doğal olarak ortaya bu sonuçları çıkarıyor.” şeklinde konuştu.

Dere yataklarının yüzyıllar boyunca akış yönlerine göre coğrafik değerler oluşturduğuna dikkat çeken Adanır, insan eliyle yapılan müdahalenin suyun akış yönündeki akış hızı, akış genişliği ve debi yüksekliğinin etkilendiğini söyledi.

Adanır, dere yataklarına yapılan her türlü işlemin sınırlı şekilde kontrol edilebileceğini, belirli bir yerden sonra doğanın insan eliyle yapılan her türlü yapı ve inşaya ya olumsuz etkiler göstereceğini ya da söküp götürebileceğini vurguladı.

“Doğayla rekabet edemeyiz”

“Doğayla rekabet edemeyeceğimizi öğrenmemiz lazım.” diyen Adanır, neden dere yataklarına inşaat yapıldığına dair de bilgiler paylaştı. Ülkedeki arazilerin sınırlarının doğal coğrafik yapıların sınırlarıyla birleştiğini anlatan Adanır, “Bu tip coğrafi yapılarda arazi sınırı, parsel bazında dere yatağının olduğu sınırın en dip noktasında oluyor. Bundan dolayı insanlar alanlarını maksimum kullanmak adına doğal yapıyı göz önünde bulundurmadan, inşaat yaparken arazilerini maksimum düzeyde kullanmak için geçmiş yıllar da adımlar attı.” şeklinde konuştu.

Evler geçmiş yıllarda yapıldı

Sonraki yıllarda bu durumu değiştirmek için mevzuatların yapıldığını dere yataklarından kaçış mesafelerinin konulduğunu belirten Adanır, şu an yaşanan sıkıntılı evlerin geçmiş yıllarda yapıldığını ifade etti.

İnsan evladının bencilliklerini bir kenara bırakarak toplumsal faydayı düşünmesi gerektiğine vurgu yapan Adanır, geçmiş yıllarda da dere yataklarına ya da civarına bina yapılmasının ne kadar doğru olduğunun sorgulanması gerektiğini kaydetti.

Üniversitelerin ilgili birimlerinde de dere yatağına inşaat yapılmasının sakıncalarının anlatıldığını dile getiren Adanır, suyun yatağını uzun yıllar sonra olsa bile bulacağını ifade etti.

Çevre yollarına da dikkat edilmesi lazım

Öte yandan kuzey sahil cephesinde yapılan dağla deniz arasında yapılan çevre yollarının, dağdan denize akan su kanallarını ve akarları direkt kestiğini belirten Adanır, yolların altında su kanalları olduğunu söyledi. Adanır, yollar yapılırken mutlaka su havzalarının doğru şekilde hesaplanarak genişliklerinin ayarlanması gerektiğine vurgu yaparak dikkat edilmemesi durumunda yeni doğal felaketlerin de yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Ekinci: Hasar gören binaların hepsi izinli ve ruhsatlı

İnşaat Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Abdullah Ekinci, yağışlar nedeniyle hasar gören konutların çoğunun izinli ve ruhsatlı binalar olduğunu ifade ederek, yaşananların önüne geçebilmek için bir planlamaya ve bir daha aynı sorunların tekrar etmemesi için de gerekli bilimsel çalışmaların yapılmasına ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

Ekstrem yağışlar yaşandı

Konuyu ele alırken küresel iklim değişikliğinin de dikkate alınması gerektiğini ifade eden Ekinci, meydana gelen yağışların ani ve yoğun olduğuna dikkat çekti. Ülkede yapılan inşaatlarda teknik hesaplamaların 50, 100, 500 yılda gelebilecek yağışlara göre yapıldığını anlatan Ekinci, bunun da ekonomik nedenlerden kaynaklandığını ifade etti. Meydana gelen yoğun yağışların ekstrem yağışlar olduğunu söyleyen Ekinci, özellikle son dönemlerde meydana gelen bu denli yoğun yağışların iklim değişikliği nedeniyle oluştuğunu dile getirdi.

“En büyük eksiklik şartname”

Son iki gündür yaşanan felaketlerin iklim değişikliği nedeniyle oluştuğunun altını çizen Ekinci, sel felaketi yaşanan bölgelerin, ekstrem yağışlara hazır olmadığını dile getirdi. Bundan sonra yapılacak projelerde olası yağışların da hesaba katılarak tasarımlar içine dahil olması gerektiğini ifade eden Ekinci, en büyük eksikliğin tasarım için olması gereken şartname eksikliği olduğunu belirtti.

“Devlet ivedi olarak el atmalı”

Ülkede, Yağmur Suyu Unsurları Şartname’sinin olmadığını yineleyen Ekinci, İnşaat Mühendisleri Odası olarak konuya dair çalışmalar yürüttüklerini anlattı. Ülkede tıpkı deprem yönetmeliği gibi yağmur suyu hatları, yağmur suyu tasarımı, yağmur suyunun bertarafı gibi düzenlemelerin ele alındığı bir şartnamenin olması gerektiğinin altını çizen Ekinci, bunun devlet tarafından ivedi olarak hayata geçirmesi gerektiğini ifade etti.

“Konu bütünlüklü olarak ele alınmalı”

Tüm bunlara ek olarak betonlaşmayla birlikte gelen geçirim konusunun da büyük önem arz ettiğini dile getiren Ekinci, “Sellerin oluşmaması için yüzeyin geçirimli olması gerekiyor. Yanı sıra sel kapanları yapılabilir. Olayı bütünlüklü olarak değerlendirmek lazım. Sürdürülebilir havza yönetimi denilen bir konsept var. Bunun için çeşitli bilgisayar modelleri kullanılıyor. Hatta son zamanlarda yapay zeka da kullanılmaya başladı. Gelecek olan yağışa göre bu modelleri çalıştırıp, önceden tedbirler alınması, uyarılar verilmesi için çalışmalar yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

“Yağışlara hazır değiliz”

Son zamanlarda meydana gelen yağışların beklenilen bir yağış olmadığına dikkat çeken Ekinci, yağışlara hazırlıklı olmadığımızı da kaydetti. Bundan sonrası için gerekli adımların atılmasının önemine vurgu yapan Ekinci, hem yapıların hem de hazırlıkların yapılması gerektiğini ifade etti. İmar planlarının tam da bu nedenlerle gündeme geldiğini söyleyen Ekinci, imar planlarının tüm bu konuların da düşünülerek hazırlanılması gerektiğini kaydetti. Dere yataklarına yapılan binalarla ilgili de konunun bütünlüklü olarak ele alınması gerektiğini kaydeden Ekinci, “İşin çevre boyutu da var, imar koşulu da var. Ama unutulmaması gereken bir şey var; o dere yatağına yaptığınız herhangi bir yapı, derenin ilerisinde herhangi bir sele sebebiyet verebilir. Bütünlüklü çözümün içerisinde değerlendirmek gerekir. Bu yapı herhangi bir sele sebebiyet verecek mi diye kontrol etmemiz gerekir. Bizim mesleki olarak bunu yapabilmemiz mümkündür.” dedi.

“Konu devlet politikası haline gelmeli”

Dere yataklarına ya da çevresine inşaat teknolojisi olarak bina yapılmasının mümkün olduğunu ancak devlet politikası olarak konunun ele alınıp önüne geçilmesi gerektiğini belirten Ekinci, burada konunun tüm detaylarının ele alınıp, değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. Yapılan bütünlüklü çalışmalarda eğer yapılacak olan inşaatın sele sebebiyet verebileceği konusunda bir raporun ortaya çıkması durumunda alanın imara açılmadan çalışmalarla önüne geçilebileceğini dile getiren Ekinci, konunun bir devlet politikası haline gelmesi gerektiğini savundu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu