EkonomiSon Dakika Haberleri

Ekonomist Özgür Yeleğen paylaştı; 3 maddelik tedbir paketi

Ekonomist Özgür Yeleğen, ülkedeki pahalılığın önüne geçilebilmesi için yapılması gerekenleri anlattı

“Yaşanan vahşi kapitalizm”… Ekonomist Yeleğen, içinde bulunduğumuz ekonomik tablonun serbest piyasa ekonomisiyle bağdaşmadığını ifade ederek, yapılanın fırsatçılık, yaşananın ise vahşi kapitalizm olduğunu söyledi ve buna karşı tedbirler alınabileceğine dikkat çekti.

Kamuda tasarruf… Yeleğen, ülke olarak alınması gereken tedbirleri üç maddede sıraladı. Bunlardan en önemlisinin ilk sıraya yerleşen ithalat vergileri olduğunu söyleyen Yeleğen, ikinci sırada denetim, üçüncü sırada ise kamu tasarruf önlemleri olduğunu kaydetti.

Elif ŞEN ÇATAL

Küresel olarak etkisini gösteren enflasyonist baskı, ülkemizde peş peşe gelen zamlar ve TL’nin değer kaybının da etkisiyle yoğun olarak hissedilmeye devam ediyor. 2024 yılının ilk asgari ücretinin belirlenmesinin ardından et, süt ve diğer gıda ürünlerine yapılan zamlar karşısında “Nasıl geçineceğiz” sorusu vatandaşın ana gündemini oluşturuyor.

KIBRIS’a değerlendirmelerde bulunan Ekonomist Özgür Yeleğen, içinde bulunduğumuz ekonomik tablonun serbest piyasa ekonomisiyle bağdaşmadığını ifade ederek, yapılanın fırsatçılık, yaşananın ise vahşi kapitalizm olduğunu söyledi. Yeleğen, hükümetin Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nı bir devlet politikası olarak devreye sokması gerektiğini savundu.

Özgür Yeleğen, Türkiye’nin belirlediği para politikalarının doğru bir adım olduğunu ancak bir anda ekonominin düzlüğe çıkmasının mümkün olamayacağını dile getirerek, hükümet kanadının da üzerine düşen görevleri olduğunu ifade etti.

“Gümrük vergileri düzenlenmeli”

Bunların ithalat vergileri, denetim ve kamu tasarruf önlemleri olduğunu söyleyen Yeleğen, hükümetin bir an önce adım atmaması durumunda Türkiye’nin uyguladığı doğru para politikalarına rağmen ülkede ekonomik bir düzlüğe çıkmanın mümkün olmayacağını ifade etti.

KKTC’nin ithalatçı bir ülke olduğuna dikkat çeken Yeleğen, enflasyonun önlenebilmesi için atılması gereken adımlardan bir tanesinin de gümrük vergilerinde düzenleme yapılması olduğunu belirtti. Ülkede özellikle gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle gelinen sürecin endişe verici bir noktaya geldiğini dile getiren Ekonomist Yeleğen, Güney Kıbrıs’tan ülkemize gelip marketlerden alış veriş yapılmasının tersine dönebileceği konusunda da uyarıda bulundu.

“Yaşanan vahşi kapitalizmdir”

Market raflarındaki ürünlerin her gün artarak tüketiciye sunulmasının asıl sebebinin fırsatçılık oluğunu ifade eden Yeleğen, “Yaşanan süreci Serbest Piyasa Ekonomisi olarak yorumluyoruz ama an itibarıyla KKTC’de yaşanan durumun adı vahşi kapitalizmdir.” şeklinde konuştu.

“Zamların teknik ve temel dayanağı yok”

Bir günde, bir ürüne yüzde elli oranında artış yapılmasını hiçbir teknik ya da temel dayanakla açıklamanın mümkün olmadığını kaydeden Yeleğen, burada kontrol ve denetim eksikliğinin ortaya çıktığını ifade etti. Denetim mekanizmasının ivedi şekilde devreye girmesi gerektiğinin altını çizen Yeleğen, hükümetin eğer gerekiyorsa denetim yapacak istihdamı da sağlaması gerektiğini söyledi.

“İki devletli anlaşmalar yapılmalı”

Özellikle marketlerin ithal ürünlere uygulanan vergiler nedeniyle yüksek fiyat uygulamasına gittiği yönünde beyanları olduğunu ifade eden Yeleğen, sebze, meyve ve gıda ürünleriyle ilgili adım atılması gerektiğini dile getirdi. Yeleğen, iki devletli anlaşmalarla ithal ürünlerin ülkeye gelişinin daha uygun hale getirilebileceğini ifade etti. Yapılan anlaşmalarla ülkeye getirilecek sebze ve meyve gibi gıda ürünlerinin doğrudan ithal edilmesinin sağlanabileceğini kaydeden Yeleğen, devletin de bazı konuları sübvanse ederek tüketiciye daha uyguna ürün sağlanabileceğini ifade etti.

“İthal etin önü açılmalı”

Özellikle son yapılan zamların ardından cep yakan et fiyatlarıyla ilgili de alınması gereken önlemler olduğunu belirten Yeleğen, ülkeye ithal et getirilmesinin bunlardan biri olduğunu söyledi. Ülkeye ithal getirirken hayvancılara da bir takım kolaylıklar sağlanması gerektiğini ifade eden Yeleğen, “Hayvancıların da üretim noktasında yaşadığı sorunlar var. Hayvancının kullandığı yemin fiyatıyla ilgili ciddi sıkıntıları var. Hayvancı, yemi ithal getiriyor. Bu da onların satış fiyatlarına yansıyor. Bu konuda bir takım tedbirlerin alınması gerekir. Neler yapılabileceğine dair Türkiye bize yol gösterecektir. Yurtdışı anlaşmalar da sağlanabilir.” şeklinde konuştu.

“Tanınmamış olmak engel değil”

Tanınmamış olmanın ticari girişimlere engel olmadığını vurgulayan Yeleğen, iş insanlarının, kurum ve kuruluşların ya da derneklerin bağlantılar kurarak doğrudan ithal ürünün ülkeye getirilebileceğini savundu. Yeleğen, konuya örnek olarak Azerbaycan’ın domates üretimini göstererek, yapılacak bir anlaşmayla ülkeye çok daha uygun fiyata gıda ürünlerinin gelebileceğini dile getirdi.

“Güney’den gelenler de vazgeçebilir!”

Ülkede özellikle gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle gelinen sürecin endişe verici bir noktaya evrildiğini dile getiren Yeleğen, Güney Kıbrıs’tan ülkemize gelip marketlerden alış veriş yapılmasının tersine dönebileceği konusunda da uyarıda bulundu. Özellikle et fiyatlarında Güney Kıbrıs’la aramızda oluşan fiyat farkına dikkat çeken Yeleğen, Güney Kıbrıs’ta daha sağlıklı işleyen bir denetim mekanizması olduğunu, serbest piyasa ekonomisinin daha doğru şekilde çalıştığını ve bundan dolayı da Güney Kıbrıs’taki satış rakamlarının çok daha kontrollü olduğunu anlattı.

“Acı reçete uygulanamaz”

Hiper enflasyon sürecinde olduğumuzu ifade eden Yeleğen, böyle bir süreçte kendi para politikamız olmadığı için acı reçete uygulamasının da mümkün olmadığını dile getirdi. Yaşanan enflasyonist baskı nedeniyle acı reçeteye gerek kalmadan vatandaşın kendi kendine bir takım önlemleri alacağını dile getiren Yeleğen, “Göreceksiniz, bir süre sonra vatandaş, ayda birkaç kere dışarıda yemeğe çıkıyorsa çıkmamaya başlayacak; mevduat faiziyle geçiniyorsanız elde ettiğiniz rakam ayın ortasına gelmeden bitecek. Bu bir doğal süreç olacak.” dedi. Pandemi sonrası küresel olarak ekonomik krizle boğuşulduğuna vurgu yapan Yeleğen, ülke olarak alınması gereken tedbirleri üç maddede sıraladı. Bunlardan en önemlisinin ilk sıraya yerleşen ithalat vergileri olduğunu söyleyen Yeleğen, ikinci sırada denetim, üçüncü sırada ise kamu tasarruf önlemleri olduğunu kaydetti.

“Kamu tasarrufu önemli”

Kamu tasarrufunun da son derece önemli olduğunu ifade eden Yeleğen, Türkiye’nin kamu tasarrufunsa önemli adımlar attığını anlattı. Türkiye gibi büyük bir ülkenin bile kamu tasarrufuna verdiği öneme dikkat çeken Yeleğen, KKTC yönetimin de bu yönde alması gereken önlemleri bir an önce hayata geçirmesi gerektiğini söyledi.

“Enflasyon yükselmeye devam edecek”

Önümüzdeki mayıs-haziran ayına işaret eden Yeleğen, bu tarihlerde enflasyonun daha da yükseleceği öngörüsünde bulundu. Yeleğen, haziran ayından sonra enflasyonun kademeli olarak düşüşe geçilebileceğini ifade etti. Tüm bunların mevcut koşullarda yapılan bir değerlendirme olduğunu vurgulayan Yeleğen, küresel gelişmelerin de sürece etki edeceğini kaydetti.

“Vadeli İşlem Opsiyon Politikası devreye girmeli”

Bu denli zor zamanlar yaşanırken Türkiye ile imzalanan Mali İşbirliği Protokollerinin büyük önem arz ettiğini ifade eden Ekonomist Yeleğen, finansal mühendislik ürünlerini kullanmadığımızı bunun da olumsuz yönlerinin olduğunu dile getirdi. “Kur artışından şikayet ediyoruz ama finansal mühendislik ürünlerini kullanmıyoruz. Örneğin okulların tamiriyle ilgili ihaleye çıkılıyor ve müteahhit dolar bazlı olarak fiyat talep ediyor. Şimdi bu bizim bütçemize bir ek yüktür. Bunun önlenmesi gayet mümkündür.” diyen Yeleğen, Vadeli İşlem ve Opsiyon piyasasını örnek göstererek dövize endeksli olarak iş yapmak isteyen firmalara karşı Vadeli İşlem Opsiyon Politikası’nın bir devlet politikası olarak uygulanması gerektiğini savundu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu