Genel

Halaçoğlu: Lefkoşa mimari dokusuyla, önemli kentlerden biri

Kıbrıs Vakıflar İdaresi’nin Konuğu ve Sanat Tarihi Uzmanı, Doç. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu çalışmalarını KIBRIS’a anlattı.

Oğuz KARAKARTAL

Doç. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu, Ege ve Akdeniz adalarında Osmanlı-Türk mimarisi üzerine çalışan ve sayısı Türkiye’de çok az bulunan en önemli akademisyenlerden biri.

Kıbrıs Vakıflar İdaresi tarafından KKTC’ye davet edilen Halaçoğlu, Kıbrıs adası için de projeleri olduğunu söyledi.

Halaçoğlu, Kıbrıs’ın birçok medeniyeti barındırmış ve geçmiş dönemlerden günümüze çok sayıda kültürel mimari mirasa ev sahipliği yaptığını dile getirerek, “özellikle başkent Lefkoşa, tarihsel süreç boyunca gerek konumu gerekse içinde barındırdığı farklı devirlerin etkilerini taşıyan mimari dokusuyla, önemli kentlerden birisi olmuştur” dedi.

Yunan yönetiminde bulunan Ege ve Akdeniz adalarındaki Türk-İslam mimari eserleri üzerine uzmanlaşmış, bu konuda çalışmaları bulunan Doç. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu KKTC’ye yaptığı ziyarette KIBRIS’ın sorularını da yanıtladı.

Yapılan çalışmada çok sayıda yapı ortaya çıktı

Soru: Rodos, Midilli, Sakız ve diğer adalardaki Osmanlı mimari mirası üzerine çalışmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?

HALAÇOĞLU: Yunanistan’daki Osmanlı Eserleri ile ilgili gerek yabancı gerekse yerli araştırmacıların eserleri, oldukça eksikti. Tarafımdan gerçekleştirilen “Yunanistan’daki Osmanlı Mimarî Eserleri’nin Envanteri Projesi” çerçevesinde, T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından 2006 yılında görevlendirildim. Ve bu yıldan itibaren ilk defa olarak ayrıntılı bir envanter çalışmasını gerçekleştirmeye çalışmaktayım.
Yunanistan’da yaptığım arazi çalışmasında daha önce arşiv kaynaklarına ve çeşitli açık kaynaklara dayalı olmak üzere tespit edilen Osmanlı mimarî eserleri, aranarak, bulunmuş ve daha çok sayıda eserin envanteri çıkartılmıştır. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’nde ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde yer alan Atik Defter kayıtlarından da ilk defa yararlanılarak, çok sayıda yapının ortaya çıkması sağlanmıştır.

Soru: 300 ila 500 sene arası Osmanlı-Türk yönetiminde kalan Ege ve Akdeniz adalarındaki Türk-İslam yapıları nelerdir hangi ağırlıkta mimari yapıtlarla karşılaşıyoruz?

HALAÇOĞLU: Adaların fethi farklı yıllarda olduklarından Beylikler dönemi, Klasik dönem ve batılılaşma (modernleşme) olarak adlandırdığımız 3 dönemden ve her yapı tipinden eserler halen adalarda bulunmakta. Ekseriyetle hamam ve çeşmeler çoğunlukla ayakta. Ama, son dönemde inşa edilen kamu yapılarından hükümet konakları, liman ve iskele binaları, hastane, rüştiye gibi binalarda esas kimlikleri gizlenerek halen kullanılmakta. Camiler ise çoğunlukla müze, resim galerisi ya da kiliseye çevrilmiş durumda.

Soru: Ege ve Akdeniz adaları Türk yönetiminden çıkalı 120 seneyi geçti. Bu adaların -örneğin (Rodos ve İstanköy) gibi- inatla göç etmeyen direnen Türk nüfusu da var. Yunan devlet idaresinin Osmanlı-Türk İslam mimari yapıtlarına yaklaşımı bugün nasıldır?

HALAÇOĞLU: Yunanistan’da ayakta kalabilen Osmanlı mimari eserleri, geçmişle bugün arasında tarihsel bağlantı halkası ve halkaların yerlerinden edilmesinin üzüntü verici bir tanıklığını oluşturmaktadır. Yunanistan Kültür Bakanlığı’na kayıtlı Osmanlı ya da Türk eseri 0’dır (sıfır)… Bu eserler Post Bizans (Bizans Sonrası Dönem) olarak kayıtlı. Konunun daha da iyi anlaşılması açısından şu bilgileri de size aktarayım:
Yunanistan ICOMOS’u ülkedeki Osmanlı mimarî eserlerinin tespiti ile ilgili (kataloglama yapmıştır. Bu çalışmayla ilgili olarak ICOMOS üyesi Sayın Nikos Agriantonis 2005 yılında İstanbul’da düzenlenen bir toplantıda şu bilgileri vermektedir: Kataloglama işlemlerinde kolaylık sağladığı için, 1830 tarihini esas aldık. Yunanistan’da 2300’e yakın tarihi eserin envanterini çıkarttık. Bunlardan bir kısmı kamuya ait yapılar, bir kısmı da ticaret ve sosyal amaçlı binalar. Yani, imaretler, medreseler, camiler, köprüler, minareler, evler, askerî savunma yerleri (kaleler, limanlar, hisarlar) ve su sistemleri. Bunlar Osmanlı dönemine ait olarak kaydedildi. Bu envantere aynı dönemde inşa edilen kiliseleri, manastırları, kısacası, Hıristiyanlıkla ilgili yapıları dahil etmiyoruz Bu nedenle; Yunanistan’daki Osmanlı kültür mirasının yaptığım envanter çalışması neticesinde; eserlerin nasıl korunacağı ve nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda, gerekli kültür politikalarının hukukî ve idarî düzenlemelerin ve uygulamaların yeniden karşılıklı protokoller çerçevesinde ele alınması zarurîdir.

“Sivil polisler tarafından takip edildim”

Soru: Akademik çalışmalarınız bağlamında Yunanistan ve adalarda bulundunuz. Adalardaki Türk İslam mimari ürünlerini incelemeniz Yunan yönetiminde alerjik karşılandı mı, sorunlarla karşılaştınız mı?

HALAÇOĞLU: Evet, ilk olarak 2008’de benim adımla Yunanistan Parlamentosu’nda bir soru önergesi verildi. Ülkemizde Osmanlı ya da Türk eseri yok ki, neyi araştırıyor? İçeriğindeydi. Çalışmam sırasında da yardımlarını gördüğüm çok değerli müze, enstitü müdürlerinin yanı sıra, devamlı kaldığım yerden çıkış yapmamla birlikte sivil polisler tarafından tüm gün takip edildim. Gene ülkeye giriş ve çıkışlarda da uzun saatler beklediğim de çok oldu.

Soru: Türkiye’nin bugün Ege ve Akdeniz adalarıyla, buradaki Türk İslam maddi, manevi varlığıyla eskiden görülmedik biçimde ilgilenmesinin sebepleri sizce nelerdir?

HALAÇOĞLU: Uzun yılların verdiği ihmal ve ana karasının yanında hatta uzantısı olan bu adalardaki kültür varlıklarının mimari açıdan nitelikleri, kimliklerinin bulundukları yerle özdeşleşmesi (bu yapılardan bağımsız bir ada tarihi yazılmasının mümkün olmaması) ve çokça fazla sayıda olması..

“Türkiye ve Kuzey Kıbrıs bir bütün”

Soru: Kıbrıs’a gelelim, bugün Akdeniz’de ve özelde doğu Akdeniz’de Türk-İslam varlığının nüfus ve mimari mirasıyla, bağımsız biçimde yaşayıp nefes aldığı tek yer KKTC. Siz, 1571’den bugüne Türk-İslam varlığının kesintisiz biçimde sürdüğü Kıbrıs’a konferans için geldiniz bu konudaki duygularınızı alabilir miyiz?

HALAÇOĞLU: Kıbrıs’ta bugün bu adalarla gözle görülmeyen manevi bağlarla bağlı. Ayrılması, halen de mümkün değil. Olmayacak ta..Türkiye’yle de kültürel ve tarihi açıdan da zaten Kuzey Kıbrıs adeta bir bütün..Ben bugün 20 yılı akın süredir çalıştığım bu mekânsal alanın bir başka sahasındaki başka bir vatan toprağına geldim..

Soru: Yanılmıyorsam Kıbrıs’ta İslam mimari varlığı üzerine bizde ilk önemli çalışma Oktay Aslanapa ile başladı. Kıbrıs’taki Türk-İslam mimari varlığı ve bu konuda yapılmış çalışmaları takip edebildiniz mi?

HALAÇOĞLU: Merhum Prof. Dr. Oktay Aslanapa ilk, Türkiye’de de olduğu üzre.Arkeolog Tuncer Baykara’nın “Kıbrıs’ta Osmanlı Türk Eserleri”, adlı kitabı çok önemli bir çalışmadır. Bir diğer önemli isim, Zihni Turkan’dır. Ve elbette son yıllarda yapılan bilimsel tezlerde çok kıymetli..

Soru: Kıbrıs Vakıflar İdaresinin konuğu olarak Lefkoşa AKM’de konferans verdiniz. Adalarda ve Kıbrıs adasında Türk-İslam sanat tarihi, restorasyon ve araştırma konuları olarak aklınızda hangi konular var?

HALAÇOĞLU: Malumunuz binlerce yıllık coğrafyasında Kıbrıs, birçok medeniyeti barındırmış ve geçmiş dönemlerden günümüze çok sayıda kültürel mimari mirasa ev sahipliği yapmıştır. Özellikle başkent Lefkoşa, tarihsel süreç boyunca gerek konumu gerekse içinde barındırdığı farklı devirlerin etkilerini taşıyan mimari dokusuyla, önemli kentlerden birisi olmuştur.
Tarih boyunca, Doğu Akdeniz’in en önemli ticaret yollarının Kıbrıs adasından geçmesi, Yakındoğu ülkelerini kontrol edebilecek stratejik bir konumda olması, adanın sahiplenilmek istenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca, jeopolitik konumundan dolayı Kıbrıs, tarih boyunca, Anadolu için önemli bir yer olmakla birlikte, Anadolu, Suriye, Mısır arasında askerî ve ticarî bir üs olarak kullanılmıştır. Ada, Bizans, Luzinyan, Venedik, Osmanlı ve İngilizler tarafından idare edilirken, farklı mimari üsluplar da meydana gelmiştir. Ve tüm bu mimari üsluplar ve diğer adalardaki üslupları analiz eden bir proje var aklımda..“Kamusal Mekân; Osmanlı’dan Günümüze Lefkoşa Hükümet Konaklarının Mimarisi ve İnşa Süreçleri” ile “Kıbrıs Sultan II.Mahmud Kütüphanesi ve Yunanistan Rodos Hafız Ahmed Ağa Kütüphanesi’nin Mekân-İnsan İlişkisi Açısından İrdelenmesi” adlı iki bilimsel yayınım da bulunmakta..

Soru: Kıbrıs Türk şairi Özker Yaşın, Rodos ve On iki Ada’nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye yerine Yunanistan’a bırakılmasının onların gözünü Kıbrıs’a dikmesine yol açtığını söyler. KKTC’nin, Kıbrıs Türk varlığının ve kültürel mirasının korunması konusunda ilgililere neler önerirsiniz?

HALAÇOĞLU: Tam bir envanter kaydının olması, çok iyi tanıtılması gerektiği.. Tüm Kıbrıs Türklerinin de bu kültürel varlıklara sahip çıkması büyük önem taşımaktadır…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu