Genel

Koza işini Amsterdam’a taşıyan Ağagil: Cesaretimle hayallerimi gerçeğe dönüştürdüm

Koza işini Amsterdam’a taşıyan Münüse Ağagil:

“Girişim yapmak isteyenler vazgeçmesinler. Eğer bir şeyi gerçekten istiyorsanız bunun için savaşmalısınız ve başaracağınıza inanmalısınız. Fırsatları kovalamaktan vazgeçmemelisiniz. Bazen önünüze bir fırsat çıkmaz ama siz uğraştıkça, vazgeçmeyip savaştıkça ve kapıların bir gün önünüzde açılacağına inanırsanız başarabilirsiniz. Yılmayın çalışın.”

“Herkesin çok farklı özellikleri var. Kimimiz bu özelliklerimizi keşfederiz, kimimiz edemeyiz. İnsanoğlu mucizevi bir yaratıktır. Ben sıra dışı olduğumu düşünürüm. Çocukluğumdan itibaren farklı bir çocuktum. Sıradan olmamak ve sıra dışı tasarımlar yapmak benim hep hayalim ve gerçekleştirmek için hedefim oldu. Bu nedenle moda tasarımcısı oldum.”

Pınar SAVUN-Amsterdam

Münüse Ağagil ile lalelerin her yanı kapladığı Amsterdam’da kanalların arasında bir kafede konuşmak üzere buluştuğumuzda doğum gününü yeni kutlamıştı. 1991 doğumlu Münüse Ağagil, geçtiğimiz hafta röportajını okuduğunuz koza işleri yapan Münüse Özmulla’nın torunu. O da anneannesi gibi koza işleri yapıyor. Ama anneannesi gibi tablo işleri değil kozadan değişik kolyeler tasarlayıp hazırlıyor. Bunları hem yurt dışında hem de ülkemizde pazarlıyor. İngiltere’de çocukluk günlerinden hayali olan moda tasarımı okuyan Münüse Ağagil, Amsterdam’da hem Zara’da satış danışmanı olarak çalışıyor hem de evde kozadan kolyeler yapıp pazarlıyor. Çok mutlu ve neşeli bir kişiliğe sahip olan Münüse’ye Amsterdam’a yolunun nasıl düştüğünü sorduğumda, “Amsterdam’a beni aşk getirdi.” dedi. Amsterdam’da yaşadığı eve, buranın sokaklarına kendini ait hissettiğini ve huzur bulduğunu söyleyen Münüse Ağagil, Kıbrıs’ta bir şeyler başarabilmek, moda alanında çalışmak için yeterince savaştığını ve sonra pes edip kaçtığını söyledi. Sık sık kahkahalarla kesilen sohbetimiz sırasında anneannesi Münüse Hanım’a olan hayranlığını devamlı bir şekilde dile getiren Münüse Ağagil, anneannesi gibi kozadan tablo yapmak yerine kolye yapmayı tercih etmesini anlatırken, “Anneannem çok mükemmeliyetçi, zor beğenen bir insan, belki de bundan dolayı onun çok başarılı olduğu bir alanda bir şeyler yapmak yerine kolye tasarlayıp yapmayı seçtim.” dedi. Gelin bu keyifli sohbeti birlikte okuyalım.

WhatsApp Image 2024 03 25 at 8.16.03 AM 1

Pınar Savun: Koza işi ile ne zaman ilgilenmeye başladın, anneannenden gördüğün gibi tablo tasarımları yaptın mı?

Münüse Ağagil: Hayır, tablo tasarımları yapmadım. Büyük Han’da annemle birlikte çalışmaya başladığım güne kadar ben koza işi ile pek ilgilenmemiştim. Yabancıların kozaya ilgisini orada fark ettim. Üniversitede materyallerin ham hallerinin kullanılmasının ve minimal tasarımların önemini bize kavratmışlardı. Dükkana gelen yabancı turistlerin de tercihlerinin bu yönde olduğunu fark edince kozayı takı tasarımında kullanmaya başladım.

Pınar Savun: Moda ve tasarım okumanın nedenini girişimciliğe olan genetik baskınlıktan dolayı mı yoksa bilinçli bir seçim olarak mı değerlendirirsin?

Münüse Ağagil: Bilinçsiz bir seçimdi, genetikten dolayı bir seçimdi. Küçük yaşlardan itibaren tasarım yapmaya meraklıydım. Barbi bebeklere kıyafet tasarladım. Koza işine merağım yoktu. Hem çekirdek hem de büyük ailemizde herkes bir şeyler üretiyordu. Anneannem her türlü materyal kullanarak çok geniş alanda değişik tasarımlar yapan birisiydi. Bu benim görsel hafızamı çok güçlendirdi. Anneanneme gittiğim zaman oradaki kumaşlar, pullar, kurdeleler çok ilgimi çekerdi, anneanneme ait kıyafetleri giyip dans ederdim. Küçükken büyüyünce dansöz olacağımı söylermişim. Annem aslında ilgimin moda ve tasarıma dönük olduğunu bu nedenle o günlerde kıyafetlere, aksesuarlara olan düşkünlüğümün nedeninin de içimde yatan tasarım ruhunu olduğunu, bunu da dansöz olacağım şeklinde tanımladığımı sonradan anladı. İçimde sanat ruhu hep vardı. Küçük yaşlarımda bunu yazdığım kompozisyonlarda da ifade ediyordum. Kompozisyonlarda İngiltere ya da Amerika’da ileride ünlü bir tasarımcı olacağımı yazıyordum. Benim moda ve tasarımcılık dışında başka bir meslek hayalim hiç olmadı.

WhatsApp Image 2024 03 25 at 8.16.01 AM 2

Pınar Savun: Ailede moda tasarımı ile ilgilenen başka birileri var mıydı?

Münüse Ağagil: Büyük halam Nuriye Gürtunç çok yetenekli ve başarılı bir terziydi. Bugünkü koşullarda bu yeteneğini daha da geliştirme olanağı bulsaydı eminim dünyaca ünlü bir tasarımcı olurdu. Onun da benim üzerimdeki emeklerini yadsıyamam.

Pınar Savun: Münüse Özmulla’nın torunu olmak nasıl bir duygu?

Münüse Ağagil: Ooo, çok güzel bir soru. Anneannem 7 çocuk yetiştirmiş, dominant, çok yetenekli, zeki ve çok başarılı bir kadın. Onun torunu olmak çok özel ve ayrıcalıklı hissettiriyor. Anneannem ne çocukları ne de torunları arasında hiçbir zaman ayrıcalık yapmayan, herkesin ihtiyacını gözeten, köyüne ve kültürüne sahip çıkarken kendisini ailesine ve işine adayan, insan, doğa ve hayvan sevgisi çok güçlü, tanıdığı zaman herkesin hayran kalacağı bir kadın. O gerçekten muhteşem bir kadın ve Kıbrıs için önemli bir değerdir. Vizyonlu bir insandır. Kurduğu derneği ile çok büyük işler başarmış, yaptığı işler dünyanın birçok yerine ulaşmıştır. Bugün oldu hala üretiyor. Onun başardıklarının çok kolay şeyler olmadığının farkındayım. Onun bakış açısı ve vizyonu bana çok şey kattı ve katmaya devam ediyor.

WhatsApp Image 2024 03 25 at 8.16.03 AM

Pınar Savun: Kendinde anneannenin misyonunu ileriye taşımak gibi bir sorumluluk görüyor musun?

Münüse Ağagil: Anneannemde bir adanmışlık var. Sabahın erken saatlerinden itibaren işe başlayan ve sürekli üreten birisi o. Onun torunu olmak gurur vericidir. Onun sanatını taşımak anlamında misyonunu devam ettirmek diye bakarsak bu benim için ağır bir yüktür. Ama bu koşullarda galiba bu bana biraz yüklenmiş bir yük oldu. Ben takıları tasarlayıp yapmaya ve dükkana gitmeye başladıktan sonra dükkanı, sanatı o kültürü sahiplenme konusunda sorumluluk yüklendim. Bunun iyi yanları çok var. Ondan öğrendiğim çok şeyler var. Ondan öğrendiğim pratik çözümleri çok kullanıyorum. Anneannem ile aramızda bir görev bölümü de var. Onun yaptıklarını ben yapmıyorum, benim yaptıklarımı ise o yapmıyor. Yaptıklarımızla birbirimizi tamamlıyoruz. Anneannem bir de çok mükemmeliyetçidir ve standartları çok yüksektir. Belki de bu yüzden ben de risk almamak adına onun yaptığı işlerden uzak durdum ve onun yapmadığı işleri yapmaya yöneldim. Ben kendi yaptıklarımda görünen o ki başarılıyım çünkü anneannem yaptıklarımı çok beğeniyor. Anneannem kozayı hep doğal rengi ile kullanırdı ben renklendirerek de kullanmaya başladım. Anneannem onları da çok beğendi. Aslında yaptıklarımızla birbirimize ilham olmaya başladık. Bu da çok güzel bir şey. Ben onu yetişmeye, yaptığı muhteşem işlere yetişmek için uğraş veriyorum. O geleneksel kültürü yaşatıyor ben de onu modernize ediyor, günümüze uyarlıyorum. Değişen taleplere göre yaptığımız işin standardını korurken, onun üzerine bir şeyler katarak geliştiriyoruz. Bu da bizleri mutlu ediyor. Hem gelenekseli koruyor hem de geliştiriyoruz. Modernize ederken de yapılamayan, kopyalanması zor olan, sıra dışı işler yapmaya çalışıyoruz.

Pınar Savun: Tasarımlarında nelere dikkat edersin?

Münüse Ağagil: Bir önceki tasarımdan daha iyi ne yapabilirim diye işe koyulurum. Her yaptığım yeni tasarımda kendimle yarışırım. Daha iyisini yapmaya çalışırım.

WhatsApp Image 2024 03 25 at 8.16.02 AM 1

Pınar Savun: Neden Hollanda?

Münüse Ağagil: Hollanda’ya aşk için geldim. Lisede birlikte olduğum, ilk aşkım olan erkek arkadaşım 6-7 yıldır Hollanda’da yaşardı. Biz sekiz yıl hiç iletişim içinde olmadık. O benim evlendiğimi düşünürmüş, ben de onun yurt dışında olduğunu bilirdim ama ne yaptığı konusunda fikrim yoktu. Ondan sonra geçtiğimiz yıl bir gün aniden instagram üzerinden haberleşmeye başladık ve ilişkimize bir şans vermeye karar verdik. Nasıl yapacağız diye konuştuk. Ciddi bir ilişkiye dönüşecekse bir araya gelmeye karar verdik. O Amsterdam’a taşındı ben de yanına geldim. Buraya dediğim gibi tamamen aşk için geldim. Ağustosta geldim. Burada iş buldum, Zara’da satış danışmanı olarak çalışıyorum öte yandan evde kozadan kolyeler tasarlayıp yapmaya devam ediyorum. Bu arada kendi markam için resmi başvuruda bulundum. Markamı aldıktan sonra ürettiğim kolyelerin pazarlarda da satışını yapacağım.

Pınar Savun: Tasarladığın kolyeleri online olarak da satıyor musun?

Münüse Ağagil: Evet satıyorum. Ama posta ücretleri çok yüksek olduğundan sıkıntılar da yaşadım. Şimdi bu alanı daha etkin kullanmak için bazı düzenlemeler yapıyorum.

WhatsApp Image 2024 03 25 at 8.16.01 AM 1

Pınar Savun: Ürettiğin ürünleri Kıbrıs’a da gönderiyor musun?

Münüse Ağagil: Gönderiyorum. Aile dükkanına buradan destek veriyorum. Büyük Han’daki dükkanımızı annem işletiyor. Annem aslında bizim yaptığımız işin belkemiğidir. Annem olmasaydı ne anneannem ne de ben bu dükkan işini devam ettirebilirdik. O muhasebe olsun, satış olsun bu işi çok iyi yapıyor. Annem bizi kenetleyen köprüdür. Kendisi sanatçı değildir ama ipek böceklerini yetiştiren kişi de odur. Ben Hollanda’ya giderken burada takı üreteceğim konusunda aileme söz verdim. Takılar dükkanımız için çok önemlidir. Özellikle Almanya’dan, Avrupa’dan gelen müşterilerimiz yaptığım takıları tercih ediyor.

Pınar Savun: En çok ne yapmayı seversin?

Münüse Ağagil: Gelin taçlarını tasarlamak bana çok fazla keyif veriyor. Gelin taçlarına ipek gibi bir ürünle de katkı koyabilmek çok güzel. İpek böceğinin hikayesini de anımsayınca bu çok daha anlamlı oluyor. Taçları tasarlarken daha özgür bırakıldığım, daha özgür olabildiğim için daha çok mutlu oluyorum. Gelin taçlarında her tasarımı birbirinden farklı yapmaya çalışırım.

Pınar Savun: Çok özel bir gelin tacı tasarımı yaptın mı?

Münüse Ağagil: Ziynet Sali’nin düğününde kullandığı ikinci tacı ben yaptım. Yasemin motifleri ile full olacak şekilde bir taç tasarlamamı istedi. Ona çok özel bir taç tasarladım.

WhatsApp Image 2024 03 25 at 8.16.01 AM 3

Pınar Savun: Sıra dışı bir şeyler üretmek nasıl bir duygu?

Münüse Ağagil: Muhteşem bir duygu. Herkesin çok farklı özellikleri var. Kimimiz bu özelliklerimizi keşfederiz, kimimiz edemeyiz. İnsanoğlu mucizevi bir yaratıktır. Ben sıra dışı olduğumu düşünürüm. Çocukluğumdan itibaren farklı bir çocuktum. Sıradan olmamak ve sıra dışı tasarımlar yapmak benim hep hayalim ve gerçekleştirmek için hedefim oldu. Bu nedenle moda tasarımcısı oldum. Ben çok duygusal bir insanım. Duygularımı sanatla dışarı vuruyorum.

Pınar Savun: Yaptığın meslekle ilgili olarak en önemli karakteristik özelliğin nedir?

Münüse Ağagil: Özgün ve özgür olmak.

WhatsApp Image 2024 03 25 at 8.16.01 AM

Pınar Savun: Bugüne kadar ne için çaba sarf ettin?

Münüse Ağagil: Hayallerim ve kalbimin sesini gerçekleştirmek için çaba sarf ettim.

Pınar Savun: Kendini nerede evinde gibi hissedersin?

Münüse Ağagil: İlk defa Amsterdam’da, şu anda yaşadığımız evde kendimi öyle hissettim. Yaşadığım eve, yürüdüğüm sokaklara gerçekten kendimi ait hissediyorum. Evimiz doğa ile iç içe bir yerdedir. Burada çok huzurluyum.

Pınar Savun: Kendinde sevdiğin, gurur duyduğun bir özelliği söyler misin?

Münüse Ağagil: Sıcakkanlıyım, sevgi doluyum, neşeli ve espriliyim. Bir de çılgınım.

Pınar Savun: Kıbrıs’a dair en çok neyi özlüyorsun?

Münüse Ağagil: Biz sevgi dolu ve birbirine bağlı büyük bir aileyiz. Onları çok özlüyorum. Arkadaşlarımı çok özlüyorum. Anneannemin ve annemin yemeklerini de özlüyorum.

WhatsApp Image 2024 03 25 at 8.16.02 AM

Pınar Savun: Senin için mükemmel bir gün nasıl olur?

Münüse Ağagil: Mükemmel bir gün güzel bir uykunun sonrasında güzel bir kahve ile başlar. Daha sonra çok sevdiğim köpeğimi gezdiririm. Köpeğimin o koşulsuz sevgi hissini aldıktan sonra o gün benim için mükemmel başlar.

Pınar Savun: Yeni girişimcilere nasıl bir mesajın olacak?

Münüse Ağagil: Vazgeçmesinler. Eğer bir şeyi gerçekten istiyorlarsa bunun için savaşsınlar ve başaracaklarına inansınlar. Fırsatları kovalasınlar. Bazen önünüze bir fırsat çıkmaz ama siz uğraştıkça, vazgeçmedikçe kapıların açılacağına inanırsanız başarabilirsiniz.

WhatsApp Image 2024 03 25 at 8.16.02 AM 2

Pınar Savun: Tasarımlarını yaparken hangi figürleri kullanırsın?

Münüse Ağagil: Tasarımlarımı yaparken ben genelde çiçek figürlerini kullanırım. Şimdi burada farklı motif ve çiçekler de denemeye başladım. Amsterdam’da farklı çiçekler, laleler olması bana ilham veriyor. Yeni koleksiyonlarda bunları kullanacağım. İnsanlar yaptığım ürünlere instagramdan munuse.silkcoccon sayfamdan ya da sosyal medya veya web sitemizden ulaşabilirler. Büyük Han’da Koza isimli dükkanımızda da ürünlerimizi bulabilirler.

Münüse Ağagil: Anneannemin kozadan tabloları bana ilham oldu

Çocukluğumdan beri hayalim moda tasarım bölümünde okumaktı. İngiltere’de 2009-2014’ yıllarında Creative of Arts’ta okuyarak bu hayalimi gerçekleştirdim.

Mezuniyet için hazırladığım koleksiyon London Fashion Week’te prestijli bir defilede sergilenmek üzere seçildi. Bu defile sonrasında kendi hazırladığım kıyafet koleksiyonla tasarım konusunda belli başlı yarışmalarda başarılarım oldu.

Benim alanım normalde kadın giyimi tasarlamaktır. 2015 yılında yurt dışından Kıbrıs’a döndüm ama içimde bir gün yeniden yurt dışına gitme isteği hep vardı.

Bir süre kendi markamı yaratır mıyım diye düşündüm. Yaptığım birçok denemeden sonra Kıbrıs’taki koşulların hayallerimi gerçekleştirmek için uygun olmadığını anladım. Bu arada üniversiteden mezun olurken anneannemin kozalardan yaptığım tablolardan hocalarıma götürmüştüm. Hepsi de bunlara hayran kalmış, bu tabloların nasıl bu kadar güzel hazırlandığını sormuşlardı. Hatta kozaların her türlü tasarımda kullanılabileceğini söylemişlerdi. Bu da bana ilham oldu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu