Lapta işini artık dünya tanıyor
Genç GİKAD’ın organizasyonu, Kuratör Özlem Özbekoğlu ve Tasarımcı Fahriye Behçet’in emekleriyle yapılan “Geçmişten Geleceğe Su” defilesi, 100 yıllık geçmişi olan Lapta işini Avrupa, Türkiye ve Azerbaycan’dan 25 farklı derneğin 500 kadın üyesine tanıttı
100 yıllık bir kültürel miras… 1920’lerden bu yana ülkemizde var olan Lapta işi isimli el sanatı bugüne kadar hak ettiği ilgiyi görmese de, Genç GİKAD’ın girişimleri ile artık çok daha fazla tanınır ve bilinir oldu. Kuratör Özlem Özbekoğlu ve Tasarımcı Fahriye Behçet Lapta işini günlük hayata sokabilmek için blazer ceketler üzerinde kullanmaya karar verdi ve serüven başladı.
El yapımı blazer ve Lapta işi… Tamamen elde işlenen ceketler ve Lapta işlerinin ceketler üzerine monte edilmesiyle ortaya çıkan ürünler, ‘Geçmişten Geleceğe Su’ isimli defilede Genç GİKAD’lılar tarafından taşındı. El emeği ceketler Avrupa, Türkiye ve Azerbaycan’dan 25 farklı derneğin 500 kadın üyesine tanıtıldı.
Emine Gül ÖZER
“Geçmişten geleceğe su” projesiyle, Lapta işini günümüze modernize ederek defileye taşıyan Kuratör Özlem Özbekoğlu ve Tasarımcı Fahriye Behçet’in defilesi büyük ilgi topladı.
1920’li yıllarda ortaya çıkan Lapta işi 100 yıldır ülkemizde işlenirken, kendine has tarzıyla görenleri büyülüyor.
Girişimci Kadınlar Kalkınma Kooperatifi’nin (GİKAD) en yaşlı üyesi Sıdıka Ruso ve arkadaşlarının emeğiyle Lapta işi değerine değer katarken, Behçet ve Özbekoğlu’nun projesiyle artık tüm dünya bu el emeğini tanıyor.
Özbekoğlu, defilede Genç GİKAD’ın 10 üyesinin tasarımları taşımasının önemine değinerek, bu kültürel mirası gençlere de aşılamayı hedeflediklerini kaydetti. Defileye 25 dernekten katılan 500 kadına bu kültürel mirası tanıtmış olmanın haklı gururunu yaşadıklarını söyleyen Behçet, yapılan tasarımlar ile bu kültürel mirasın artık modern tarzda kullanılabileceğine dikkat çekti.
Kuratör Özlem Özbekoğlu ve Tasarımcı Fahriye Behçet, KIBRIS muhabirine konuşarak, hem Lapta işini anlattı, hem de projenin hikayesini paylaştı.
Özbekoğlu: Lapta işi kültürel mirasımızdır
“Geçmişten Geleceğe Su” projesinin kuratörü Özlem Özbekoğlu, Lapta işinin tarihçesine değinerek konuşmasına başladı:
“Lapta işinde ilk akla gelen Lapta bölgesidir. Bölgesel bir işle başlamıştır. Aslında hesap işi denilen ve hesapla yapılan, merserize bir ip ile işlenen 100 yıldır da ülkemizde işlenen bir iştir. 1920’li yıllarda ortaya çıktı. Hem okulda okuyan kız öğrencilere, hem de ev hanımlarına bir nakış bir meslek öğretmek maksadıyla, Fikri öğretmen denilen bir öğretmenin okullarda bu işi öğretmesiyle başlandı. Sonrasında Lapta halkına bu el işi öğretildi ve günümüze kadarda işlenmeye devam edildi.”
80 yaşını aşmış Sıdıka Ruso ve ailesinin bu işi yapan en eski insanlar olduğuna vurgu yapan Özbekoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Şuan da aslında ada genelinde işlenen bir iş. Lefkara işi kadar bilinen bir iş değil, bunun sebebi de Lefkara işi daha kolay işleniyor, Rum köyüdür ve bu kültürel mirasa tabi tutularak tescillendi. Böylece adı daha çok duyuldu. Lapta işi ona nazaran daha az duyuluyor. Ama bizim Girişimci Kadınlar Kalkınma Kooperatifi sayesinde ve bizim de biraz farkındalığı yükseltmemiz, tesciline başvurmamızla kadınlarımız artık bundan para kazanıyor. Şu anda artık daha çok işleniyor ada genelinde. Bir çok köyümüzde hatta şehrimizde işlenmeye başlandı ve hesap işi olarak biliniyor. Daha çok hayvan ve çiçek motifleri kullanılıyor. Ana renkler dışında ara renkler eklemeye başladık. Çok güzel motifleri olan çok güzel bir kültürel mirasımızdır Lapta işi.”
“Çok zahmetli, kıymetliydi ama giyilecek gibi değildi”
Projenin doğuş aşaması hakkında bilgi veren Özbekoğlu, Sıdıka Ruso’nun kendisine sürekli satışa götürmesi için Lapta işi ürünler yaptığını anlattı. Özbekoğlu, “Satışa götürmek için bir gün yine getirdi ürünleri bize, oraya gittiğimizde fotoğraf çekimi de yapılacaktı. O bluzları gördüğümde, Lapta işi ve kültürel mirasımız olduğu için satın alınıyordu ama bir defa alınıp kenara koyuluyordu. Giyilecek gibi değildi. Benim de var sadece 1 defa giydim. Bunlar çok kıymetli, işlenmesi çok zahmetli dolayısıyla satışı da bir bluza işleniyorsa daha pahalı. Alımı daha zor ama kullanılmıyor aslında.” şeklinde konuştu.
Proje fikrinin o anda ortaya çıktığına vurgu yapan Özlem Özbekoğlu, “O gün orada ben bütün bluzları görünce, nasıl değerlendirebilirim diye düşünürken hepsini aldım. Ofisim Fahriye’nin mağazasının karşısında olduğu için onu aradım ve oraya geldim. “Böyle bir sosyal sorumluluk projesi düşünüyorum, senin de fikrini alayım, biz bu projede bu yola beraber çıkar mıyız?” diye sordum, hiç düşünmeden “evet” dedi ve bu şekilde yola çıktık.” ifadelerini kullandı.
Behçet: Projeyi getirdiğinde çok gurur ve onur duydum
Özlem Özbekoğlu’nun böyle bir projeyle kapısını çalmasından gurur ve onur duyduğunu söyleyen Tasarımcı Fahriye Behçet de, “bu bizim geleneksel, kültürel mirasımız. Burada hedef bir tasarımcı olarak bu mirası alıp günümüze yerleştirebilme imkanına sahip olma.. Bu benim için çok büyük bir gurur. Birlikte konuşurken, nasıl bir şey yaparız, nasıl bir yere koyabiliriz ki? Diye düşündük hep.” şeklinde konuştu.
Günümüzde herkesin taşıyabilir, kullanabileceği ürünleri mercek altına aldıklarını kaydeden Behçet, sözlerine şöyle devam etti:
“Blazer ceketleri kullanmaya karar verdik. Biliyorsunuz iş dünyası bunu kullanıyor, jeanlerin üzerinde daha spor halde kullanabiliyoruz.. Gençlerimiz artık botlar, taytlar üzerine bile blazer kullanabiliyor. Dedik ki, biz en iyisi blazer ceketleri kullanalım, bu işleri tasarım olarak üzerlerine kullanabilelim ama öyle bir çizgi yakalayalım ki herkes bunu günlük olarak ya da şık bir yere giderken bile özellikle taşımak istesin.. Bu burada konuşulsun, ceketiniz çok şık denilsin, Lapta işinden bahsedilsin ve yayılsın istedik. Dolayısıyla ceketlere bu şekilde yerleştirme kararı aldık. Defilenin aşamalarını da planlarken yine bunu göz önünde bulundurduk.”
“Lapta işindeki siyah kontüre ‘su’ denmesiyle projenin adı ortaya çıktı”
Defilenin ismini Özlem Özbekoğlu’nun Lapta işindeki isimlerden yola çıkarak koyduğunu vurgulayan Behçet, “Bizde buna uyacak şekilde, hesap işinin geçmişten geleceğe nasıl revize edilebileceğini, günümüze uyarlanabileceğini göstermek istedik. En tarihi en geleneksel halinden başlayarak, ceketlerdeki tasarımda geleneksel, nakışlarda geleneksel olacak şekilde başlayıp kadınlarımızla beraber daha canlı, daha modern renkler, eski desenleri alıp daha büyük motiflere yerleştirerek günümüzdeki bu en modern popartlara veya asimetrik tasarımlara yerleştirdik.” dedi.
Lapta işinin en önemli özelliğinden birinin siyah bir kontüre sahip olması olduğuna dikkat çeken Behçet, “Biz bu desene su adı veriyoruz. En dış kontür su olarak adlandırılıyor. Biz defiledeki su ismini oradan çıkarttık. Geçmişten geleceğe suyu nasıl taşıdığımızı anlattık. Suyun hep siyah olmasından dolayı ceketlerimizi siyah yapmaya karar verdik ki, hem kontürle eş olsun hem de ceketlerdeki renkleri ön plana alalım.” diye konuştu.
“Ceketler de motifler de elde dikildi”
Tasarım aşamasından, yapım aşamasına defile gününe kadar büyük emek ve çaba sarf ettiklerini kaydeden Behçet, ceketlerin Lapta işiyle buluşma hikayesini aşama aşama anlattı:
“İlk aşamadaki ceketleri tamamen klasik blazer formatında bıraktık, ikinci aşamada işleri biraz daha asimetrik şekilde yerleştirerek bir tık daha modernize yakaladık.. Üçüncü daha orta modern kategorimizde renkleri daha canlı, neon kullandık. Dördüncü kategoride artık ceketlerin kesimleriyle asimetrik olarak oynamaya başladık. Hepsi elde işlendi, ceketler elde dikildi. İlk önce bunları kooperatif kadınlarımız işledi, sonra onların işlediği bezlerden biz bunları zarar vermeden çıkartıp, doğru şekilde forma sokup, sonra ceket tasarımların üzerine iğneleyip elde günlerce diktik. Çok büyük bir emek süreci geçti orada yaklaşık bir ay.. Son aşamada artık hepimizin gece yaşantısında dışarı çıkarken, tüylü, canlı, gold, bakır renkler taşıyan ceketler tasarlayıp hepsini üzerine elde yerleştirdik.”
Özbekoğlu: Defilede Genç GİKAD yürüdü
GİKAD ve kooperatifte belli bir yaşın üzerindeki insanların olduğuna dikkat çeken Özlem Özbekoğlu, bunu bir bayrak yarışına çevirdiklerini kaydederek, “ bir Genç GİKAD oluşturalım ve bu Genç GİKAD bu bayrağı devralsın istedik.. Pırıl pırıl çok sayıda gencimiz var ve defileyi yapacağımızda Fahriye’ye dönüp “Acaba profesyonel birini mi kullanalım? Yoksa bir ay daha vaktimiz var kızlarımızı mı dahil edelim?” diye sordum ve o da ‘çok güzel olur’ dedi. Vermek istenen mesajı en başından en yakınlarımıza vermeye başladık.” ifadelerini kullandı.
Kızların bu ceketleri bir gece yapılan provayla taşıdıklarını vurgulayan Özbekoğlu, şöyle devam etti:
“Gençlere dokunmaktı ana hedef, genç GİKAD bizim için bulunmaz bir kitleydi. 10 kızımız yürüdü defilede. Birde bu yıl 3’üncüsü olan Kadınlar Zirvemiz vardı. Türkiye’den ve uluslararası ülkelerden misafirlerimiz geldi. Onlara bu zirvenin içerisinde bunu Genç GİKAD’ın sunması onlar içinde iyi oldu. Herkes tarafından da anlamlı bulundu.. Kıbrıs müzikleriyle yürüdüler. Çok farklı bir yerden başlayıp, çok güzel bir noktaya getirdik. Lapta işini çok iyi tanıttık, olması gereken de buydu. Projenin amacına ve hedefine ulaşması ayrı bir gurur ve onur oldu bizim için.”
“Tüm dünya Lapta işini tanıdı”
Defilenin büyük ilgi gördüğünü, ülkemiz mirasını farklı ülkelerden gelen pek çok insanla buluşturduklarını ve bu ürünleri satın almalarına vesile olduklarını kaydeden Fahriye Behçet ve Özlem Özbekoğlu, sözlerinin sonunda şunları kaydetti:
“Defilenin yapıldığı zirvede 25 dernekten 500 farklı kadın vardı. Avrupa, Türkiye, Azerbaycan’dan gelen kitlelerin olduğu bir alanda bu el işini sergileme şansına eriştik. Yurt dışından kanallar da vardı. Bu defile dünyanın birçok yerinde görüldü, izlenildi ve daha sonra ceketleri satın alıp üstlerinde taşımalarına vesile olan bir defile oldu. Defilede 36 ceket işlendi. ilk başladığımızda 5 cekete yerleştirebildik.. Bu kadar emekle bir çok kadına ekmekte vermiş olduk. Onlar üretti, bunun da karşılığını aldı.”