Müzik ruhun, yoga bedenin şifasıdır
Piyano öğretmeni ve yoga eğitmeni Demet Alkan, kendisini “Drama Queen” olarak betimlerken; yaşantısına yoga ve müziğin girmesiyle nasıl arındığını anlattı :
“Öğretmek benim özümde var”… Aile üyelerinin pek çoğunun eğitim görevlisi olduğuna dikkat çeken Alkan, bunun da etkisini yaşadığını söyledi. Alkan, “7 yaşında kız kardeşime kendi başıma piyano çalmayı öğrettim, öğretmek benim özümde, hissiyatımda var” şeklinde konuştu
“Duygusal yükselmeleri yogayla törpüledim”.. Yengeç burcu olduğu için kendisini ‘Drama Queen’ olarak betimleyen Alkan, yoganın kendisini nasıl değiştirdiğini anlattı: “Hayatımda öfke adı altında duygusal yükselmeleri törpülediğimi düşünüyorum. Artık sinirlensem bile, bağırıp çağırmak yerine alayvari konuşuyorum”
Emine Gül ÖZER
Henüz 7 yaşındayken ailesinin desteğiyle piyano derslerine başlayarak kendini bu alanda geliştiren Demet Alkan, şimdilerde Lefkoşa Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi’nde piyano öğretmenliği yaparak gençlere müziği aşılıyor.
Genç yaşlarda başladığı piyano alışkanlığının zamanla kendisinde fiziksel ağrılara yol açtığını kaydeden Alkan, yogaya başlama serüvenini, “yogaya piyanoda uzun süre oturmalarım sonucu oluşan sırt ağrılarımdan başladım. Daha sonra çok sevdim, hayat felsefem oldu ve öğretmeni de oldum” diyerek anlattı.
Yoga ve müzik ayrımını hiçbir zaman yapamayacağını belirten Alkan, “müzik ruhun şifası, yoga bedenin şifası ikisi birbiriyle iç içe.. Benim için yoga da, müzik de olmazsa olmaz. İkisi birbirini tamamlıyor benim hayatımda” dedi.
Alkan, yogaya başladığı günden bu yana agresif yanlarını törpülediğini ifade ederek, artık olaylara daha yumuşak baktığını söyledi.
Müzik dalındaki eğitmenliği hakkında konuşan Alkan, sert, disiplinli bir hoca olduğunu kaydederken, her öğrencisiyle sağlam bağlar kurduğunu, bağ ne kadar kuvvetliyse başarının da o doğrultuda geleceğini ifade etti.
Eğitim sistemi hakkında değerlendirmelerde bulunan Demet Alkan, son zamanlarda gidişatın çok da iyi olmadığını belirterek, “öğrenci, öğretmen olmaksızın herkes kendi versiyonunun en iyisini ortaya koyarsa bir şeyler düzelir.. Umutluyum..” şeklinde konuştu.
Dünyanın gittikçe acımasızlaştığına vurgu yapan Alkan, olumsuzlukları akışa bırakmak gerektiğini ifade ederek, pozitiflikten vazgeçmemek gerektiğini belirtti.
“Yoganın felsefesi dengedir”
Yogaya başlama sürecine ve felsefesine değinen Alkan, “yoganın felsefesi çok aslında ama benim için, dengedir. Hayattaki her şeyde dengeyi yoga yaptığım zaman sağladım. Ben aslında yogaya piyanoda uzun süre oturmalarım sonucu oluşan sırt ağrılarımın geçmesine yardımcı olması için başladım. Daha sonra çok sevdim, hayat felsefem oldu ve öğretmeni de oldum” ifadelerini kullandı.
Yoga ve müzik arasında bir ikilemde kalması hususunda Alkan şu yorumda bulundu:
“Yoga mı müzik mi diyecek olursak, sosyal medya hesaplarımda ‘demetyogapiyano’ adını kullanıyorum.. Hiçbir yerde ayıramam bu ikiliyi ama illa da birini seçecek olursam müzik derim.. Müzik sanattır, bambaşka bir yolculuktur. Müzik ruhun şifası, yoga bedenin şifası ikisi birbiriyle iç içe.. Benim için yoga da müzikte olmazsa olmaz. İkisi birbirini tamamlıyor benim hayatımda.”
“Esnek omurga genç bir beden”
Yogada esnerken ne hissettiğini anlatan Alkan, “esnerken tabi ki fiziksel olarak rahatlıyoruz, ‘esnek omurga genç bir beden’ ama esnemenin en önemli özelliği ruha verdiği önem. Hayatta, zihninizde ne kadar esnekseniz hayata karşı bakışınız o kadar yumuşak olur. Bedendeki esneklik zihinde başlıyor. Ne kadar katıysanız, sertseniz bu bedeninize de yansıyor. Esneklik önce zihnimde, sonra bedenimde benim.. Hayata ne kadar farklı bakarsak o kadar mutlu oluruz. Bedenen esnerken de zihnimin esnekliğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Yoganın bedeni ve kendisi üzerinde yarattığı hissiyatları ise şöyle betimledi;
“Yoganın bende yarattığı hissiyat, sakinlik ve huzur. Eskiden yogadan önce zaten ağrılarım vardı.. Öncelikle fiziksel iyileşme. Ben yengeç burcuyum tam bir drama queen’dim.. Yogaya başladıktan, içine girdikten ve özümsedikten sonra daha böyle sakin bir yapıya sahip oldum.”
“Kendimi tahtada matematik sorusu çözerken düşünemedim”
Hayatının müzikle kesiştiği dönemi anlatan Alkan, “Kıbrıs’ta çocuklar müzik dersine başlıyorlar, ben de ailemin desteğiyle piyano dersine başladım. Lisede matematik sınıfındaydım. Üniversitede de Hacettepe Matematiği kazandım ama sonrasında kendimi tahtada matematik sorusu çözerken düşünemedim” dedi.
Müzik için yaratıldığını ve müzik yapması gerekiyormuş gibi hissettiğini ifade eden Alkan, “Hacettepe’ye kaydımı bile yaptırmadan Gazi Üniversitesi müzik eğitimi bölümünün yetenek sınavına girdim ve müzik yapmaya başladım. Ama lisede de hep müzik korolarına katılırdım” diyerek müziğe olan tutkusunu ortaya koydu.
“Öğretmek benim özümde var”
Ailesindeki pek çok bireyin öğrenim görevlisi olduğuna dikkat çeken Alkan, öğretmenlik mesleğinin hayatındaki tanımı hakkında, “Öğretmenliği çok seviyorum. 7 yaşında piyanoya başladığımda yaz tatillerinde piyano derslerine ara veriyordum. Piyano metodunu bitiriyordum yazda hızımı alamayıp kendim tekrar o kitabı bitiriyordum. 7 yaşında kendi kendime kız kardeşimi piyanoya başlatıp ona da çalmayı öğrettim. Sanırım öğretmek benim özümde, hissiyatımda var. Öğretmen anne babanın kızıyım, çoğu akrabam öğretmen bununda etkisi olduğunu düşünüyorum.” dedi.
“Sert, disiplinli, titiz bir öğretmenim”
Meslek hayatında öğrenci öğretmen ilişkisinde nasıl bir yapıya sahip olduğu hakkında konuşan Demet öğretmen, “Ben biraz sert, disiplinli, titiz bir öğretmenim. Bazı öğrencilerim bunu sevse de bazıları sevmiyor. Her zaman öğrencilerimle bağ kurarım. Mükemmelliyetçi bir yapıya sahibim. Kendime karşı da sertim. Bir şey öğrenirken, yada bir konsere çıkarken hep en iyisi olmak isterim” diye konuştu.
Öğrencileriyle arasının iyi olduğunu söyleyen Alkan “Öğretmen öğrenci ilişkilerinde iyi olduğumu düşünüyorum.. Ne kadar bağ kurarsanız, o ilişki o kadar başarılı olunur. Ders dışında hepsinin bir ablası, annesi, kardeşiyim. Bu benim tarzım oldu, kendimi bir şey öğretmeden düşünemiyorum. İnsanlarla konuşurken bile öğretmen gibi konuşurum genelde” ifadelerine yer verdi.
“Herkes kendi versiyonunun en iyisi olmalı”
Son zamanlarda eğitim sistemimizde düzensizlikler ve aksaklıklar yaşandığına dikkat çeken Alkan, bunun için bizlerin de yapması gereken şeyler olduğunu belirterek şunları aktardı:
“Eğitim sisteminin durumu belli son zamanlarda. Ama ben hep pozitif ve umutlu biriyim. Aksaklıklar var her şeyde olduğu gibi hiçbir şey mükemmel değil ama ben daha iyi olacağını düşünüyorum. Şikayet edeceğimize her birey kendinin en iyisini yaparsa, öğretmen, öğrenci herkes her şeyde daha iyi olacak. O yüzden eğitim sistemimizin de daha iyi noktalara geleceğini düşünüyorum ve umuyorum. Hayat artık özellikle pandemiden sonra başka bir noktaya evrildi, hayat değişti, daha dijitale evrildi her şey.”
“Demet = aşk = sevgi”
Hayatta her şey sevgi üzerine kurulu olduğunu söyleyen Demet Alkan, “buradaki bir sohbet bile bizim işimize olan sevgimizden kaynaklanıyor. Burada sevginin farklı renkleri var; şuan ki sevgimiz iş.. Ama bunun aşkı var. Eşimiz varsa, sevgilimiz varsa onlara olan sevgimiz var. Aile, arkadaş sevgi her şeydir.. Sevgi hayatımda önemli.. Demet = aşk = sevgi diyebilirim” şeklinde konuştu.
Birine duyulan sevgi ve öfkenin aynı orantıda olduğuna dikkat çeken Alkan, “öfkelendiğimde çok sert olabiliyorum ama artık çok yükselmiyorum. Sinirlenince dalga geçer gibi konuşuyorum. Bağırıp, çağırmaktansa alay vari konuşmak daha da etki ediyor karşı tarafta. Duygularımız var, olmasa robot olurduk zaten ama o çıkışları da yaparken nezaketi bırakmamak gerekiyor. Hayatımda duygusal yükselmeleri öfke adına daha çok törpülediğimi düşünüyorum” dedi.
“Nefesimizle doğuyoruz, nefesimizi vererek yolculuğumuz bitiyor”
Nefes alıp vermenin yogada olduğu kadar hayatımızda da büyük önem arz ettiğini belirten Alkan, sözlerine şöyle devam etti:
“Yogaya başlamadan önce 1996 yılında Antalya’da bir Master Clasa gittim. 10 kişilik bir sınıftaydık. Herkes programa göre çıkıp aktif çalıyordu. Hocanın ilk söylediği şey, yapamadığınız pasajları düşünmeyin sadece nefeslerinize odaklanın. Sonra anladım ki sinirlendiğimizde nefesimizi tutmamız vs hep bundan kaynaklanıyor. Nefes yogada çok önemli ama genel olarak hayatta önemli yer arz ediyor. Nefesimizle doğuyoruz, yolculuğumuz bittiğinde de nefesimizi vererek bitiyor. Hayat eşittir nefestir de..”
“Olumsuzlukları akışa bırakın”
Son olarak KIBRIS okurlarına tavsiyelerde bulunan Alkan, hayatın olumsuzluklarına değinerek şunları kaydetti:
“Hiçbir zaman pozitiflikten ve olumluluktan vazgeçmeyelim. Hayat, dünya gittikçe acımasızlaşıyor evet ama biz her zaman iyi bir yerinden yakalayıp, ona sarılıp devam etmeye çalışalım. Su akar yolunu bulur. Ben bu tür olumsuzluklarda artık akışa bırakıyorum. Bir şey yaşayıp, deneyimliyorsak demek ki yaşamamız gerekiyordu diye düşünüyorum. Böyle düşünelim.. Belki bu olumsuzluk duygularında yoganın da etkisi vardır ama herkese de bunu tavsiye ediyorum. Umutlarımızı, hayallerimizi hiç kaybetmeyelim.”