TürkiyeKKTC

Rasıh Reşat yazdı: Bu sarmal ve girdapta sazan kim

Yılmaz Erdoğan’ın yazıp oynadığı Organize İşler filminin ikincisini izlemeyenler varsa izlesin.
Filmi tavsiye ediyorum ama koordinat o değil.


İkinci filmin ikinci adı Sazan Sarmalı.
Sazan sarmalı bir dolandırıcılık türüdür. Araba alım satımında, mal alım satımında tüketilir ve para ile mal o kadar süratli el değiştirir ve o kadar çok el değiştirir ki, dolandırılan dolandırıldığını anlayana kadar bu girdaptan çıkmaya çalışması bundan sonra olası olmaktan çıkar. Filmde örnekleri bulunmaktadır ama koordinatuz gene o değil.
Burada kilit sözcük ‘girdap’
Nereden mi aklıma geldi.


Hemen anlatayım dünden beridir anlatmaya çalıştığım bir husus var. Bir taraftan Yaşam Pahalılığı verip, asgari ücreti arttırmak, diğer taraftan da yaşamın pahalılaşmasına namacıyla olmak tam anlamıyla bir sarmal. Sazan sarmalı değil belki. Kimse kimseyi dolandırmaya çalışmıyor, fakat iş o kadar kolay iken o kadar komplike ve amacıyladen çıkılmaz duruma geliyor ki, insan düşünmeden de edemiyor.


Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner bugün sert bir açıklama yaptı. Benim günlerdir anlatmaya çalıştığımı ‘Girdap’ sözcüksini kullanarak netleştirdi. Benim de aklıma sarmal sözcüksini, dolasıyla da ‘Sazan Sarmalı’nı getirmiş oldu.
Bir taraftan yaşam pahalılığı ve asgari ücretin yükselmesi, diğer taraftan asgari ücret artışı ve yaşam pahalılığını yutup posasını tükürecek şiddette zamlar furyası.


Hemen akabinde pahalılaşan yaşamın, Yaşam Pahalılığı hesabına etkisiyle 4 ay sonra tekrar maaşlara yansıması. O yansımanın tekrar zam olarak gelmesi. Gelince yaşamın pahalılaşması. Ve bunun edebiyete dek bu tür bir sarmal şeklinde devamının bir girdaba dönüşmesi.


Bu sarmal ya da Çağıner’in ifade ettiği sözcük ile ‘girdap’ kimleri yutacak sizce? Kamu maliyesinde sorun yok. Yaşamın pahalılaşması, dövizin yükselmesi kamu maliyesini üzmez. O da kamu çalışanını üzmez. Fakat diğer taraftan, asgari ücretin yükselmesi ve bu ücretin cevizcinin çuvalından değil, reel ekonomiden ödenmesi zorunluluğu bir sorunya eden oluyor. Arttırdığınız şey, gümrüklerden, vergilerden ve cezalardan meydana gelen bir bütçeden ödenmeyecek. Attırılan şey reel ekonomik faaliyetler sonucunca ödenmesi gereken bir ücrettir.
Bu da ‘Dükkanıma müşteri geldiği halde, bu personel maaşları baş edemeyeceğim amacıyla dükkanı kapatırım’ diyerek borç batağına düşmeden, artıdayken iş yaşamından çekilme zorunluluğu ile oluşacak işsizlikten diğer bir şey doğurmaz. İşsiz kalan ne yapar? Genç ise göç eder. Göç edecek halde değilse de, bir siyasinin bacağına yapışıp kamuya girmeye çalışır. Kamu yükü büyür. Bu yük, özel sektöre yüklenmeye çalışılır. Alınm size bir samla ve akabinde gelen bir girdap daha.
Şimdi iş ‘sazan’ kimdir sorusunu sormaya kaldı.


Ekonomiyi doğru yönettiğini sanan sazanlar mı?


Özel sektörde çalışıp kendisine yaşam kurabileceğine hala inanan sazanlar mı?
İşletmelerinde aynı süratle mal ve hizmet üretmek husussu ile ilgili ısrar eden ve personelini koruyan sazanlar mı?
Bilemedim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu