Ülke sanayisi büyüyor
Sanayi Odası Başkanı Ali Kamacıoğlu, ekonomik sıkıntılara ve Güney Kıbrıs’ın engelleyici tavırlarına rağmen üretimin artarak devam ettiğini kaydetti:
Her yıl yüzde 15 büyüme… Başkan Kamacıoğlu, yaşanan dezavantajlar ve ülkenin içinde bulunduğu genel ekonomik zorluklara rağmen her yıl ortalama yüzde 15 büyüyen bir sanayi olduğuna vurgu yaptı. Kamacıoğlu, üretim hatlarının değiştiğini, üretim çeşitlerinin arttığını, kalitenin artarak dünya standartlarını yakalamaya başladıklarını kaydetti.
“Yeşil hat tüzüğünün etkisi büyük”… Büyümede Güney Kıbrıs’a Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden yapılan satışların da ciddi katkısı olduğunu belirten Kamacıoğlu, “Geçtiğimiz yıllarda 100 bin ila 500 bin Euro civarında seyreden ciroların, son dönemde 15-16 milyon Euro civarına çıktı. Bu yıl belki de 20 milyon Euro’yu bulacağız” dedi.
“Rumlar baskı yapıyor”… Yeşil Hat’tan yapılan satışların hacminin büyümesinin Güney Kıbrıs’ta rahatsızlık arattığına dikkat çeken Sanayi Odası Başkanı “Büyümemizle birlikte Güney’in her ürünle ilgili baskısı da ciddi boyutlara taşınıyor” ifadelerine yer verdi. Kamacıoğlu, gelinen durumu “Kötü komşu ev sahibi yaptırır” atasözüyle özetledi.
“İthalatın ihracata oranı değişmeli”… Güney Kıbrıs’taki ithalat ihracat oranının yüzde 40, yine bir turizm adası olan Malta’nın ithalat ihracat oranının yüzde 50 civarında olduğunu örnek gösteren Kamacıoğlu, ülkemizde ise ihracatın yüzde 8, ithalatın ise yüzde 92 oranında olduğunu ve bunun değişmesi gerektiğini kaydetti.
Elif ŞEN ÇATAL
Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Kamacıoğlu, ülkedeki olumsuz ekonomik koşullara rağmen sanayinin her geçen gün daha da büyüdüğünü söyledi.
KTSO Başkanı Ali Kamacıoğlu, KIBRIS TV ekranlarında Halil Esendağlı’nın Her Şey Masada adlı programına konuk olarak değerlendirmelerde bulundu. Kamacıoğlu, tüm ekonomik olumsuzluklara rağmen sanayinin büyüdüğüne işaret ederek bunda Yeşil Hat üzerinden yürütülen ticaretin büyük önemi olduğunu söyledi. Kamacıoğlu, bu gelişmeler karşında Güney Kıbrıs’ın bir takım engeller koymaya çalıştığını aktardı.
“Üretim, tüketim kadar önemli”
Ülkeye kök salmanın yolunun üretimden geçtiğini dile getiren Kamacıoğlu, “Bu toprakların sahibi olduğumuzu daha iyi ispatlayabilmek için daha fazla üretim yapmamız gerekir” şeklinde konuştu. Öte yandan üretimden elde edilen katma değerin ülkenin kalkınmasına, ülke refahının ve milli gelirin artmasına büyük katkı sağladığını ifade eden Kamacıoğlu, yerli üretim tüketiminin de üretim kadar önem arz ettiğini belirtti.
“2003 üretimin güçlenmeye başladığı yıl”
Kamacıoğlu, 1974 öncesinde fabrika kurulmasının yasak olduğunu hatırlatarak sanayicinin bu zaman diliminde dünyanın gerisinde kaldığını ifade etti. 1974 sonrasında ise nüfusun az olması nedeniyle fabrikaların çok da işlevsel olamadığını söyleyen Kamacıoğlu, “1995-2000 yılları arasında ülkeye öğrencilerin gelmesi, 2003 Annan Planı’yla Yeşil Hattın açıldığını, ülkeye yabancıların daha fazla gelmesiyle birlikte üretimin çok daha rantabl noktaya taşındığını kaydetti.
Kamacıoğlu, “Avrupa’nın 1800’lü, Türkiye’nin 1950’li yıllarda başladığı üretim seferberliğine bizler, 2000’li yıllarda başlayabildik” diyerek bunun da şartların bizi getirdiği durumdan kaynaklandığını savundu.
“Her gün büyüyen bir sanayi var”
Kamacıoğlu, yaşanan dezavantajlar ve ülkenin içinde bulunduğu genel ekonomik zorluklara rağmen her gün büyüyen bir sanayi olduğuna vurgu yaptı. Her yıl, yüzde 15 civarında büyüyen bir sanayinin varlığına dikkat çeken Kamacıoğlu, üretim hatlarının değiştiğini, üretim çeşitlerinin arttığını, kalitenin artarak dünya standartlarını yakalamaya başladığımızı ifade etti.
“Güney’in baskısı arttı”
2003 yılında Annan Planı’yla kazanılan Yeşil Hat üzerinden ticaret yapabilme hakkının, doğru ve iyi bir şekilde son üç yıldır kullanıldığını savunan Kamacıoğlu, küçük rakamlarla başlayan ticari hacmin büyüdüğünü, buna karşılık Güney Kıbrıs’ın baskısının da arttığını dile getirdi.
Geçtiğimiz yıllarda 100 bin ila 500 bin Euro civarında seyreden ciroların, geçtiğimiz yıl 15-16 milyon Euro civarında bir ciroya çıktığını açıklayan Kamacıoğlu; “Bu yıl belki de 20 milyon Euro’yu bulacağız. Güney’in de büyümemizle birlikte her ürünle ilgili baskısı da ciddi boyutlara taşınıyor” ifadelerine yer verdi.
“Baskılar kaliteyi artırıyor”
Güney Kıbrıs’ın yapmış olduğu baskıların kaliteyi artırdığını vurgulayan Kamacıoğlu, bunun da sanayicinin gelişmesi anlamına geldiğini belirtti. Yolu kapatma imkanlarının olmaması nedeniyle her ürün için farklı ve değişik belgeler talep ederek işin zorlaştırıldığına dikkat çeken Kamacıoğlu, farklı yöntemlerle Yeşil Hat üzerinden yapılan ticaret yolunu tıkamaya çalıştıklarını savundu. Buna karşılık kendilerinin de bu yolu açık tutmak için mücadele verdiklerini ifade eden Kamacıoğlu, gelinen durumu “Kötü komşu ev sahibi yaptırır” atasözüyle özetledi.
“İlk sırada konteynır ev ihracatı var”
Ülkeden ticareti yapılan başlıca gruplar arasında ilk sırayı hazır ev olarak tabir edilen konteyner evlerin aldığını söyleyen Kamacıoğlu, Güney ihracatının yüzde otuzuna denk gelen bir satışın KKTC tarafından yapıldığına dikkat çekti. Yanı sıra boya ve inşaatlarda kullanmak için gerekli olan toz grubu ürünlerin satışının da büyük miktarlarda olduğunu anlatan Kamacıoğlu, mermer, tuğla, taze balık gibi ürünlerin de büyük oranda ihracatının yapıldığını dile getirdi.
“Üretici üretimden haz alıyor”
Üretimin ülke için büyük bir önem teşkil ettiğini dile getiren Kamacıoğlu, “Yıllarca, bu ülkede üretim yapılmaz. Al-sat yapalım şeklinde bir algı oluştu. Ancak biz özellikle pandemide üretimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük” dedi. Kamacıoğlu, sanayicinin de üretimden aldığı hazza dikkat çekti.
İhracat yüzde 8, ithalat yüzde 92…
Güney Kıbrıs’taki ithalat ihracat oranının yüzde 40, yine bir turizm adası olan Malta’nın ithalat ihracat oranının yüzde 50 civarında olduğunu örnek gösteren Kamacıoğlu, bunun gelişmiş ülkelerdeki oranlara yakın bir rakam olduğunu ifade etti. Ülkemizde ise ihracatın yüzde 8, ithalatın ise yüzde 92 oranında olduğunun altını çizen Kamacıoğlu, “Biz her yüz dolarımızın 8 dolarını kendimize bırakıyoruz, 92 dolarını dışarıya veriyoruz. Halbuki, bu 92 dolardan yüzde 10 kazandığımızı düşünürsek her yüz dolardan 9-10 dolar daha bu ülkeye vergi olarak kalır anlamı çıkar. Bu da çocuklarımızın geleceği için harcayacağı paradır” ifadelerini kullandı.