KKTCSon Dakika Haberleri

Yayılmayı önleyen ilaç çalışması

9.5 yaşında hayatını kaybeden oğlu Süleyman Cengiz Eminoğlu’nun 7 yıl boyunca kanserle mücadelesine ortak olan anne Özge Özbekoğlu, kurdukları Cengo-V isimli vakıf ile mücadeleye devam ediyor

Özbekoğlu, “Prof. Dr. Mustafa Camgöz öncülüğünde kanserin yayılmasını önlemek için bir ilaç çalışmamız var. Bu amaçla Cengiz’in dokuları İngiltere ardında da Floransa’ya ulaştırıldı. Çalışmalar yıllar sürecek ama umarım tüm hastalara şifa olacak” dedi

Cemre CEMALİ

Ülkemizde 2020 yılında Süleyman Cengiz Eminoğlu Vakfı (Cengo-V) kuruldu. Aile vakfı olarak kurulan bu vakıf; 2,5 yaşında çocukluk çağı kanseri olan ‘Nöroblastoma’ tanısı alan, yıllarca yaşam mücadelesi verdikten sonra 2019 yılında 9 yaşındayken hayatını kaybeden Cengiz’in (CENGO) adını taşıyor.
Çocuk ve gençler için sosyal, kültürel, sportif faaliyetler düzenleme ve gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla faaliyetlerini yürüten bu vakıfın, Kanser Araştırma Vakfı ile birlikte yürüttüğü bilimsel çalışmalar da var.

Vakfın Kurucu Başkanı Özge Özbekoğlu, kanserle mücadeleyi ve yapılması gerekenleri KIBRIS’a anlattı.

“Mücadelemiz kendini bir vakıfa emanet etti”

Cengo-V Başkanı Özge Özbekoğlu, yaklaşık 4 buçuk yıl önce 9 yaşındaki oğlunu kanser nedeniyle sonsuzluğa uğurladıklarını ve ondan sonra ailede ciddi bir çöküş yaşandığını ifade ederek, “En değerlinizi, en kıymetlinizi çok küçük bir yaşta çok büyük bir mücadele sonrasında uğurlamanın verdiği bir yoğunluk oldu içimizde. Üzüntü ve başa çıkamama mücadelemiz günün sonunda kendini bir vakıfa emanet etti” dedi.

Bu vakfın kurulma amacının; yitirdikleri oğulları Süleyman Cengiz’in yani Cengo ile bağlantılı olduğunu belirten Özbekoğlu, “Hem benim hem ailemizin en kıymetli öğretmenimizdi. Mücadelesini, umudunu hiçbir zaman bırakmamayı, sosyalliğini, kültürüne sahip çıkmasını, sporcu, azimli ve hırslı olmasını biz ondan öğrendik ve vakfımıza dönüştürüp çocuk ve gençler için bir vakıf kurduk” diyerek vakfın kurulma amacına vurgu yaptı.

Özbekoğlu, oğlu Cengiz 2,5 yaşındayken kanserle mücadelelerinin başladığını ve hastalığının bir çeşit çocukluk çağı kanseri olan ‘Nöroblastoma’ olduğunu belirterek, bu kanser türünün erken teşhisinin çok zor olduğunu kaydetti.

Oğlunun rutin testleri yapılmasına rağmen bu hastalığının kendini göstermeyen bir hastalık olduğunu için dördüncü evrede teşhisinin koyulabildiğini ifade eden Özbekoğlu, erken teşhisin çok önemli olduğuna dikkat çekti.

Özbekoğlu, erken teşhis olduğunda kanserin evrelerinin daha erken zamanda yakalanabileceğini ve vücuda yayılımının daha az olabileceğini belirterek, bu bağlamda erken tanı merkezlerinin sayısının arttırılması ile halkın bilinçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

WhatsApp Image 2024 04 04 at 8.18.09 AM

“Oğlum vefat ettiğinde 9,5 yaşındaydı”

Erken tanı koyulduğunda uygulanan agresif tedavilerin kendini daha kolaya tedavilere bırakabileceğini söyleyen Özbekoğlu, “Çocuk daha az yıpranacaktı belki de daha uzun bir ömrü olacaktı. Oğlum vefat ettiğinde 9,5 yaşındaydı. Bu süreçte 3-3,5 yıl tedavisiz bir sürecimiz de olmuştu. Bütün tedavi sürecinde umudumuzu kaybetmedik, oğlumuza ‘sen hastasın’ demedik.” dedi.

Oğlunun tedavi sürecini iki bölüm olarak düşündüğünü ve ilkinin tamamen İstanbul’daki kemoterapi, radyoterapi, ameliyatlar gibi tedavi yöntemleri ile geçtiğini ve bunun yanında tamamlayıcı tedaviler ile bir bütün olarak yürüdüğünü ifade eden Özbekoğlu, “Bu süreçte bağışıklık sistemi baskılanıyor bu nedenle enfeksiyon riski artıyor. Tedavi olumsuz etkilenebiliyor. Biz bu süreçte balık tutmaya, yürüyüş yapmaya gittik. Oğlumun sevdiği her şeyi dış mekâna taşıyarak yaptık” diyerek tedavi sürecinde aile birliğinin çok önemli olduğunu vurguladı.

“Sevgiyi hissetmek en büyük tedavi”

Özbekoğlu, doğru tedavi yöntemleri, fiziksel aktivite ve beslenmeye ek olarak sevgiyi hissetmenin en büyük tedavi olduğunu belirterek, kanser öyküsü olan kişiler ve aileler için önerilerde bulundu:

“En önemlisi evladınız böyle bir talihsizlikle karşı karşıya kaldıysa bilmelisiniz ki sizin bir hastanız var ama hekiminizin 10-20-50-100 hastası var. Çocuğunuza en yakın olan, en etkili takip edecek ve en doğru gözlemleyecek kişi bunu yönetebilecek olan anne ya da babadır. Bir anne olarak ben Cengiz’in bütün kan değerlerini, kendini nasıl hissettiğini, hangi ilacı hangi doz aldığını, ilaçtan sonra ne hissettiği gibi gözlemleyebildiğim her şeyi ajandamda not aldım.”

Özbekoğlu, tedavi yöntemlerinde konvansiyonel yani modern tıbbın önemine dikkat çekerek “ne uygulanması gerekiyorsa doktorun söylediği her şeyi birebir uygulanmalı ancak ebeveyn olarak yaptığımız gözlemlerle doktoru da yönlendirebilmemiz gerekebilir.

Kanserin hayatlarına girdiği 2012 yılında bu yolculuğa çıktıklarında hiçbir bilgisinin olmadığını daha sonra çocuğunun yanında güçlü ve bilgili olarak yürümek zorunda olduğu için çok büyük sorumluluk aldığını anlatan Özbekoğlu şöyle devam etti:

“Kimyasallarla bombalanmış bir dünyada yaşıyoruz. Organik adı altında yediğimiz kötü sebze meyveler var. Kimyasallardan uzak ve her şeyin en doğalını seçmemiz lazım. Tarımsal ilaçlardan uzak beslenirsek elinizden geldiğince her şeyin en doğalını seçip alırsak o zaman çıta bir nokta yükseliyor. Bundan ayrı olarak tamamlayıcı tıp son derece kıymetli ve birçok bilimsel çalışmaların yürüdüğü bir alan. Bunun içinde Allahın bize bahşettiği sebze ve meyveler, kökler var, mineraller var. Bilimsel çalışmaların arttırılıp konvansiyel yani modern tıbba entegrasyonu çok önemli.”

“Kanser yüzde 27-39 oranda önlenebilir”

Özbekoğlu, beslenmenin hem kanser öncesinde hem de sürecinde çok önemli olduğunu belirterek, doğru beslenme ve fiziksel aktivitelerle kanserin yüzde 27-39 oranda önlenebileceğine vurgu yaptı.
Küçük yaştan itibaren çocukların beslenmesi noktasında okulların da yardımıyla sağlıklı beslenme dostu programlar yapılması gerektiğinin altını çizen Özbekoğlu, “Graviola (Tarçın Elması) ki Cengiz’de kullandık çok büyük etkisini gördük. Bu meyvenin, Asparagöz kökünün tedavinin bir parçası olması lazım. Tedavinin esas parçası tamamlayıcı tıptır. O süreçte hep araştırdım okudum ve doğru bilgiye ulaşarak doktorumun önüne götürdüm. Mücadelenin bırakılmamamsı lazım” dedi.

Özbekoğlu, Kanser Araştırma Vakfı ile ortak yürüttükleri bir bilimsel projeden de bahsederek, “Prof. Dr. Mustafa Camgöz öncülüğünde yürüyen bir proje bu. 4 yıllık protokolümüz vardı hala devam ediyor. Belli sodyum kanallarını vücutta bloklayarak iletkenliği düşürerek kanserin yayılmasını önlemek için bir ilaç çalışmasıdır bu. Toksit olmayan, yeni nesil target ilaçların olduğu bir tedavi yöntemi. Bu ilaçlarla kanserle yaşıyorsunuz ama kanserin vücuda yayılmasını önlemiş oluyorsunuz.” dedi.

WhatsApp Image 2024 04 04 at 8.18.10 AM

“İlaç yıllarımızı alabilir ama ümidimiz var”

Oldukça bilimsel olan bu çalışma kapsamında vefat eden oğlunun dokularını Türkiye’den ülkemize getirttiklerini, ardından dokuların İngiltere’ye oradan da Floransa’ya gönderildiğini belirten Özbekoğlu, “Bu hücrelerde de bu ilaçlar kullanıldı ve şu ana kadar çok güzel bir çalışmamız var. İnşallah şifa olur bütün hastalara. Günün sonunda protokollere girecek bir ilaç olacak. Bu kadar önemli bir ilaç yıllarımızı alabilir ama bizim ümidimiz var” vurgusu yaptı.

Özbekoğlu, vakfın faaliyetleri ile ilgili de bilgi vererek esas amacın; çocuklar ve gençler için sosyal, kültürel, sportif faaliyetler düzenleme ve gelişimlerine katkı sağlamak olduğunu belirterek bu bağlamda biri Girne Püsküllü bölgesinde biri de Alagadi Sahil’de olmak üzere iki park yaptıklarını açıkladı.

Cengo-V- Girne Püsküllü Çocuk ve Genç Parkında vakıf kültürünü yürüten her yaştan 80-85 çocuk olduğunu ifade ederek “Bu çocuklar ne kanser ne de tedavi görüyor. Parkımız tamamen çocuk merkezi olmuş durumda. Çocuklar parklarını temizliyor, oradaki Nilüfer ablaları ile resim çiziyor, ödev yapıyor ve sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyorlar. Hazırladığımız bir sergimiz de var. Arife günü tamamen ücretsiz lahmacun günümüz olacak.” diye konuştu.

“Bağışlar önemli”

Özbekoğlu, vakfın faaliyetlerini sürdürebilmesi için toplumun bağış yapmasını beklediklerini söyleyerek “hayat bir alışveriş bu döngü olduğu sürece etkinliklerin yapılabilmesi, faaliyetlerin yürütülebilmesi için çok önemlidir. Sadece park yapmıyoruz, destek olduğumuz doktor öğrencilerimiz de var. Bilimsel çalışmaları yürütüyorlar” şeklinde konuştu.

Bağış yapmak isteyenler için de bilgi veren Özbekoğlu, şöyle devam etti:

“İstedikleri para biriminde banka havalesi yapabilirler. Yrd. Doç. Dr. Mutlu Soykurt’un “Ali’nin Sihirli Kalemi” adında bir kitap yazdı. Cuma günü saat 17:00’de TAŞEV’de tanıtım lansmanı olacak. Bu kitapta Ali’nin yaşadığı süreç ve şükretmek anlatılıyor. Teşekkür etmenin ne kadar kıymetli olduğunu ve teşekkür ettikçe Ali’nin hafiflediğini görüyorsunuz. Kanserle mücadele eden ve mücadele sonunda sonsuzluğa uğurlanan tüm çocuklarımıza armağan edeceğimiz bir kitap. Destek olmak isteyenler Ali’nin Sihirli Kalemini satın alabilirler. 28 Nisan’da Orkide yürüyüşümüz olacak onun için bilet alıp bizimle yürüyebilirler. Kurumsal bağışlar da yapabilirler. Bizi ayakta tutan kurumsal bağışlardır. Biz ancak o zaman yol alabiliyoruz.”

Fotoğraflar/Serap KABAK

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu