Yeni rota ekonomiye olumsuz etki edecek
Kızıldeniz’de ticari gemilerin uğradığı saldırıların ve şirketlerin peş peşe aldığı kararların, küresel ekonomide yeni bir ‘tedarik zinciri krizinin’ ilk işareti olabileceği belirtiliyor.
“Stagflasyon süreci yaşanabilir”… Ekonomist Özgür Yeleğen, güvenlik sorununun küresel olarak navlun fiyatlarında sadece son bir haftada yüzde 122’ye tekabül eden yaklaşık 3 bin dolarlık artışa sebep olduğunu belirtti. Yeleğen, Kızıldeniz’de yaşanan olayların devamında Türkiye ve ülkemizde, yüksek enflasyon ve büyümede durgunluk anlamına gelen stagflasyon sürecine girilebileceği öngörüsünde bulundu.
“Politika ve ekonomi etkilenecek”… LAÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç.Dr. Muhittin Özsağlam, bölgedeki istikrarsızlığın artması durumunda ticari tedarik zincirinin Kızıldeniz’de ortadan kalkmasının söz konusu olabileceğinin altını çizdi. Özsağlam, bu durumun sadece uluslararası politikada değil; günlük yaşantıyı etkileyecek ekonomik konularda da etkileri olacağını vurguladı.
Elif ŞEN ÇATAL
Dünyanın hazırlıksız yakalandığı pandeminin peşi sıra patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı ve buna bağlı yaşanan küresel tahıl krizinin ardından Kızıldeniz’de meydana gelen saldırılar piyasaları olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.
Yemen’deki Husiler’in Kızıldeniz’den geçen ticari gemilere yönelik saldırıları artarken, dünyanın önde gelen küresel nakliye firmalarının rotalarını yeniden çizmek zorunda kalması küresel deniz ticaretini sekteye uğrattı.
Küresel nakliye firmaları, Kızıldeniz’deki seferlerini saldırılar nedeniyle askıya alırken, yeni rotalar çizmek zorunda kaldı. Ticari gemiler, Kızıldeniz’e girmemek için rotalarını Ümit Burnu üzerinden Afrika’nın güney ucuna yönlendiriyor.
Yeni bir tedarik zinciri krizinin ilk işareti olabileceği endişesi
Kızıldeniz’de ticari gemilerin uğradığı saldırıların ve şirketlerin peş peşe aldığı kararların, küresel ekonomide yeni bir “tedarik zinciri krizinin” ilk işareti olabileceği belirtiliyor. Saldırılar, küresel ekonomiye yönelik risk algısının güçlenmesiyle İsrail ve ABD üzerindeki baskıları da artırabilecek bir durum olarak yorumlanıyor. Kızıldeniz’de yaşananlar siyasi yönleriyle olduğu kadar ekonomik olarak da dünya gündeminde önemli bir boyut alıyor.
Özsağlam: Bölgesel ve küresel rekabet doğuyor
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç.Dr. Muhittin Tolga Özsağlam, Kızıldeniz ve çevresindeki jeopolitik kaygılara dikkat çekerek bu kaygıların hem bölgesel hem de küresel rekabeti doğurduğunu ifade etti. Özsağlam, yaşanan karmaşa ve düzensizliği ise bu rekabete bağladı.Özsağlam, farklı aktörlerin bölgedeki askeri üslerinin varlıklarına da vurgu yaptı.
Cibuti’de askeri üslerin varlığı…
Cibuti’yi askeri üs ülkesi olarak tanımlayan Muhittin Tolga Özsağlam, burada Çin, ABD, Fransa, İtalya ve Japonya’nın askeri üsleri olduğuna dikkat çekti. Öte yandan Eritre’de İsrail ve İran’ın askeri üslerinin bulunduğuna dikkat çeken Özsağlam, Somaliland’a ise Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) hem askeri hem de ekonomik anlamda etkinlik kazandığını ifade etti.
“BAE, Husileri güvenlik sorunu olarak görüyor”
BAE’nin buraya konuşlanmasının nedenini Yemen’deki Husileri güvenlik sorunu olarak görmesinden kaynaklandığını kaydeden Muhittin Tolga Özsağlam, Somali’de ise Türk Askeri Eğitimi Merkezi’nin bulunduğunu ve 2017 yılından beri Somali ordusunun ulusal güvenliği sağlaması amacıyla Türkiye tarafından eğitildiğini dile getirdi.
“Rusya’nın da planları var”
Rusya’nın da bölgede planladığı şeyler olduğunu ifade eden Muhittin Tolga Özsağlam, “Rusya, Sudan üzerinden Kızıldeniz’de etkinliğini artırmaya çalışırken aynı zamanda Sudan üzerinden Doğu ve Orta Afrika’da varlığını pekiştirmeyi amaçlıyor. Rusya, Suriye ve Libya üzerinden de bölgede etkin oluyor. Öte yandan Birleşik Krallık da Kıbrıs’taki egemen üsleri, Katar ve Bahreyn’deki askeri üsleri üzerinden bölgede etkin oluyor.” ifadelerini kullandı.
Son günlerde bölgede adını sıkça duyuran Husiler hakkında da detay paylaşan Özsağlam, Husilerin, İran tarafından desteklenen, Yemen’deki istikrarsız ortam ve rejime karşı gelen bir grup olduğunu belirtti. Özsağlam ayrıca Husilerin, ABD ve İsrail karşıtı İslamcı bir çizgide olduğuna da dikkat çekti.
“Yeni ticari rota ekonomiye etki edecek”
Husiler’in saldırıları ve bununla birlikte bölgedeki istikrarsızlığın artması durumunda ticari tedarik zincirinin Kızıldeniz’de ortadan kalkmasının sözkonusu olabileceğinin altını çizen Muhittin Tolga Özsağlam, bunun da şimdilik rotasını Ümit Burnu’na çeviren ticari gemilerin kalıcı olarak yeniden bir ticari rota oluşturması anlamına geleceğini ifade etti. Özsağlam, böyle bir olasılığın hayat bulmasının sadece uluslararası politikada değil aynı zamanda günlük yaşamımızı etkileyecek ekonomik konularda da büyük etkileri olacağını vurguladı.
Yeleğen: Pandemide taşımacılık fiyatları 14 bin dolara çıktı
Ekonomist Özgür Yeleğen, pandemi sürecinde küresel ekonominin, transatlantik ulaşım tarafı deniz ticaretinde büyük yara alındığını hatırlatarak o dönem konteyner taşımacılık fiyatlarının da 14 bin dolara kadar yükseldiğini belirtti. Pandemi sonrasında yeniden normalleşme sürenin yaşanmasıyla ticari ağların da açıldığını aktaran Yeleğen, gemi ticaretinin de hız kazanmasıyla birlikte konteyner fiyatlarının 4-5 bin dolar civarına düştüğünü dile getirdi.
“Rusya-Ukrayna Savaşı tahıl fiyatlarını etkiledi”
Pandemi sonrasında yaşanan Rusya Ukrayna savaşının küresel taşımacılık fiyatlarından ziyade tahıl fiyatlarına büyük darbe vurduğunun altını çizen Özgür Yeleğen, Rusya ve Ukrayna’nın küresel tahıl piyasasının önemli bir kısmını taşıdığını dolayısıyla iki ülke arasındakisavaşın tahıl krizini beraberinde getirdiğini vurguladı. Yeleğen, yaşanan savaşta Türkiye’nin ortaya koyduğu başarılı politika neticesinde oluşturulan Tahıl Koridoru’nun sürece büyük katkı sağladığını hatırlattı.
“Mısır’ın çok büyük kaybı olur”
Süveyş Kanalı’nın, dünya ticaretinin toplam yüzde 12’sini karşıladığı bilgisini veren Özgür Yeleğen, Mısır’ın Süveyş Kanalı’ndan elde ettiği kazancın ise senede 9,5 milyar dolar olduğunu dile getirdi. Yaşanan gelişmeler ışığında Mısır ticaretinin derinden etkileneceğini kaydeden Yeleğen, bunun diğer ülkelere de yansımasının olacağını ifade etti. Yeleğen, konuyu şu sözlerle değerlendirdi:
“Türkiye, Mısır, Güney Afrika gibi diğer ülkeler küresel ölçekteki not değerleme firmaları tarafından aynı ligde değerlendiriliyor. Bu ne demek? Mısır ekonomisinin çökmesi bir tetikleme etkisi de yapabilir. Küresel ekonomi bir zincirin halkası gibi birbirine bağlandığı için bir ekonominin ağır şekilde yara alması, bozulması diğer ligdeki, aynı skaladaki ülkeleri de etkilemektedir.”
Kızıldeniz’de yaşananlar nedeniyle Mısır’ın dünya ticaretinden elde ettiği 9,5 milyar dolarlık geliri kaybettiğini yineleyen Yeleğen, Husilerin saldırılarından dolayı taşımacılık maliyetlerinde de artış yaşandığını kaydetti.
“Saldırılarda artış var”
Öte yandan saldırı oranlarında da artış olduğuna dikkat çeken Özgür Yeleğen, “Süveyş Kanalı’nda deniz taşımacılığına yönelik ve korsan saldırılarında senede yüzde 10’dan yüzde 15’e ciddi bir artış yaşandığını görüyoruz. Hindistan tarafındaysa gıda yetersizliğine bağlı konteyner hırsızlıkları yaşanıyor.” bilgisini paylaştı.
“Güvenlik sorunu gıda fiyatlarına yansıdı”
Tüm bu detayların küresel olarak navlun fiyatlarında bir haftada 3 bin dolarlık artışa sebep olduğunu belirten Özgür Yeleğen, güvenlik sorununun bu artışlardaki en büyük sebep olduğunu dile getirdi. Yeleğen, büyük şirketlerin bu yol yerine Ümit Burnu’nu kullanacaklarını açıkladıklarını hatırlatarak; “Ümit Burnu’nun kullanılması koca bir Afrika kıtasını dolanarak Uzakdoğu’ya sevkiyata gitmek demek. Bu da hem maliyeti artıracak, hem de ürünün 3-4 hafta gecikmesini sağlayacak.” dedi. Öte yandan Ümit Burnu’nun kullanılmasının navlun fiyatlarına da yansıdığını söyleyen Yeleğen, sadece son bir haftada navlun fiyatlarında yüzde 122 artış yaşandığının altını çizdi.
“Faiz artırımları boşa olabilir”
Kızıldeniz’de yaşananların küresel olarak ekonomiye büyük zararlar verebileceği endişesinde bulunan Özgür Yeleğen, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın açıkladığı 250 baz faiz artırımı ve dünya merkez bankalarının yaptığı faiz artışlarının da bu gelişmeler nedeniyle boşa gidebileceği endişesini paylaştı.
“Stagflasyon süreci başlayabilir”
Özgür Yeleğen, küresel durgunlukla birlikte yapılan faiz artışlarının stagflasyon sürecini başlatacağını söyledi. Bunun, yüksek enflasyon ve büyümede durgunluk anlamına geldiğini dile getiren Yeleğen, bunu ekonomik olarak bir ülkenin karşılaşabileceği en kötü durum olarak değerlendirdi. Stagflasyon sürecinin gelişmekte olan tüm ülkeler için büyük bir risk teşkil ettiğine vurgu yapan Yeleğen, şöyle devam etti:
“Siz, enflasyonu kontrol altına almak için faiz artırımı yapıyorsunuz; faiz artırımı yaptığınız için krediye erişim olmuyor. Bu tüketim faaliyetlerini, harcama faaliyetlerini, alışveriş faaliyetlerini, ev kredilerini, otomobil kredilerini negatif etkiliyor.Doğal olarak da bir küçülme süreci başlıyor. Bu konunun bir bacağı. Yüksek enflasyon düşecek diye beklerken diğer tarafta maliyet artışlarından dolayı (Bunun temelinde navlun artışı vardır) enflasyon tekrar yükseldiği için bir stagflasyon süreci başlıyor. Savaşın öngörülememesi nedeniyle faiz artışlarının boşuna olduğunu düşünüyorum.”
“İthalat fiyatları artacak”
Yaşanan tüm bu gelişmeler karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nin alacağı aksiyonlar neticesinde enflasyonist ortamın bir süre daha devam edeceği yönünde görüş bildiren Özgür Yeleğen, KKTC ekonomisinde de ithalat fiyatlarının artacağını kaydetti. İthalat fiyatlarındaki artışın ülkeye zam olarak döneceğini dile getiren Yeleğen, Türkiye’deki seçimlerin ardından dövizin de artma ihtimalinin çok yüksek olduğunu ifade etti.