Biz de varız!
2024 Ocak ayında kamu çalışanlarının maaşına yansıtılacağı açıklanan yüzde 48.5 hayat pahalılığının özel sektöre de uygulanması talep ediliyor
Emine Gül ÖZER
Türk Lirası’nın döviz karşısında değer kaybının yanı sıra akaryakıt ve elektrik gibi emtiaların da zamlanması piyasadaki tüm ürünlerin fiyatlarını artırıyor. Ekim ayı için 4 kişilik ailenin açlık sınırının 17 bin 472 TL olarak açıklanması asgari ücretlinin geçim sıkıntısını da gözler önüne seriyor.
Böylesi bir ortamda Maliye Bakanı Özdemir Berova’nın 2024 yılı Ocak ayı hayat pahalılığı oranının yüzde 48.5 olduğunu ve bu oranı maaşlara yansıtacaklarını açıklaması sonrasında özel sektörde çalışan vatandaşlar da taleplerini ortaya koyuyor.
KIBRIS’a konuşan yurttaşlar, asıl garibanın asgari ücretliler olduğu vurgusunu yaparak özel sektörde çalışanların da aynı oranda artış alması gerektiğini söyledi.
Vatandaş ne dedi?
Kaya Özel:
“Bütün halkı kapsayacak ve hepimizin ekonomik refahını sağlayacak şekilde hayat pahalılığı artışının verilmesi gerek. Ben bir yurttaş olarak bunu istiyorum ancak bu memlekette tek sorun bu değil. Asayiş sorunu var, güvenlik sorunu var. Artan nüfusla birlikte ülkenin bürokratik yapısı bozuluyor. Yurttaşlar olarak hem ekonomik hem ruhsal olarak huzursuzuz. Memleketin tuzu koktu. Maaş bu ülkede geçerliliğini yitirdi. Bir insanın bu ekonomik koşullarda yaşamını idame ettirebilmesi için asgari ücretin en aşağı 40 bin TL olması gerek.”
Erdal Saimoğlu:
“Asgari ücret belirlenirken, kamuya yansıyacak yüzde 48.5’luk artışın göz önünde bulundurulmasını istiyoruz. Özel sektör de düşünülmeli, asıl mağdur özelde çalışanlar. Şu an alınan asgari ücret açlık sınırının bile altında. Maaşlar yetersiz.”
Erdal Çelebi:
“Hayat şartları zor ama herkes de lüksünde. Kamuda çalışan arabasını alıyor, gezmesini tozmasını yapıyor. Beni ele alalım. 30 yıl sigorta yatırdım, şu anda benim maaşım 20 bin TL ve ben emekliyim. Ben bu maaşla geçinemiyorum. Çocuklarım var yardım ediyorlar ama yetmiyor. Bir memur her artış aldığında benim maaşım kadar artış alıyor. Bu düzen böyle gitmez ki. Buna çözüm bulunmalı ama baştakiler de yüksek maaşlarla yüksek artışlar aldığı için kimsenin sesi çıkmıyor. 70 bin 100 bin maaş alan insan asgari ücretliyi ya da emekli vatandaşın geçimini düşünür mü? Verilmesi düşünülen yüzde 48.5 artış, devlet memurlarına çok bile. Bana yapsa o artışı diyeceğim ki vatandaşları dengeleyecek ama nerede, hep memura çalışıyorlar.”
Halil Çangaroğlu:
“Asıl gariban asgari ücretli. Memur maaşları zaten tamam. Memurlara hayat pahalılığında yüzde 48.5’luk bir artış yapılacaksa, asgari ücretliye de aynı yaptırım uygulanmalı. Asıl çalışan özel sektördekiler. Her şey ateş pahası 15 bin 750 TL ile insanlar ne alsın. Bugün en düşük 25 bin TL alması lazım özel sektörün.”
Mehmet Özşen:
“Gün geçtikçe bu dolara endeksli fiyatlar katlana katlana artıyor. Bugün aldığımızı ertesi gün aynı fiyattan yerinde bulamıyoruz. Verilen hayat pahalılığı artışları düşük oluyor genelde ama bir şekilde bu konunun bir düzenlemeye gitmesi gerek. Asgari ücret emeklilerin aldığı maaşın bile gerisinde kaldı matematik olarak. Geçim günden güne zorlaşıyor bu şartlarda. Bir artış yapılacağında insanlar ‘hiç yoktan iyidir’ diyerek düşünüyor ama maaşla birlikte her şeyin fiyatı yükseliyor. İnsanlar zor durumda. Herkesi dengede tutacak bir rakam belirlemeleri gerek.”
Hüseyin İskit:
“Memleket çok bozuldu. İnsanlara verilen para bile açlık sınırının altında kaldı bu zamanda. Ülkenin yüzde 14’ü yoksulluk sınırının bile altında. Bugün insanlar evine bir kilo et alamıyor, elektriğini suyunu ödeyemiyor. Sosyal hizmetlerden geçinenler alıyor 8 bin TL, bu insanlar nasıl geçiniyor kimse düşünüyor mu? Asgari ücretin bu şartlarda 20 binin üstünde olması lazım. Hayat pahalılığının da bir seviyede durdurulması lazım. 20 verip, 25 geri alırsan o iş yürümez.”
Hasan Barut:
“Asgari ücret açlık sınırının altında kaldı. Başımızdakiler, bizi bu hale düşürenler utansın. Ben çocuklarıma doğru düzgün meyve alamıyorum. Üzüm almaya gittim kilosu 100 TL alamadım. 2 tane armut aldım, kreşe gidiyor en azından yiyebilsin diye. Kiloyla aldığımız şeyleri taneyle alıyoruz artık. Bir şey alacağımızda çekinerek, korkarak alıyoruz. Ne olacak bu halimiz bilmiyoruz. Kamu çalışanlarına gelince verilecek artış konuşulmaya başlandı ama işçiye, mazluma gelince kimseden ses yok. 15 bin maaş veriyorlar 7 bin zaten kiraya veriyorum, ben ne yiyip ne içeceğim?”